Bu aslında biraz garip fakat dışkı organizmaları seviyesine baktım, bu, su yollarımızdaki dışkısal maddeler için bir ölçüm yöntemidir. | TED | ذلك يبدو غريباً بعض الشيء، ولكنني بحثت في معدلات بيكتريا القولون، والتي تقيس معدل القاذورات في كل من هذه الممرات. |
Buraya ilk çalışmaya geldiğimde başıma çok garip bir şey geldi. | Open Subtitles | حين جئت للعمل هنا أول مرة حدث لى شيئاً غريباً جداً |
Kimseye konuşmak için yanaşmamıştı, sadece garip görünüyordu. Bu ismi hatırladın mı? | Open Subtitles | كل ما في الأمر أنه بدا لي غريباً هل تذكر هذا الرجل؟ |
Şimdi de bu koşullar altında tuhaf gelebilecek bir ricam olacak. | Open Subtitles | والآن لدي ما قد يبدو في هذه الظروف الحالية طلباً غريباً |
Ben ciddiyim. Gerçekten. Kulağa tuhaf geliyor ama oldu işte. | Open Subtitles | هذا يبدو غريباً و لكن هذا نوعاً ما حدث فعلاً |
Bir köşebaşında güneşin altında duran bir yabancı görüyor... ve ona yaklaşıp dudaklarından öpüyor, bu hiç tanımadığı adamı. | Open Subtitles | ثم ترى رجلاً غريباً يقف تحت أشعة الشمس في نهاية طرف الشارع ثم تذهب إليه لتُقبله. ذلك الشخص الغريب. |
Göz göze geldik, garipti, bilirsin ve yardım etmem için bana yalvarıyordu. | Open Subtitles | لقد صنعنا الأيقونات لقد كان شيئاً غريباً و كانت تصرخ تطلب مساعدتي |
Sonra seni annem gibi görmeye başlarım. Bu da biraz garip olur. | Open Subtitles | ومن ثم سأبدء التفكير بك كوالدتي وقد يكون هذا غريباً قليلاً لي |
Sen tekrar söylerken garip şarkımızı gücüm de artacak sana karşı. | Open Subtitles | يغني معي مرة أخرى لنشكل ثنائياً غريباً تأثيري عليك يزداد الآن |
Hey, bu garip olabilir ama kesinlikle gömleğim çıktığında daha da garip olacak. | Open Subtitles | هذا سيبدوا غريباً ولكن سيكون اغرب عندما اقولها لكِ و انا بدون قميص |
- Eve gelmeden çalışma alanında kalması onun için garip birşey degildi. | Open Subtitles | ليس امراً غريباً بالنسبة لها ان تبقى خارجاً بدون أن ترجع للمنزل |
Bu sana garip gelecek ama senin tehlikede olabileceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | قد يكون هذا غريباً بالنسبة لك، لكنني أظنك في خطر |
Tamam, garip bir nedenden dolayı pornoda bir yabancıyla sikişmek istemiyorsun. | Open Subtitles | إنك لن تضاجعى غريباً فى أحد الأفلام الإباحية لبعض الأسباب الغريبة |
Hiç sağlık veya dişçi raporum olmaması garip değil mi? | Open Subtitles | ألا يبدو غريباً أن أمتلك أي سجلات طبية أو للأسنان؟ |
Bak bu çocuk benim gibi tuhaf bir yaratığı 12 yıl babası sandı. | Open Subtitles | طوال إثنا عشر عاماً ظن هذا الصبي أن مخلوقاً غريباً مثلي هو أبوه |
Bunu şu anda yüksek sesle söylemek gerçekten çok tuhaf. | Open Subtitles | أظن أن ذلك غريباً أننى أقول ذلك الآن بصوت عالى |
Onunla sonunu getiremeyeceğim, tuhaf bir prensibi var, herkesle öpüşüyor ama daha ileri gitmeye kalktığın an, frenlere asılıyor. | Open Subtitles | لن أتمكن من فعل شيء معها إنها تتبع أسلوباً غريباً قد تتبادل معك القبلات لكنا تتوقف تماماً لو تماديت |
Yani, kendi evimizde olmamak biraz tuhaf ama, burada da çok rahatım. | Open Subtitles | أعني، وجودنا خارج منزلنا , أصبح غريباً قليلاً ولكنني مرتاح جداً هنا |
Bu sana çok tuhaf gelebilir ama resmini çekebilir miyim? | Open Subtitles | سيبدو ذلك غريباً جداً, لكن هل يمكنني أخذ صورة لك؟ |
Belki, gelip evinin yabancı kişilerle dolu olduğunu görsen sen de bunu garipserdin. | Open Subtitles | قد تجد الأمر غريباً إذا عدت إلى منزلك لتجد أن بيتك مليئ بالغرباء |
Durum biraz garipti, ben de eşime polisi ara dedim. | Open Subtitles | الأمر كله كان يبدو غريباً فجعلت زوجتي تتصل بالشرطة الحقيقة |
Fakat büyük bir sorun vardı: 2013'de yaratıcı bir insan olarak para kazanmak oldukça tuhaftı. | TED | لكن واجهتنا مشكلة كبيرة: الحصول على المال كشخص مبدع فى 2013 كان غريباً جداً. |
Büyüdükçe, babayla çikolatalı pasta yeme fikri çok acayip geliyordu. | Open Subtitles | ثم كبرنا وأصبح الأمر غريباً أن نرافق أبونا لأجل الحلويات |
En basiti, bir çay fincanı ve çay kaşığı alıp fincanın ağzına hafifçe vurarak dinlemek, ilginç bir şey duyacaksınız. | TED | أبرزها هي أن تأتي بكوب شاي، وملعقة، انقر بالملعقة حول حافة الكوب واستمع، وستسمع شيئاً غريباً. |
Senin gibi biri bir yabancıyı nasıl evine götürür? | Open Subtitles | كيف لواحدة مثلكِ أن تحضر شخصاً غريباً إلى منزلها ؟ |
Benim için bunu söylemem sana komik gelebilir ama o gerçekten çok hoş bir kızdır. | Open Subtitles | قد يبدوا ذلك غريباً مني لكنها فتاة لطيفة حقاً |
Çünkü bu gittikçe garipleşiyor. Büyük takipçin olduğunu söylemek istedim. | Open Subtitles | لأن الأمر بدأ يكون غريباً أنا مُعجب كبير وحسب |
Sen ANBU'ya katıldıktan yarım yıl sonra hareketlerin garipleşti. | Open Subtitles | بعد عام ونصف من انضمامك للقوات الخاصة أفعالك وكلامك أصبح غريباً |
Tamamen bir yabancının ilgi göstermesine çok şaşırmıştım. | TED | كنت متفاجئة جداً لأن شخصاً غريباً تماماً قد إهتم كفاية ليسأل |
Üstüne atlamak benim için pek alışılmadık bu şevdi. | Open Subtitles | القفز عليك بهذه الطريقة كان أمراً غريباً |