"شاب" - ترجمة من عربي إلى تركي

• çocuk
• biri
• erkek
• adamla
• erkekle
• delikanlı
• gençsin
• biriyle
• genç adam
• birini
• çocukla
• adamın
• adamı
• birisin
• erkeğin

Garip biri. Bir çocuk gibi. Yaşına göre çok genç.
انه مضحك , انه كالطفل هو شاب جدا بالنسبة لسنه

- Hoş bir çocuk değil mi? - Onun kiminle çıktığını biliyorum.
ـ إنه شاب لطيف للغاية ـ إنني أعرف مع مَن سوف يذهب

Buna inanamıyorum. Bu gece burada kesinlikle hiç erkek yok.
لا أصدق ذلك، ليس هناك أي شاب وسيم هنا الليلة

Öğrenci Birliği Barlarında bir adamla tanıştığımda zaten bir sevgilim vardı.
كان لديّ صديق حميم بالفعل. عندمـا قابلت شاب بأحدي مباني الجامعة.

Geçen gece kardeşini bir erkekle gördüm. Kardeşin kaç yaşında?
أنا رايت أختك تررافقك شاب الليله الماضيه كم عمرها ؟

Ülkede gidip o lanet olası Kaiser'i ezmek istemeyen delikanlı yoktur diye düşünüyorum.
لا أظن أن هناك شاب في الدولة لا يريد تحطيم هذا القيصر اللعين.

Hadi ama, gençsin, zenginsin ve kadınları azdıran bir yüzün var.
بربك، أنت شاب ، أنت ثري و وجهك يعطي المرأة إنتصاب

Bir çocuk erkekliğe adım atıyor. Bu iş bitene kadar saklanmalıyız.
انه شاب يتلقى مبادىء دينية لكننا يجب ان نختبأ حتى ينتهوا

Her zengin çocuk ruhsuz değildir ve her psikolog da rüyalarla ilgilenmez.
ليس كل شاب ثري ينقصه الشعور ولا كل طبيب نفسي يهتم بالأحلام

Yani, pek de sevmediğin bir çocuk için yalan mı söyleyeceksin?
إذاً، يجب عليك الكذب من أجل شاب حتى أنك لا تحبه؟

Çok ilginç biri. Kitaplardan ve bir sürü şeyden bahsettik.
أنه شاب مسلى.لقد تحدثنا عن الكتب والعديد من الأشياء الأخرى.

Aslında, bu adam başka biri olmalı, rahip olmamalı, ve yaşamalı. Ölmemeli.
في الحقيقة، إنها عن شاب آخر ليس قدّيس ، ويعيش لا يموت

Herhangi bir erkek bana onu verse, bırak saati adamı çöpe atarım.
تبا لهذة العاطفة أي شاب سيعطيني شيء كهذا سأتخلى عنه في الحال

O zaman farklıydı. Bir erkek için okulu bırakacağını sanmıştı.
كان ذلك مختلفا, ظنت أنكي أردتي ترك المدرسة لأجل شاب

Bu da benim işe giderken bayrak rozeti takan bir adamla son çıkışım.
وهذه هي المرة الأخيرة التي أخرج فيها بموعد مع شاب يرتدي علما للعمل

Ve belliki Georgia'lı bir erkekle evlenmek normal, ancak Teksaslı bir saç kesimine sahip olmak değil.
ويبدو انه من الملائم لها الزواج من شاب من جورجيا ولكن ليس من الملائم ان يكون الشعر من تكساس

Hayatı boyunca paranoyadan son derece muzdarip olmuş bir delikanlı vardı.
لدينا رجل شاب ، يُعاني بشدة طوال حياته من جنون الإرتياب

Daha çok gençsin. Zengin olmak için daha çok zamanın var.
أنت شاب , لديك ما يكفى من الوقت لتجمع ثلاث أو أربع ثروات

Hem zaten pantolonu seninkinden daha dar biriyle çıkmak ister miydin?
بخلاف ذلك، أ تريدين فعلا مواعدة شاب بنطاله أضيق من بنطالك؟

Bekle arkandaki genç adam çabucak medikal bir soru soracak.
مهلاً، ثمة شاب يقف وراءك ويريد طرح سؤال طبي سريع

Karanlık bir oda, birkaç insan ve sandalyeye bağlanmış birini gördüm.
، رأيت غرفة مظلمة ، بعض الناس و شاب مقيد بالكرسي

Yaşlanan güzel, genç seksi çocukla ameliyatı başlamadan önceki son zevkini yaşıyor.
شاب جذاب وصغير شيخوخة الجمال تتمتع بماضيها الحر قبل بدء العمليات الجراحية

Birgün çelimsiz adamın teki bir Kuzey Bölgesi kafesine girmiş...
في يوم ما دخل شاب صغير مقهى في المنطقة الشمالية

Geçen gün bana benimle gurur duyduğunu söyledi. "İyi birisin" dedi. Ama değilim.
أخبرني في يوم قريب أنّه فخور بي، وأنّي شاب طيّب، لكنّي لست كذلك.

Klişe olan şey bir erkeğin bir kızı etkilemek için okulu sevmesidir.
المُبتذل هو ان يحاول شاب نيل إعجاب فتاه عولاً على شيء مدرسيّ.