"إيجابي" - Traduction Arabe en Turc

    • olumlu
        
    • pozitif
        
    • pozitifim
        
    • kesin
        
    • Kesinlikle
        
    • eminim
        
    • iyimser
        
    • olumluyum
        
    • olumluydu
        
    Hem olayın benim açımdan da olumlu bir yanı var. Open Subtitles أَفترضُ عَلى نَحوٍ ملتوي هناك واحد إيجابي لي في هذا.
    O yargıca olumlu rapor vermemi istiyorsanız bunu hak etmeniz gerekecek. Open Subtitles إذا أردتني أن أعطي القاضي تقرير إيجابي يجب عليك أن تستحقه
    Belki, belki, belki, belki, bugün olumlu bir sonla bitebilir. Open Subtitles حسناً، لعل، لعل، لعل هذا اليوم فقط سينتهي بشكلٍ إيجابي
    Orada geriye kalan tek şey pozitif ışığın kalıcı gölgesi. TED الشيء الوحيد الذي بقي الآن هو الظل الدائم للضوء إيجابي.
    Ben sadece negatif bir şeyi aldım ve biraz ona pozitif baktım. Open Subtitles كنت أتكلم عن كيفية أن تأخذ شيئاً سلبياً، وتخرج منه بشيء إيجابي.
    Tahliller pozitif çıksın ya da çıkmasın bizi uzaya bırakmak istediğinizi düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد أنك ربما تريد أن تفرقنا سواء كان الإختبار إيجابي أم لا
    Benimle olumlu sebepten dolayı ilgilenen birinin olması beni iyi hissettiriyordu ve beraber gittikçe daha çok vakit geçirmeye başladık. Open Subtitles إنه لمن المريح أن يكون لديك شخص يركّز إنتباهه عليّ لأجل سبب إيجابي وشرعنا في قضاء المزيد من الوقت سوية
    Ama okyanusta bu yeni akıntının daha olumlu bir etkisi oldu. Open Subtitles لكن في المحيط ، لدى ذلك ، التيار الجديد أثر إيجابي
    Hayatımda olumlu bir şeyler yapmak istediğim büyük bir sır değil. Open Subtitles أحاول فقط عمل شيء إيجابي في حياتي، ليس هناك غموض هنا.
    Şimdi, indiğinde onu besleyeceksin ki senle ilgili olumlu düşünsün. Open Subtitles بعدما يهبط ستقوم بإطعامه حتّى يكون له شعور إيجابي نحوك
    Zor bir mesleğim var, Londra'ya olumlu bir cevapla dönmek zorundayım. Open Subtitles انا اعمل بوظيفة صعبة يجب علي العودة إلي لندن برد إيجابي
    Ve biz de Paul Rusesabagina'ya bir beyefendilik örneği olarak bakmayı seçtik, olumlu bir şey yapmak için tek başına kendi hayatını kullanan biri. TED لذا اخترنا ان ننظر الى باول روسيساباجينا كمثال عن رجل خلوق صمم ان يجعل حياته وسيلة للقيام بأمر إيجابي
    Ödevlerinin en son sorusu şuydu: hayatınızı başka insanları olumlu bir şekilde etkilemek için nasıl kullanırsınız? TED على السؤال الاخير من المهمة والذي كان : ما هو مخطط لجعل حياتك ذات تأثير إيجابي على المحيط من حولك ؟
    pozitif bir şekilde görmelerini sağlayan bir yöntem geliştiriyor. Geçen 24 saat boyunca başınıza gelen bir tane pozitif olayı kayda geçirmek TED في تفحص العالم , ليس بحثا عن السلبية لكن الإيجابية أولا تدوين شيء إيجابي واحد عشته خلال 24 ساعة
    Yani bazı şeylerin pozitif riskli bir çevre oluşturmak için yanlış olmasını beklediğimizi dile getirmelisiniz. TED لذا عليكم إعلام محيطكم أنكم لا تتوقعون بأن تسير كل الأمور كما يجب لخلق مناخ إيجابي تجاه المخاطرة.
    Bence, bu dört günlük sürenin sonunda şu sonuca varacaksınız: tarih pozitif bir şekilde, açıklığa doğru yol alıyor. TED أعتقد، في نهاية هذه الأيام الأربعة. أنكم ستتوصلون إلى أن قوس التاريخ هو قوس إيجابي ، وهو في طريقه نحو الإنفتاح.
    Her şeyi, zanaatkarların hayatına pozitif bir katkı sağlamak için başlatmıştım. TED بدأت كل شيء لخلق تأثير إيجابي. على حياة الحرفيين.
    Cezaevi ve hapishanelerden çıktıklarında, topluma geri dönüşlerinde pozitif bir geçiş yapabilmeleri adına ihtiyaçları olan servislerle bağlantı kuruyorum. TED حيث أربطهم بالخدمات ذات الصلة بمجرد خروجهم من الحبس والسجن لصنع تحول إيجابي لهم في المجتمع.
    dedi. Bu şartlarda, edimsel bir tepki olarak masayı silip bulaşıkları yıkamayı bir kez daha tekrarlarsanız annenizin tepkisi, pozitif pekiştirme olur. TED في هذا الموقف، يعتبر تصرف والدتك تعزيز إيجابي لو زاد احتمالية تكرارك هذا الفعل: والذي هو تنظيف الطاولة وغسل الأطباق.
    Yiyeceği pozitif pekiştireç olarak kullanan bilim insanları, güvercinlere Monet'nin eserlerini Picasso'nunkilere tercih etmelerini öğrettiler. TED باستخدام الطعام كمُعزز إيجابي قام العلماء بتدريب الحمام ليميز لوحات مونيه عن لوحات بيكاسو.
    Ben de A pozitifim. Kasabanın yarısı A pozitif. Open Subtitles أنا نتيجتي إيجابي نصف الدولة نتيجتها إيجابية.
    İskeletin kesin olarak gerçek olduğunu belgeleyemiyorsun. Open Subtitles أنت غير قادر على توثيق أصل الهيكل العظمي بشكل إيجابي
    Sokak kıyafeti ile Helen, Kesinlikle erkeksi görünüyor. Open Subtitles أنت تعرف في الملابس في الشوارع، هيلين يبدو المذكر بشكل إيجابي.
    Onların üstünde çok pozitif ve yaratıcı etkimiz olacağına eminim. Open Subtitles أن أعلم أنه سيكون لنا تأثير إيجابي وإبداعي عليهم
    Ben sahneye çıkmadan önce, olumlu, iyimser bir insan olduğumu itiraf ettim, o yüzden size iyimser bir tablo çizeyim. Kendinizi 300 yıl önce düşünün. TED قبل أن أصعد على خشبة المسرح، اعترفت أنني شخص إيجابي ومتفائل لذا دعني أخبرك بوجهة نظر إيجابية فكر في نفسك منذ 300 سنة مضت
    Kendimden eminim, çok olumluyum. Open Subtitles l يشعر بالثقة وl'm إيجابي جدا،
    Deneyimlerimden bazıları olumsuzken diğerleri büyük bir çoğunlukla olumluydu. Open Subtitles في حين أن بعض تجاربي كانت سلبية كان معظمها إيجابي للغاية

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus