"اجل" - Traduction Arabe en Turc

• için
• - Evet
• mi
• Tabii
• Aynen
• yüzünden
• aşkına
• Doğru

Bulmayı seviyorum, giyinmeyide ve şu sıralarda da, her durum için farklı renkli ve çılgın kıyafetlerin fotoğraflarını çekip blog yazıyorum.
انا احب ان ارتدي و أجد ملابس جديدة ولاحقاً تصوير وتدوين ونشر عدة ألوان من الملابس الجنونية من اجل مناسبة واحدة

Ay'a bakmak için dünyanın ilk teleskopunu kullanan ve ay hakkında bildiklerimizi değiştiren
وسوف أبدأ مع جاليليو والذي استخدم التلسكوب الاول من اجل النظر الى القمر

Paranın yarısını almak için. Böylece sana güzel gözükmek için elbiseler alabilecektim.
لكى احصل على نصف المبلغ, لأتمكن من العناية بمظهرى من اجل اسعادك

- İçine gerçek çay koyabilir miyim? - Evet, koyabilirsin.
هل يمكننى ان اضع شاى حقيقى فيه اجل شاى حقيقى

Haklarımız için mücadele edeceğiz, bunun için yeterli paramız da var.
سنقاتل من اجل حقوقنا حتى النهايه المره ولدينا المال لنفعل ذلك

Hızlı arabalarla ilgili bir yol filmi çekmek için yer arıyordum.
لقد كنت استكشف المواقع من اجل فيلم يتحدث عن السيارات السريعة

- Hepsi bu silahlar için mi? - Başka bir sebebi yok.
كل ذلك من اجل بنادق مسروقة انها تساوي له اكثر من ذلك

Dolayısıyla, kendim için, annem için... büyükannem, babam, amcam ve kamu yararı için... seni ve kardeşini öldürmek zorundayım.
لذا من اجلي و من اجل امي .. ِ جدتي ، ابي ، عمي و من اجل ذلك ..

Komutan, şehirde yakalanmaları için Chicago polisiyle... temas kuracağını bildirdi.
القوات البحريه اعمناها ان تشترك في المطارده من اجل الاعتراض

Bu köpek, içindeki o hastalıklı kısmı çıkartabilmemiz için elimizdeki tek silah!
هذا الكلب هو السلاح الوحيد الذي لدينا من اجل اقتلاع هذا المرض

Ayrıca KGB seni kaçırmasın diye, seni korumak için. Sakin ol dostum.
ايضا لمنع مخابرات السوفيت من اختطافك انهم من اجل حمايتك استرخ ياصديقي

Pasifik Haber Ajansından fotoğraf başına 15 dolar için mi?
من اجل 15دولار احصل عليهم من وكالة اخبار باسيفيك نيوز؟

Hayır, Güvenliğin açısından arabada olman senin için en iyisi.
لا ، من اجل الأمان سيكون أفضل إذا أخذنا الحافلة

İnsanlar bunun için ölüyor bir kol ve bacak takmamıza gerek yok.
الناس يموتون من اجل منتج كهذا والشيء الجميل انه لن يتطلب جهداً

Programımın fotokopileri için, sürekli fotokopi odasına gitmenin nedeni nedir?
لماذا تذهبين الى غرفة التصوير من اجل اخذ نسخ لجدولي؟

Her zaman yeni deneyimler için geceleri gözlerimi açık tutarım.
فانا دائما ما اترك ليالى مفتوحة من اجل هذة المناسبات

Bir kıza götürmeyi teklif eden ve bunun için araba çalan birisin.
النوع الذى يعرض على فتاة توصيلها، ثم يسرق سيارة من اجل هذا.

- Evet. Sağlık denetim ekiplerinin burayı ziyaret ettiklerini pek zannetmiyorum.
اجل ولكنني اشك أن يكون هناك مفتشا قد جاء الى هنا

Evet Tabii. Zaten 18 yaşındaki tüm erkekler beklemek isterler.
اجل, صحيح لأن كل الشباب ذوي 18 عاماً يريدون الانتظار

Tatmin edici dersek, evet, Aynen bir şifreyi kırmak gibi, ancak genelde vahşice katledilmiş birine bakarken,... biraz karışık.
إنه عمل مرضي, اجل أشبه بفك الرموز و لكن بشكل عام عندما تنظرين إلى شخص

Evet, bence de. Üstelik onun yüzünden pek kayak da yapamadım.
اجل , ويمكننى القول بأنى لم امارس الكثير من التزلج بسببها

Para, pul ve yiyecek aşkına, amansız bir saldırıya hazırlıyor onları.
من اجل الطعام والغذاء قادهم الى مشروع ينطوى على جراة شديدة

Doğru, buradan bir rehineci ve bir yetişkin kitapçısını görebiliyorum.
اجل ، من هنا يمكنني رؤية المتشردين و مكتبةٍ للبالغين