| Teşkilat avukatının karşısında senin yaptığın gibi diklenmek yürek ister. | Open Subtitles | يتطلب جرأةً كبيرة للوقوف أمام محامي القسم كما فعلت أنت |
| - Hayır, bana otları söktüğün yerleri gösterdiler, Aynı burada yaptığın gibi. | Open Subtitles | كلا ما فعلوه أنهم أروني أين تعود لقص الحشيش كما فعلت هنا |
| Demek domates fidelerini kendi haline bıraktın ilişkimize yaptığın gibi. | Open Subtitles | .. أرى أنك لم تهتم بشجرة الطماطم كما فعلت بعلاقتنا |
| Bugün olduğu gibi gelip gözlerime bakacak ve onları nasıl yüzüstü bıraktığımı anlatacaksın. | Open Subtitles | سوف تنظر إليّ عيناً بعين كما فعلت اليوم، وسوف تخبرني أنني مخذلةً إيّاهم. |
| Gerçi Hank demişti ki dışarı çıktığında David Amca'nız için yaptığınız gibi bana da işe başlamam için biraz para verebilirmişsiniz. | Open Subtitles | أنا أريد مساعدتك فقد أخبرني هانك أنه بإمكانك إعطائي بعض المال كما فعلت مع عمك ديفد حين خرج من السجن أيضاً |
| Oh, doğru, Tıpkı senin yaptığın gibi... neydi şu kızın adı pardon? | Open Subtitles | أوه , صحيح كما فعلت مع ماذا كان اسمها مرة أخري ؟ |
| Ve Ianka için geldi. Kaç yıl önce senin yaptığın gibi. | Open Subtitles | وجاء من ّأجل إيانكا تماما كما فعلت منذ كل تلك السنوات |
| Senin yaptığın gibi beni aşağı indirmeni istemiyorum... istersen ipini çöz. | Open Subtitles | لا اريدك ان تشدنى لأسفل, كما فعلت سابقا. اذن, حلّ نفسك من الحبل لو شئت. |
| Geçen ay yaptığın gibi paçavraları giymeyece kmisin? | Open Subtitles | ألن ترتدي ملابس بالية كما فعلت الشهر الماضي؟ |
| Fiona'ya yaptığın gibi. O senden hoşlanıyor, belki de seni seviyor. | Open Subtitles | كما فعلت مع فيونا وكل ذنبها أنها أعجبت بك |
| Hayır, ciddiyim. Dün gece yaptığın gibi. | Open Subtitles | كلا، أنا أعني هذا كما فعلت ليلة أمس تعال وعضني |
| Geçen sefer yaptığın gibi tüm çikolatayı da içime çekeyim deme sakın. | Open Subtitles | لا تأتي على كلّ شيء كما فعلت في المرّة السابقة |
| Kendi quinceañera'nda yaptığın gibi o da dışarıda sigara içiyordur. | Open Subtitles | ربما تدخن في الخارج كما فعلت في المناسبة السابقة |
| Kripton'a yaptığın gibi bu gezegeni de yok etmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | انا لن أدعك تدمر هذا الكوكب كما فعلت بكوكب كريبتون |
| En azından yaptığın gibi beni ısırmalarına meydan vermedim. | Open Subtitles | على الأقل أنا لم أتركهم يعضوني كما فعلت أنت |
| Mulcahy, bu sene içkilere geçen yıl olduğu gibi alkol katmayacaksın. Sadece bir şişe. | Open Subtitles | ملكاهي، لن تكون على كوكتيل المشروبات هذا العام كما فعلت في الماضي |
| Kendimi, çocukluğumda olduğu gibi şarkı söylemeye adayacağım. | Open Subtitles | سأكرس نفسي ـ كما فعلت في طفولتي ـ لغنائي. |
| Belki Sons of Thunder'a yaptığınız gibi bize de birşeyler ayarlarsınız diye düşünmüştük. | Open Subtitles | ونأمل فى ان تساعدنا كما فعلت مع زى سنذ او ثاندر |
| Daha sonra Deah'ın odasına gittim daha önce çoğu kez yaptığım gibi, onu aradım, hiç doldurulmayacak bir boşluk bulmak için. | TED | بعدها ذهبت إلى غرفة ضياء كما فعلت كثيرًا من قبل، أبحث عنه، فقط لأرى فراغه الذي لا يمكن أن يمتلئ مجددًا. |
| Jack'e, Kim'i aramak için elimden geleni yapma sözü verdim. Aynı senin gibi. | Open Subtitles | لقد وعدت جاك ان افعل اي شئ لايجاد كيم ، كما فعلت انت |
| Tıpkı senin gibi, ben de İmparatorun huzuruna... çıkmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا أيضاً أريد أن أقف أمام الأمبراطور كما فعلت أنت |
| İlk ormanların yaptığı gibi, oksijen seviyesinin yükselmesiyle herşey ilginçleşmeye başlıyor. | Open Subtitles | زَاَدت َالأوكسيجين، تماما كما فعلت الغابة الأولى، واصبحت الامور مثيرة للاهتمام. |
| İşe bak. Tıpkı bana, evli olduğunu söylememen gibi mi? | Open Subtitles | كما فعلت معي ولم تُخبرني نوعاً ما بأنك متزوج سابقاً؟ |
| Küçükken, yanından ilk kez ayrılacağım zaman bana söylediğin gibi. | Open Subtitles | كما فعلت حين كنت صبياً قبل أن أتركك لأول مرة |
| Kendisi için yapabilecek bir şey bulmasına yetecek kadar, benim gibi. | Open Subtitles | الكثير لمساعدته في أن يصنع من نفسه شيئاً، كما فعلت أنا. |