"الوصول" - Traduction Arabe en Turc

• ulaşmaya
• ulaşmak
• erişim
• giriş
• gitmek
• ulaşamıyorum
• ulaşabilir
• gelmek
• gitmeye
• varış
• erişimi
• bulmaya
• ulaşmayı
• kadar
• bulmak

Baban ve senin ulaşmaya çalıştığınız yer buranın önemi tam olarak nedir?
المكان الذي كنت أنت وأبيك ،تحاولون الوصول له ما أهمية هذا الموقع؟

ulaşmaya çalıştıkları insanların önyargı, zayıflık ve tutkularına anlayışla bakmaları.
إنه قدرتهم الإدراكية في فهم محاباة وحساسية ورغبات الناس الذين يحاولون الوصول إليهم.

Yapma böyle Baylene? Cennet Vadisi'ne sağ ulaşmak istiyor musun?
بحقك يا بايلين، لو أردت الوصول إلى أرض المقام حية

Fakat bizde muhasebecilerde olmayan bir şey var: ailelere erişim.
ولكن لدينا ما ليس لدى المحاسبين إمكانية الوصول إلى الأُسر.

giriş kapısından geldim ve sen babanın silahını almaya yeltendin.
أنني جئت من الباب الأمامي, وحاولت انت الوصول لمسدس أبيك.

Bugün, içindeki cevhere ulaşmaya çalışıp kalbini ve cesaretini bulan ve tüm sınırları zorlayıp devam eden tüm duyulmamış kahramanlar için kutlama zamanıdır.
لقد حان الوقت للاحتفال بجميع البطلات المجهولات الوصول إلى أعماقهم وإيجاد ذلك الحب والشجاعة للمضي قدماً وتجاوز كل حاجز.

Sığınma talep etmek için İngiltere'ye ulaşmaya çalıştıkları için hepsi burada sıkışıp kalmışlar.
وعلقوا هناك جميعهم لأنهم يحاولون الوصول إلى إنجلترا لطلب اللجوء.

Ama bu fıkra, bir epidemiolojist bir yaygın hastalığa ulaşmaya tam burda sever ve zafere bu bayır aşağıda ulaşır.
لكن النكتة هي، عالم وبائيات يحب الوصول للوباء هنا ويمتطي لتحقيق المجد في أسفل المنحنى.

Bu da laboratuvarımızda yaptığımız başka bir çalışma: Rüyalardaki bu iç sese ulaşmaya çalışıyoruz.
هنالك عملٌ آخر نقوم به في مختبرنا: وهو محاولة الوصول إلى هذا الصوت الباطن في الأحلام.

Mike, tatlım, bütün gün sana ulaşmaya çalıştım.
مايك ، عزيزي ، حاولت الوصول إليك طول اليوم.

Planları, Akdenize ulaşmak ve gemiyle güvenli bir yere gitmekti.
كانت خطتهم هي الوصول لساحل البحر المتوسط والإبحار نحو الأمان

Gün batımından önce oraya ulaşmak için hızlı gitmek zorundasınız.
عليك أن تحلق بسرعه لكي تحاول الوصول قبل غروب الشمس

Nakil ettikleri silaha ne erişim ne de kullanım yetkileri bulunuyormuş.
مع أيا من الوصول ولا القدرة للحصول على أسلحة كانا ينقلان.

Nasıl oldu da Zoe ona bilgisayardaki programa giriş şifresini vermedi.
كيف زوي لم تعط لها الوصول إلى حساب الكمبيوتر إلى البرنامجِ

Nereye gitmek istediğimizi biliyorduk ama oraya nasıl ulaşağımızdan tam olarak emin değildik.
حسنًا، كنا نعرف هدفنا، لكننا لم نكن متأكدين تمامًا من كيفية الوصول إليه.

Mike sana bir türlü ulaşamıyorum. En kısa sürede bana ulaşabilir misin lütfen?
مايكل , لا يمكنني الوصول اليك رجاء اتصل بي ان كان ملائما لك

Yalnızlık kendinizi bulacağınız yerdir, böylece diğer insanlara ulaşabilir ve gerçek bağlantılar kurarsınız.
العزلة هي حيث تجد نفسك بحيث تتمكن من الوصول للآخرين وتكوين ارتباطات حقيقية.

Daha erken gelemezdim, çünkü kaçıp gelmek öyle kolay değil.
لم أستطيع الوصول إليك مبكراً لأن الهروب لم يكن سهلاً

Oradan oraya daha hızlı koşturuyoruz, bir yere gitmeye çalışıyoruz.
نركض جولة بعد جولة، وبسرعة وأسرع، محاولين الوصول لمكانٍ ما

Amaç bu ve şunu söyleyecek kadar da sığım, bu yıl varış noktası yolculuktan daha tatlıydı.
إنه الهدف المنشود، وسأكون سطحية للغاية لأقول بأن هذه السنة، نقطة الوصول كانت أحلى من الرحلة نفسها.

Günümüzde cep telefonu olan 3 milyar kişinin internet erişimi yok.
ثلاثة بلايين شخص اليوم مع الهواتف لا يستطيعون الوصول إلى الإنترنت.

Hayır, yalan söylemiyorum. Jörgen çoğu kez onu Hindistan'da bulmaya çalıştı.
لست أكذب، حاول يورغين الوصول إليه في الهند لأكثر من مرة

Tüm engellere rağmen, ...birkaç kahraman balık tepeye ulaşmayı başarır.
رغم كلّ العقبات، ينجح بعض الأفراد البطوليين في الوصول للقمّة.

Yani bunun bana ne kadar yardım ettiğinden şüpheliyim, ama beni başka yerlere götürüyor bu sinyallerin geldiği yerlere.
لذا لم اعد اعرف كيف سيفيدني ذلك ولكنه يساعدني في الوصول الى بعض النقاط التي تستثير الاشارات في الدماغ

Kısacası bizim yardımımız olmaksızın sınav alanını bulmak neredeyse imkânsızdır.
بمعنى آخر يستحيل الوصول إلى موقع الاختبار بدون مساعدة المُردشين.