"للتحدث" - Traduction Arabe en Turc

• konuşmaya
• konuşmak
• konuşmam
• konuşmamız
• konuşacak
• konuşma
• konuşacağım
• konuşmalıyım
• konuşalım
• konuş
• konuşmalıyız
• konuşurum
• konuşayım
• konuşman
• konuşabilir

Sonunda şirket, uzun dönem yeniden yapılanma hakkında açık bir biçimde konuşmaya hazırdı.
شركة المرافق كانت مستعدة أخيرًا للتحدث بثقة حول إعادة التطوير على المدى البعيد.

Ve Batı sanatındaki büyük trajediler hakkında onlarla konuşmaya gittim.
و ذهبت للتحدث معهم بخصوص احدى تراجيديات الفن الغربي الرائعة

Bununla ilgili konuşmak için yanına gitmiştik ki aniden kuramı çürüttü.
هكذا ذهبنا للتحدث معه حول هذا الموضوع وعلى الفور، أسقط النظرية

Babamı oyalayabilir misin tatlım? Gidip biraz annemle konuşmam lazım.
ايمكنك ان تشغل والدى قليلا ساذهب للتحدث قليلا مع والدتى

Elbette... üçüncü tarafla konuşmamız gerektiğinde, her şeyi biliyor olacağım... en ufak Peni, Sterlin, Frank ve Mark'ına kadar.
وبالطبع اذا اضطررنا للتحدث إلى طرف ثالث فأنا أعرف كل شيء بداية من القرش إلى الجنيه الفرنك والمارك الألماني

Ama sonra bir daha onunla konuşacak fırsatım bile olmadı.
و بعد هذا لم أحصل على فرصة ثانية للتحدث معه

Odaya davet edildiyseniz, o masada bir yeriniz olduğunu bilin ve o masada bir yeriniz varsa konuşma sorumluluğunuz da vardır.
إذا كنت قد دُعيت للغرفة، تعرف بأن لديك مقعدًا على تلك الطاولة، وإذا كان لديك مقعد على الطاولة، عليك المسؤولية للتحدث.

Geçen ocak ayında, senin şu dalkavukların tekiyle konuşmaya geldim.
جئت إلى هنا في يناير الماضي للتحدث مع أحد رجالك

Bu konuda konuşmaya can atıyordum zaten. Tek yaptığımız öpüşmekti.
حسناً، هذا عظيم، لقد كنت أتحرق شوقاً للتحدث عن هذا

Gözlemeler bir yana, buraya gerçekten oğlum hakkında konuşmaya gelmiştim.
بغض النظر عن الفطائر جئت هنا حقاً للتحدث عن ابني

Bugün konuşmak için fırsat bulamadığım daha pek çok mikrobik örnek var.
هناك الكثير من الأمثلة للكائنات المجهرية التي لايسعني الوقت للتحدث عنها اليوم.

Hepinizin bildiği gibi buraya psikoloji hakkında konuşmak için geldim.
أنا هنا للتحدث عن علم النفس وهو كما تعرفون جميعاً

John, çok üzgünüm. konuşmak için sana geldim ama yoktun.
جون ، انا متأسفة ذهبت للتحدث معك ولم تكن هناك

Bak, uh, bu üstüme vazife olmayabilir, fakat seninle konuşmam lazım, Dimples.
قد لا يكون هذا من شأنى ولكننى أحتاج للتحدث معك يا ديمبلز

Evet, ama şu an sırası değil. Direktör ile konuşmam gerek.
أجل، لكنني لا أستطيع الخوض بذلك الآن أحتاج للتحدث إلى المدير

Herkes konuşmam gerektiğini düşündü, ama gelişimsel olarak bilinçli hareket etmiyordum.
جميعهم ظنوا انى بحاجة للتحدث لكن تنمويا لم يتم ارشادى بالضمير

Gregory'nin babasıyla konuşmamız lazım, bizden ne sakladığını bulmamız gerek.
نحتاج للتحدث مع والد غريغوري ونكتشف ماذا يخفي عنا ايضا

Vaziyetlerini ortaya koyduktan sonra geriye konuşacak pek fazla şey kalmıyordu.
وحالما انتهوا من تسوية شؤونهم لم يعد لديهم المزيد للتحدث عنه

Birisi "konuşmamız gerek" dediğinde bu bazen değişen duygular hakkında bir konuşma olur.
عندما يقول شخص نحنُ بحاجة للتحدث أحياناُ تقود إلى مناقشة حول تغير المشاعر

Gidip adamla konuşacağım ve sana daha iyi bir oda bulabilir miyiz, soracağım.
سأذهب للتحدث مع الرجل. وسأرى إن كنا نستطيع أن نجد لك غرفة ألطف.

Seninle konuşmalıyım. Şimdi!
اسمعونى , انا بحاجة للتحدث اليكم الان , هيا

Dur bir dakika. Gidip, şu kızla konuşalım. Tamam mı?
انتظر لحظة دعنا نذهب للتحدث مع هذه الفتاة, صحيح ؟

Pekâlâ git erkeğinle konuş. Sonra görüşürüz.
حسناً، اذهبي للتحدث مع صديقكِ أراكِ لاحقاً

Ayrıca yapım personeliyle konuşmalıyız çünkü yeni mankenlere ihtiyacımız olacak.
سأذهب للتحدث إلى أليكسيس و علينا التحدث إلى موظفي الإنتاج

Öğürme refleksimi kontrol altına alıp Crickett'le konuşurum. Hayır.
حسنا, ساتغاضى عن كبريائي وأذهب للتحدث مع كريكت

Pekala, şu arkadaki Amanda olmalı gidip konuşayım, ve, uh, psikolojik durumuna bir bakarım.
حسنا إذن , ستكون أماندا بالخلف هناك , لذا سأذهب للتحدث إليها و سأحصل على قراءة لحالتها العقلية

Benim aracılığımla konuşman gerekmez.
عندها سيمكنك رؤيتها ولن تضطري للتحدث من خلالي

Neydi o öyle? Bir saniyeliğine dışarıda konuşabilir miyiz?
هل يمكننا فقط الذهاب للتحدث في الخارج لثانية؟