"بأس" - Traduction Arabe en Turc

• Sorun
• Tamam
• Önemli
• iyi
• Geçti
• Peki
• şey
• güzel
• Pekala
• yolunda
• Pekâlâ
• Tamamdır
• Fena
• olsun
• önemli değil

Sorun değil. Depresyon bir sıkıntı değil. Eğer depresyon geçiriyorsanız, iyi olacağınızı biliyorsunuz.
لا بأس بالاكتئاب. إن كنت تعاني منه، فاعلم أنّك ستكون على ما يرام.

Ancak biraz huzur bulduğumdan beri onları görmek Sorun olmuyor.
لكن منذ أن حصلت على بعض السلام لا بأس برؤيتهم

Sorun değil, ama onca parayla bu dünyada neler yapabilirdi, düşününce!
لا بأس بالأمر ، لكني أفكر ماذا سيفعل بكل ذلك المال

Tamam. O zaman ben de sana büyük haberi veremem.
لا بأس, لكن حينها لن أستطيع أن أخبركِ بالخبر الكبير

Ama bunun Önemli değil. Çünkü biz dublörüz, mantıklı insanlar değiliz.
و لكن لا بأس لأننا مؤديي مشاهد خطرة وليس لدينا إحساس

- Hayır, Sorun değil. Benimle tanışmaya can atmış olmalısın.
لا بأس بذلك ، لابد وانك كنت متشوقة للقا ئي

Sorun değil. Bu ikimizin de daha çok işine geliyor. Bunu farkettim.
حسنً لا بأس ، هذا سيكون افضل لكلانا لقد اعددت لكل شىء

- Sana saygı duymadığımı kastetmedim. - Hayır, bunu kastettin ama Sorun değil.
ذلك لا يعنى أنى قصدت ذلك لقد قصدت ذلك , لكن لا بأس

Bizi ayırmaya da çalışmayacak. O yüzden, hiçbir Sorun yok.
إنها لا تحاول أن تبعدنا عن بعض إذاً فلا بأس

"Spencer Ricks diyor ki, 'Yemek ve temizlik yaptığı sürece Sorun yok."'
سبينسر ريكس يقول : لا بأس بهذا طالما أنها تطبخ و تنظّف

Sorun yok Aries. Senin bu gece için hazırlanman gerekiyor, Karris.
لا بأس يا أريس يجب أن تكون مستعدا لليلة يا كيراس

Eğer okulu kırmak istiyorsan Sorun yok, sadece benimle gelip çalışmak zorundasın.
لو كنتِ لا تريدين الذهاب للمدرسة, لا بأس سوف تأتين للعمل معي

Korkman Sorun değil ama korkularının seni bir pisliğe dönüştürmesine izin vermemelisin.
لا بأس أن تخافي ولكن لا تسحمي لمخاوفك أن تحولك إلى وغد

Tamam, bebeğim, Geçti. Hemen bir ambulans gönderiyorlar, Tamam mı?
لا بأس عزيزي سيارة الإسعاف في الطريق , تماسك فحسب

Tamam. Hafta sonuna kadar hallederiz. Maaşımı o zaman alıyorum.
أجل، لا بأس، لا بأس بنهاية الأسبوع، سأقبض راتبي عندئذ

Şimdiye kadar rüzgar faktörleri iyi yönde ve boşaltmaya başlıyorlarmış. Tamam.
إتجاه الرياح لا بأس به حتى الآن وقد بدؤوا فى الإجلاء

Önemli değil. Bu, ilk pantolonsuz kalışım değil. Son da olmayacak.
لا بأس , لم يكن بنطالي الأول و لن يكون الأخير

-Durun! Önemli değil. İşte bu yüzden feragatname imzalıyorsunuz millet.
لا بأس , لهذا نحن نوقع التنازلات , أيها الرفاق

Bu sayede bir şeylerin iyi olmasını sağlıyoruz, iyi olmadığında bile.
هكذا يكون الأمر لا بأس به، حتى عندما لا يكون كذلك.

Peki dedim, elimi pencereden dışarı uzattım ve yağmur yağmaya başladı.
قلت لا بأس ومددت يدى خارج النافذة وأخذ المطر فى الهطول

Oh, biliyorsun, su sudur, kum kumdur. Burada, orada - hepsi aynı şey.
لا بأس ، الماء هو الماء والرمل هو الرمل سيان هنا أو هناك

- Bunu yapacağını sanmıyorum. - güzel. Beni idare et.
لا يجب أن تفعل ذلك لا بأس فقط أكمله لأجلي

Pekala, bu adamın iyi biri olduğunu anlayana kadar uydurma hikayene sadık kal.
حتى تتأكد من أن هذا الرجل لا بأس به ، تمسك بقصة التخفي

Önemli bir şey yok. her şey yolunda benimle tartışmayı keser misin artık!
ليس بالأمر المهم. لا بأس. حسنا, هل يمكنك رجاءً التوقف عن الجدال معي؟

Pekâlâ, demek kimse elini kaldırmıyor. Sorun değil çünkü sen olduğunu biliyorum, hanımefendi.
حسناً، لم يرفع أحد يديه، فلا بأس لأنّي أعرف أنّه أنتِ يا سيّدتي،

Ancak ikiniz için de Sorun yoksa benim için de Tamamdır.
إذا كان الأمر لا بأس بهِ معكما، إذاً أعتقد أنهُ لا مشكلة

Atları da güzelmiş. - Henüz gençler, ama Fena değil.
خيولكم هذه جميلة إنها صغيرة السن ولكن لا بأس بها

Hayranı olduğun şeylerle olan ilişkilerimi seninle paylaşmam gerektiğinin farkında değildim, öyle olsun.
لم أكن أعلم أني مضطر لمشاركتك علاقاتي بالأمور التي تعجبك، لكن لا بأس