Kız arkadaşı Becy'nin benim ranzanın alt katında onu hep silkelediğini hatırlıyorum. | Open Subtitles | وأتذكر صديقته بيكي سيكون دائما يكون المصارعة معه في السرير تحت الألغام. |
Ve blogunda kendi hayatı hakkında yazıyor, Saint Petersburg'daki hayatı hakkında -- 20 yaşların başında -- kedisi hakkında, kız arkadaşı hakkında yazıyor. | TED | و في هذه المدونة ,يدون عن حياته عن حياته في سانت بيترسبيرغ هو في بداية العشرينات من عمره عن قطته عن صديقته |
Sonra sevgilisi öldüğü için kendisini tam orada öldüren bir gencin olduğunu öğrendik. | Open Subtitles | بعدها تبين لنا أن صبياً قتل نفسه في هذا المكان لأن صديقته ماتت |
Ian'ın kız arkadaşını aradın, "eve gelsen iyi olur" dedin. | Open Subtitles | ودعى صديقته واخبرها انه من الافضل ان تأتى الى البيت |
En son geceyarısı civarında kız arkadaşıyla kulüpten ayrılırken görülmüş. | Open Subtitles | آخر مره شوهد يغادر الملهى فى منتصف الليل مع صديقته |
Ailesinin ve kız arkadaşının endişelenmesini istemiyor o yüzden yalan söylüyor Alaska'ya yani ulaşılmayacak bir yere gideceğini söylüyor. | Open Subtitles | لا يريد لوالديه و صديقته أن يقلقوا ، لذلك كذب و قال بأنه ذاهب إلى آلاسكا حيث سيجني ثروة |
Muhtemelen şiddet yanlısı bir adam. Eski sevgilisinin çocuklarını kaçırmış. | Open Subtitles | انهٌ بالتأكيد رجل عنيف , كيف يختطف اطفال صديقته القديمة |
Kendisi kız arkadaşı olduğunu düşünüyordu, efendim. | Open Subtitles | تقصد الفتاة التي كان يظنها صديقته يا سيدي |
Kız arkadaşı, sevişirlerken bazen uyuyakaldığını söylemişti. | Open Subtitles | صديقته الحميمة أخبرتني بأنه اعتاد أن يغط في النوم أثناء المضاجعة |
Kız arkadaşı hakkındaki korkunç hikayeyi duydunuz. | Open Subtitles | قد سمعت تلك القصة المروعة عن صديقته و الراقص |
Adam ve kız arkadaşı evde yalnızken evlerine girmiş. | Open Subtitles | كان هو و صديقته جالسين لوحدهم في منزلهم حتى دخل عليهم |
- Ben onun kız arkadaşı değilim. Kurtarıcısıyım. - Kesinlikle doğru. | Open Subtitles | ـ أنا لستُ صديقته بل منقذته ـ تماماً صحيح |
Ve herifin sevgilisi, şu seksi oryantal orospulardan birden bağırmaya başladı: | Open Subtitles | عندما قامت صديقته العاهرة بالصراخ به ، ماذا أنت فاعل؟ |
Ve herifin sevgilisi, çok seksi oriental bir orospu... birden bağırmaya başlıyor: | Open Subtitles | عندما قامت صديقته العاهرة بالصراخ به ، ماذا أنت فاعل؟ |
İnsan annesi şehre geldiğinde kız arkadaşını köşe bucak saklar mı? | Open Subtitles | من الذي يخبئ صديقته تحت صخرة عندما تكون أمه في المدينة؟ |
Bay Goldfinger'ı gözlemen gerekiyordu. kız arkadaşını alman değil. | Open Subtitles | كان يجب تراقب جولدفينجر وليس تستعير صديقته |
Max'in Evan'ın kız arkadaşıyla yattığından Evan'ın da kopya yüzünden Max'i okuldan attırdığından bu yüzden de Max'in Evan'ın suratına yumruğu yapıştırdığından bahsettim mi? | Open Subtitles | أوه، أنا لم أذكر أن ماكس ينام مع صديقته ايفان، حتى ايفان كان ماكس طرد المدرسة على خيانتها، حتى ماكس كمات ايفان في وجهه؟ |
Chuck tutuklama emrini kaldırtmayı becermişti ve mahkeme ücretlerini ödemek için bir ödeme planındaydı ve kız arkadaşının arabasıyla Tim'i okula götürüyordu. | TED | قد استطاع تشك تسديد كفالته وكان يمشي على خطة لدفع رسوم المحكمة وكان يذهب بتيم في سيارة صديقته إلى المدرسة. |
sevgilisinin durumundan ötürü dışarı çıkabilmesi zor olduğundan beni bahane ediyor. | Open Subtitles | نعم، أعتقد انه يحاول يائساً الهروب من صديقته الحامل، وأنـا عذره. |
Bir adam, sevgilisini rahat bırakmazsa onu sigara ile yakmakla tehdit ettiğimi söylemiş. | Open Subtitles | رجل يقول بأنني قمت بتهديده بالحرق بسيجارة مشتعلة إذا لم يدع صديقته وشأنها |
Asher Hornsby dersten önce dudaklarını kenetlemiş ama kız arkadaşına değil. | Open Subtitles | آشر هورنسبي شوهد يقفل شفتاه قبل الدرس لكن ليس مع صديقته |
Çoğu kadın, kocasının, birinin gözetiminde olmadan eski sevgilisiyle çalışmasından çok rahatsız olurdu. | Open Subtitles | أكثر النساء سيصيبهن الذعر إن وظف أزواجهن صديقته السابقة وسيعملون سوية برقابة شديدة |
Onun arkadaşından biraz daha fazlasıydım,onun uyuşturucu kullananlar Derneğinde rehberiydim. | Open Subtitles | أنا أكثر من صديقته أنا كفيلته في جمعية المدمنين المجهولين |
kız arkadaşının onu bir arkadaş ortamında başka bir pencereden görmesini istiyor. | Open Subtitles | يحب أن تراه صديقته مع صديقه، حتى ترى نافذةً على شخصيته خارج المواعيد |
Ben de kız arkadaşıyım. Ama ona her şeyi anlatmıyorum. | Open Subtitles | ،وأنا صديقته الحميمة ولا يعني هذا أن أخبره كل شيء |
Yani, Randy, arabayı nereden bulduğu konusunda sevgilisine yalan söyledi. | Open Subtitles | اذا راندى كذب على صديقته بشأن مكان حصوله على السياره |
Sen onun ilk kız arkadaşısın. Bunu bütün kalbimle söylüyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | أنتِ صديقته الأولى, الأمر قادم من قلبي هنا.. |
Bilirsin, belki de o kız sadece arkadaşıydı. | Open Subtitles | تعلم, ربما هذه الفتاه قد تكون صديقته فقط |