Kara deliklerin evrendeki her şeyi yuttuğuna dair bir efsane vardır, ama onun içine düşmeniz için çok fazla yaklaşmanız gerekir. | TED | هنالك خرافة تنص على أن الثقب السوداء تلتهم كل شيء في الكون، لكن في حقيقة الأمر يجب الإقتراب كثيرا للسقوط فيها. |
Tamam, evet veriyor. Ama onun bir şey söyleyemeyeceğine dair bir kural yok. | Open Subtitles | حسناً، إنه كذلك، لكن لا توجد قانونين .تنص بأن لا يمكنه فعل ذلك |
Vatandaşlık evraklarınızın işleme konmasını şahsen çabuklaştırdığı yazıyor. | Open Subtitles | وهيّ تنص بأنّها استعجلت استكمال أوراق ثبوت وطنيتُـك |
- Politikamıza göre, iade taleplerinizi size ayrılan iki hafta için yapmalısınız. Ve burada üç gün geç kaldığınız yazıyor. | Open Subtitles | تنص سياستنا أنّ بإمكانكِ طلب الإعادة ضمن مدى أسبوعين، وأرى هنا أنّكِ مُتأخرة ثلاثة أيام. |
Yani evet, ama kutuda bulan ben oldum ve korsancılık yasaları da açıkça der ki batmış hazineyi bulan kişi, hazinenin sahibidir. | Open Subtitles | أجل, و لكن أنا من وجده في الصندوق و قوانين إنقاذ المواد البحرية المدمرة تنص بوضوح على أنه من يجد الكنز الغارق |
Yazılarının ve öğretilerinin, yanlış yönlendirilmiş bir gençliğin eseri olduğunu ve tahrik edici olduklarını belirten bu anlaşmayı imzala. | Open Subtitles | وقع على هذه الوثيقة التي تنص على أن كتاباتك وتعاليمك كانت عبارة عن طيش في الشباب و أنها محرضه |
Benden DNA testi yaptırmamı ve onu onu asla dava etmeyeceğimi söyleyen bir anlaşma imzalamamı istiyor. | Open Subtitles | ولهذا يجبرني على تحليل الحمض النووي وتوقيع هذه الاتفاقية التي تنص على ألّا اقاضيه ابداً |
Üzgünüm. Politikamız gereği tüm hırsızlara dava açarız. | Open Subtitles | آسف، تنص سياستنا على معاقبة كل السارقين. |
Anlaşma gereğince yerde sadece altı dakika kalmam gerekiyor. | Open Subtitles | أنت، تنص الإتفاقية على البقاء هنا لستة دقائق فقط |
Kuantum yerçekimi üzerine, zamanın galakside bir sıvı gibi dönerek aktığına dair bir araştırma var. | Open Subtitles | والتي تنص على أن الزمن يتدفق مثل تيار دوري عبر المجرّة، |
Sonra herkese seninle çalışmayacaklarına dair iş sözleşmeleri verip, 17.00'ye kadar imzalamaları gerektiğini söylediler. | Open Subtitles | ثم أعطوا لكل الموظفين عقود لتوقيعها اليوم، تنص على عدم اشتغالهم لصالحك |
- Paketi açamayacağımıza dair bir kural olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | كنتُ أظن أن القواعد تنص على عدم فتح الطرد؟ |
Bu madde, vurmalı veya üflemeli çalgı kullanmayı bilmediğine dair olan madde. | Open Subtitles | هذه تنص على أنها لا و لا تنوي الآن أو لاحقا أن تعزف على آلة نقرية أو آلة البوق |
Makalede, yangın çıktığında kadının odasında uyuyor olduğu yazıyor. | Open Subtitles | تنص المقالة إنها كانت تنام في الطابق العلوي عندما اندلع الحريق |
Çünkü çoğunda plakları önlediği yazıyor. | Open Subtitles | لأن الكثير من هذه الأنواع تنص على انها تراقب اللويحة السنية |
Çünkü anlaşmanda, açıkça tüm değişikliklerin yazılı olarak onaylanması gerektiği yazıyor. | Open Subtitles | لأنه كما تنص صفقتنا، فكلُ وأي تغيير يجب أن تتم الموافقة عليه كتابيًا |
Müdür Bey, yönetmelikte "Alçıyla sınava girilmez." yazıyor mu? | Open Subtitles | أيها الرئيس.. هل تنص الإجراءات على عدم دخول معين جسدي؟ |
Peki ceza kanunun 243 nolu maddesi ne der? | Open Subtitles | وعلى ماذا تنص المادة 243 من قانون العقوبات |
Öğretilerimiz der ki insanlar birlikte yemek yediğinde dostuna zaman tanımalısın. | Open Subtitles | تنص تعاليمنا عندما يجتمع الناس على الطعام أن ننتظر من يشاركنا الطعام إلى أن ينتهي |
Bir mısrasını biliyorsunuzdur, der ki, "Tek bir yoldaşımın bile düşman eline düşmesine izin vermeyeceğim." | TED | ربما تعلمون واحد منها .. انها تنص على .. " لن اسمح بوقوع رفيق في يد العدو " |
Pauli kabaca, her katın yalnızca belli bir sayıda elektrona yeri olduğunu belirten başka bir kuantum kuralının olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال باولي أن هناك قاعدة كمية أخرى تنص ببساطة على أن كل طابق يمكن أن يتسع لعدد محدد من الإلكترونات فقط |
Çift olduğunuzu belirten imzalı bir mektup var elimde. | Open Subtitles | لدي ورقة موقّعة تنص على هذا. |
Boynumda bir sızı hissettim ve sonrasında hatırladığım üstümde bu yelek bu USB belleği sana götürmek zorunda olduğumu söyleyen bir not ve ağzımda kötü bir tatla uyandığım. | Open Subtitles | و الشىء التالي الذي أعرفه أني إستيقظت لأجدني ألبس هذه السترة، و ملاحظة تنص أنه يجب على أن أحضر لك هذه الذاكرة المحمولة، |
- Adını bilmediğim hemşire, yetkili olmayan personelin hastaneye alınmasının yasaklandığını söyleyen bir bildiri yayınlar mısın? | Open Subtitles | -أيتها الممرضة العشوائية ! هلا ترسلين مذكرة تنص على منع وجود الموظفين غير المصرح لهم بالمستشفى؟ |
Müessese kuralları gereği aynı anda sadece bir müşteri binayı terk edebilir. | Open Subtitles | قواعد المنزل تنص على أن العميل يمكنه الرحيل في أي وقت |
Birleşik Devletler hükümet politikası gereğince fidye ödenmeyecek. | Open Subtitles | سياسة حكومة الولايات المتحدة تنص على عدم دفع الفديات |