5 ölü adamın da tek bir ortak satıcısı varmış. | Open Subtitles | تبين أن كل الضحايا الخمسة كان لديهم بائع واحد مشترك |
Dört gece önce intihar ettiği öne sürülen tasarlanmış ilaç satıcısı. | Open Subtitles | بائع مخدّرات مركّبة متجوّل والذي انتحر، كما يُزعم، مذ أربع ليالٍ. |
Sorun yok. Bir satıcı ve hizmetlisi yollarda, kimse şüphe etmez. | Open Subtitles | لا تقلق ، بائع و خادمه على الطريق لن يشك أحد |
Dikkat edin, dördüncü seviye bir satıcı, güven seviyesi altı. | TED | لاحظوا أنه بائع مستوى 4، يملك مستوى ثقة 6. |
Kuzeydoğunun en iyi satış elemanı olmamın bir nedeni var. | Open Subtitles | هناك سبب في كوني أفضل بائع في المنطقة الشمالية الشرقية |
Ondan önce de ateş püskürten hotdog satıcısı olan bir şey... | Open Subtitles | ثم قبل ذالك كان بائع السجق الذي اتضح انه نافث للهب |
Çok garip çünkü Aidan da şarap satıcısı numarası yapıyor. | Open Subtitles | هذا طريف للغاية , لأن ايدن تظاهر بأنه بائع نبيذ |
Hummer satıcısı Lift Car'ı yoldan çıkarıyor ve Hummer satıcısı yolcuyu araca alıyor. | Open Subtitles | بائع هامر يدفع السيارة اليسري عن الطريق. وبائع هامر ياخذ الراكابة إلى السيارة، |
Konuştuğunuz silah satıcısı yürüme bozukluğu çeken birini tarif etmişti. | Open Subtitles | بائع السلاح الذي تكلمت إليه، وصف رجلاً لديه مشكلة بالمشي |
Bir İncil satıcısı, tek bacaklı bir filozofu bir ahıra çekiyor. | TED | بائع الكتاب المقدس أغوى فيلسوفةً مبتورة الساق إلى حظيرة. |
Endonezya'daki tüm okullarda bahçede genellikle bir oyuncak satıcısı olur. | TED | في كل المدارس في أندونسيا، يوجد عادة بائع لُعب في الملعب. |
Değiştir benim kraliçe kıyafetlerimi bir seyyar satıcı pelerinine. | Open Subtitles | تغير ملابسى الملكية إلى عباءة بائع متجول |
Manavın oğlu, sütçü... çöpçü, seyyar satıcı. | Open Subtitles | .. صبي البقالة , بائع الحليب عامل القمامة , بائع متجول |
Onu yazmak için iki yıl harcadım ve bir satıcı olmak istemiyorum... Ama satmanıza gerek yok. | Open Subtitles | قضيت عامين وانا أكتبها ,لا أريد أن أكون بائع. |
Bugüne kadar gördüğüm en yardımsever satış elemanısınız. | Open Subtitles | اتعلم انت افضل بائع مساعد حضيت به على الاطلاق |
Tanıdığım insanlar var. Banducci'nin toptan içki satan kuzenini hatırladın mı? | Open Subtitles | أنا اعرف بعض الأشخاص, هل تذكرين قريب باندوتشي بائع المشروبات الكحولية؟ |
Ölmeye hazır mısın Ölüm Taciri? Ölmeye hazır mısın? | Open Subtitles | هل أنت مستعد للموت يا بائع الموت , مستعد للموت؟ |
Dediğim gibi ben yalnızca bir sigorta satıcısıyım. | Open Subtitles | ..لأن كما قلت أنا مُجرد بائع تأمينات وحسب |
Pekalâ ama bölgedeki televizyon satıcısıyla senin adına konuştum bile. | Open Subtitles | حسناً ، لكنى قد تحدثت مع بائع التليفزيون المحلى بشأنك |
Ve satıcıdan alıcıya geçince her şeyi yeni bir açıdan analiz edecektir. | Open Subtitles | عندما يتحول من بائع لمشتري، سيبدأ في تحليل كل أنواع الزوايا الأخرى |
O aslında buradaki başka bir satışçı. İsterseniz yeniden yapabilirim. | Open Subtitles | نعم، هذا فقط بائع آخر هنا يمكنني إعادة الأمر إن أردت |
Anakara polisi, bir sigara satıcısını öldürmüş, haberin var mı? | Open Subtitles | الشرطة الصينية قتلت بائع سجائر أكنتم تعرفون ذلك؟ نعم، سمعت |
çünkünedenseet yemeyen kör bir et satıcısının sexyaptığınıdüşünemiyorumbile. | Open Subtitles | لأني لا أتخيل بائع اللحم الأعمى يمارس الجنس |
Köşedeki sokak satıcısından. Ayrıca tişört ve anahtarlıklar da var. | Open Subtitles | بائع الشارع عند الركن، يأتي أيضاً على القميص وعلى سلاسل المفاتيح |
Ve-Ve-Ve-Ve Steve, çıktığım çu çiçekçi adam, ile ben ayrıldım. | Open Subtitles | ووووأنا تَحطّمتُ مَع ستيف، بائع الزهور الذي أنا كُنْتُ أُؤرّخُ. |
Sen iyi bir satıcısın. Bunu sen başardın, dostum. | Open Subtitles | أنت بائع رائع إنها موهبة في دمك ، يا رجل |
Dunder Mifflin adında ikinci sınıf bir şirkette kağıt satıyorum. | Open Subtitles | أنا بائع أوراق في شركة أوراق سيئة "اسمها "دندر مفلن |