Neden yerine ona sigaralarının bir kısmını vermiyorsun? şanslı piç! | Open Subtitles | لماذا لا تعطه بعض السجائر بدلا منها أيها الوغد المحظوظ |
Bulduğumuz dişten elde ettiğimiz DNA'ya göre şanslı timsahın numarası 0116. | Open Subtitles | الجينات تخبرنا من الضرس الذي أحضرناه بأن التمساح المحظوظ رقم 0116 |
Bunu sen yaptın, adamım.Ben ve şanslı mağaza sahibi olacağız. | Open Subtitles | أجل يا رجل ، أنا وهذا المحظوظ سوف نصبح تجارا |
Kim bilir, belki de gelecek sefer şanslı yarışmacı aranızdan biri olur. | Open Subtitles | من يعرف ؟ .. ربما المرة القادمة . أحدكم سيكون المتسابق المحظوظ |
"Lucky", hapisten çıkmak ve para kazanmaya geri dönmek istiyordu. | Open Subtitles | المحظوظ يريد الخروج من السجن انه يريد العودة لكسب المال |
Ama bugün senin şanslı günün çünkü bize paranın nerede olduğunu söylersen buradan suçsuz ve özgür biri olarak çıkarsın. | Open Subtitles | ومع ذلك، واليوم هو يومك المحظوظ 'السبب إذا كنت تقول لنا حيث يوجد المال، أنت تمشي من هنا مجانا واضحة. |
Elbette, kendi kritiği vardı. şanslı herif. | Open Subtitles | بالطبع , كان النقاد إلى جانب المؤلف المحظوظ أو زميله |
Berlin, seni şanslı şeytan. Burası Lent'deki bir manastır gibi. | Open Subtitles | برلين ، أيها الشيطان المحظوظ ، هذا المكان أشبه بالصومعة في الصوم الكبير |
Kesinlikle kazandınız. Bugün şanslı gününüz beyler. | Open Subtitles | هذا يومك المحظوظ دعنا نرى واحد, إثنان, ثلاثة |
- Daha fazla adam al. - 7 her zaman şanslı sayımdır. | Open Subtitles | لنحضر المزيد من الرجال - لطالما كان الرقم 7 رقمي المحظوظ - |
- Hanginiz şanslı göreceğiz tamam mı? | Open Subtitles | وسوف أرى اى واحد هو المحظوظ .. حسنا ؟ حسنا |
Sadece bir arkadaşını ziyaret etmiş. Kim bu şanslı hasta acaba? | Open Subtitles | لكن قيل أنها كانت فى زيارة لصديق، ومن المحظوظ الذي نال هذا الأهتمام؟ |
O halde oyuncu ayrıcalığını kullanarak, sizin şanslı zarlarınızı alacağım. | Open Subtitles | حسناً سأستخدم حقوقى فى اللعب وأستخم زهرك المحظوظ |
"Nice yıllara Michael, seni şanslı pezevenk, "mutlu dönüşler. Sevgiler, Melissa." | Open Subtitles | عيد ميلاد سعيد يا مايكل ، أيها الوغد المحظوظ ليعد عليكم بالسعادة و الحب ، ميليسا |
Kim bu şanslı çocuk? | Open Subtitles | حسناً .. من هذا الرجل ؟ هذا الرجل المحظوظ. |
Demek şanslı olan sendin Van Tavukçorbası. | Open Subtitles | إذاً فأنت الوحيد المحظوظ فان شوربة الدجاج |
Ruby Rhod'a katılma zamanı... ve Korben Dallas, Gemini Croquette yarışmasını... kazanan şanslı kişi. | Open Subtitles | إنه وقت الإنضمام لـ روبي رود وكوربن دالاس الفائز المحظوظ بمسابقة كفتة الجوزاء |
Ruby Rhod'a katılma zamanı... ve Korben Dallas, Gemini Croquette yarışmasını... kazanan şanslı kişi. | Open Subtitles | إنه وقت الإنضمام لـ روبي رود وكوربن دالاس الفائز المحظوظ بمسابقة كفتة الجوزاء |
"Lucky" Hot Springs'e gittiğinde Hot Springs, organize olmuş suç tarafından kontrol ediliyordu. | Open Subtitles | عندما ذهب المحظوظ الى الينابيع الساخنة تمت السيطرة عليها من قبل منظمة الجريمة |
Lanet işe yaramazsa eğer, Uğurlu kazığım bu. | Open Subtitles | في حالة اللعنة لم تنجح هذا يكون وتدي المحظوظ |
Bu şans yüzüğüne sahip olduğum sürece her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | كل شيء سيصبح بخير طالما أنا أحمل هذا الخاتم المحظوظ |
- Bugün kendimi daha iyi hissedip çalışmaya geldiğim için şanslısın. | Open Subtitles | المحظوظ لَك، أنا كُنْتُ أَشْعرُ بالتحسّن وأُقرّرُ للمَجيء للعَمَل اليوم. |
Çünkü tam burada, Marble Falls, Arizona'da 4 numaralı talihli bulunuyor! | Open Subtitles | لأنه هنا في مدينتنا ماربل فولز، أريزونا يوجد المحظوظ رقم أربعة |
şanslıyım, eşyalarıma dokunduklarını sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا المحظوظ بينكم، لم يمسوا شيئاّ من أغراضي |
- Dinle Wally, teşekkürler. Seninle tanıştığım için şanslıyım. - şanslı olan benim. | Open Subtitles | أنظر واللي شكرا أنا محظوظ أني قابلتك أنا الشخص المحظوظ |
# Şanslıyız ki, bize her şeyin olumlu yönünü göstererek # | Open Subtitles | ♪ أيها المحظوظ هناك رجل ♪ ♪ بارعٌ في عمل ♪ |
Yarın mahkemede sana "Şanssız Tucky" desem vazgeçmene yardımcı olur mu? | Open Subtitles | و أعتقدت بأنني سأستمتع بها حسناً هل سيكون واضح إذا دعوتك تاكي غير المحظوظ |
Kim sansli çocuk? | Open Subtitles | مَن هو الشاب المحظوظ الذي سوف تواعدينه؟ |