Garip biri. Bir çocuk gibi. Yaşına göre çok genç. | Open Subtitles | انه مضحك , انه كالطفل هو شاب جدا بالنسبة لسنه |
- Hoş bir çocuk değil mi? - Onun kiminle çıktığını biliyorum. | Open Subtitles | ـ إنه شاب لطيف للغاية ـ إنني أعرف مع مَن سوف يذهب |
Buna inanamıyorum. Bu gece burada kesinlikle hiç erkek yok. | Open Subtitles | لا أصدق ذلك، ليس هناك أي شاب وسيم هنا الليلة |
Öğrenci Birliği Barlarında bir adamla tanıştığımda zaten bir sevgilim vardı. | Open Subtitles | كان لديّ صديق حميم بالفعل. عندمـا قابلت شاب بأحدي مباني الجامعة. |
Geçen gece kardeşini bir erkekle gördüm. Kardeşin kaç yaşında? | Open Subtitles | أنا رايت أختك تررافقك شاب الليله الماضيه كم عمرها ؟ |
Ülkede gidip o lanet olası Kaiser'i ezmek istemeyen delikanlı yoktur diye düşünüyorum. | Open Subtitles | لا أظن أن هناك شاب في الدولة لا يريد تحطيم هذا القيصر اللعين. |
Hadi ama, gençsin, zenginsin ve kadınları azdıran bir yüzün var. | Open Subtitles | بربك، أنت شاب ، أنت ثري و وجهك يعطي المرأة إنتصاب |
Bir çocuk erkekliğe adım atıyor. Bu iş bitene kadar saklanmalıyız. | Open Subtitles | انه شاب يتلقى مبادىء دينية لكننا يجب ان نختبأ حتى ينتهوا |
Her zengin çocuk ruhsuz değildir ve her psikolog da rüyalarla ilgilenmez. | Open Subtitles | ليس كل شاب ثري ينقصه الشعور ولا كل طبيب نفسي يهتم بالأحلام |
Yani, pek de sevmediğin bir çocuk için yalan mı söyleyeceksin? | Open Subtitles | إذاً، يجب عليك الكذب من أجل شاب حتى أنك لا تحبه؟ |
Çok ilginç biri. Kitaplardan ve bir sürü şeyden bahsettik. | Open Subtitles | أنه شاب مسلى.لقد تحدثنا عن الكتب والعديد من الأشياء الأخرى. |
Aslında, bu adam başka biri olmalı, rahip olmamalı, ve yaşamalı. Ölmemeli. | Open Subtitles | في الحقيقة، إنها عن شاب آخر ليس قدّيس ، ويعيش لا يموت |
Herhangi bir erkek bana onu verse, bırak saati adamı çöpe atarım. | Open Subtitles | تبا لهذة العاطفة أي شاب سيعطيني شيء كهذا سأتخلى عنه في الحال |
O zaman farklıydı. Bir erkek için okulu bırakacağını sanmıştı. | Open Subtitles | كان ذلك مختلفا, ظنت أنكي أردتي ترك المدرسة لأجل شاب |
Bu da benim işe giderken bayrak rozeti takan bir adamla son çıkışım. | Open Subtitles | وهذه هي المرة الأخيرة التي أخرج فيها بموعد مع شاب يرتدي علما للعمل |
Ve belliki Georgia'lı bir erkekle evlenmek normal, ancak Teksaslı bir saç kesimine sahip olmak değil. | TED | ويبدو انه من الملائم لها الزواج من شاب من جورجيا ولكن ليس من الملائم ان يكون الشعر من تكساس |
Hayatı boyunca paranoyadan son derece muzdarip olmuş bir delikanlı vardı. | Open Subtitles | لدينا رجل شاب ، يُعاني بشدة طوال حياته من جنون الإرتياب |
Daha çok gençsin. Zengin olmak için daha çok zamanın var. | Open Subtitles | أنت شاب , لديك ما يكفى من الوقت لتجمع ثلاث أو أربع ثروات |
Hem zaten pantolonu seninkinden daha dar biriyle çıkmak ister miydin? | Open Subtitles | بخلاف ذلك، أ تريدين فعلا مواعدة شاب بنطاله أضيق من بنطالك؟ |
Bekle arkandaki genç adam çabucak medikal bir soru soracak. | Open Subtitles | مهلاً، ثمة شاب يقف وراءك ويريد طرح سؤال طبي سريع |
Karanlık bir oda, birkaç insan ve sandalyeye bağlanmış birini gördüm. | Open Subtitles | ، رأيت غرفة مظلمة ، بعض الناس و شاب مقيد بالكرسي |
Yaşlanan güzel, genç seksi çocukla ameliyatı başlamadan önceki son zevkini yaşıyor. | Open Subtitles | شاب جذاب وصغير شيخوخة الجمال تتمتع بماضيها الحر قبل بدء العمليات الجراحية |
Birgün çelimsiz adamın teki bir Kuzey Bölgesi kafesine girmiş... | Open Subtitles | في يوم ما دخل شاب صغير مقهى في المنطقة الشمالية |
Geçen gün bana benimle gurur duyduğunu söyledi. "İyi birisin" dedi. Ama değilim. | Open Subtitles | أخبرني في يوم قريب أنّه فخور بي، وأنّي شاب طيّب، لكنّي لست كذلك. |
Klişe olan şey bir erkeğin bir kızı etkilemek için okulu sevmesidir. | Open Subtitles | المُبتذل هو ان يحاول شاب نيل إعجاب فتاه عولاً على شيء مدرسيّ. |