Sonunda şirket, uzun dönem yeniden yapılanma hakkında açık bir biçimde konuşmaya hazırdı. | TED | شركة المرافق كانت مستعدة أخيرًا للتحدث بثقة حول إعادة التطوير على المدى البعيد. |
Ve Batı sanatındaki büyük trajediler hakkında onlarla konuşmaya gittim. | TED | و ذهبت للتحدث معهم بخصوص احدى تراجيديات الفن الغربي الرائعة |
Bununla ilgili konuşmak için yanına gitmiştik ki aniden kuramı çürüttü. | TED | هكذا ذهبنا للتحدث معه حول هذا الموضوع وعلى الفور، أسقط النظرية |
Babamı oyalayabilir misin tatlım? Gidip biraz annemle konuşmam lazım. | Open Subtitles | ايمكنك ان تشغل والدى قليلا ساذهب للتحدث قليلا مع والدتى |
Elbette... üçüncü tarafla konuşmamız gerektiğinde, her şeyi biliyor olacağım... en ufak Peni, Sterlin, Frank ve Mark'ına kadar. | Open Subtitles | وبالطبع اذا اضطررنا للتحدث إلى طرف ثالث فأنا أعرف كل شيء بداية من القرش إلى الجنيه الفرنك والمارك الألماني |
Ama sonra bir daha onunla konuşacak fırsatım bile olmadı. | Open Subtitles | و بعد هذا لم أحصل على فرصة ثانية للتحدث معه |
Odaya davet edildiyseniz, o masada bir yeriniz olduğunu bilin ve o masada bir yeriniz varsa konuşma sorumluluğunuz da vardır. | TED | إذا كنت قد دُعيت للغرفة، تعرف بأن لديك مقعدًا على تلك الطاولة، وإذا كان لديك مقعد على الطاولة، عليك المسؤولية للتحدث. |
Geçen ocak ayında, senin şu dalkavukların tekiyle konuşmaya geldim. | Open Subtitles | جئت إلى هنا في يناير الماضي للتحدث مع أحد رجالك |
Bu konuda konuşmaya can atıyordum zaten. Tek yaptığımız öpüşmekti. | Open Subtitles | حسناً، هذا عظيم، لقد كنت أتحرق شوقاً للتحدث عن هذا |
Gözlemeler bir yana, buraya gerçekten oğlum hakkında konuşmaya gelmiştim. | Open Subtitles | بغض النظر عن الفطائر جئت هنا حقاً للتحدث عن ابني |
Bugün konuşmak için fırsat bulamadığım daha pek çok mikrobik örnek var. | TED | هناك الكثير من الأمثلة للكائنات المجهرية التي لايسعني الوقت للتحدث عنها اليوم. |
Hepinizin bildiği gibi buraya psikoloji hakkında konuşmak için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا للتحدث عن علم النفس وهو كما تعرفون جميعاً |
John, çok üzgünüm. konuşmak için sana geldim ama yoktun. | Open Subtitles | جون ، انا متأسفة ذهبت للتحدث معك ولم تكن هناك |
Bak, uh, bu üstüme vazife olmayabilir, fakat seninle konuşmam lazım, Dimples. | Open Subtitles | قد لا يكون هذا من شأنى ولكننى أحتاج للتحدث معك يا ديمبلز |
Evet, ama şu an sırası değil. Direktör ile konuşmam gerek. | Open Subtitles | أجل، لكنني لا أستطيع الخوض بذلك الآن أحتاج للتحدث إلى المدير |
Herkes konuşmam gerektiğini düşündü, ama gelişimsel olarak bilinçli hareket etmiyordum. | Open Subtitles | جميعهم ظنوا انى بحاجة للتحدث لكن تنمويا لم يتم ارشادى بالضمير |
Gregory'nin babasıyla konuşmamız lazım, bizden ne sakladığını bulmamız gerek. | Open Subtitles | نحتاج للتحدث مع والد غريغوري ونكتشف ماذا يخفي عنا ايضا |
Vaziyetlerini ortaya koyduktan sonra geriye konuşacak pek fazla şey kalmıyordu. | Open Subtitles | وحالما انتهوا من تسوية شؤونهم لم يعد لديهم المزيد للتحدث عنه |
Birisi "konuşmamız gerek" dediğinde bu bazen değişen duygular hakkında bir konuşma olur. | Open Subtitles | عندما يقول شخص نحنُ بحاجة للتحدث أحياناُ تقود إلى مناقشة حول تغير المشاعر |
Gidip adamla konuşacağım ve sana daha iyi bir oda bulabilir miyiz, soracağım. | Open Subtitles | سأذهب للتحدث مع الرجل. وسأرى إن كنا نستطيع أن نجد لك غرفة ألطف. |
Seninle konuşmalıyım. Şimdi! | Open Subtitles | اسمعونى , انا بحاجة للتحدث اليكم الان , هيا |
Dur bir dakika. Gidip, şu kızla konuşalım. Tamam mı? | Open Subtitles | انتظر لحظة دعنا نذهب للتحدث مع هذه الفتاة, صحيح ؟ |
Pekâlâ git erkeğinle konuş. Sonra görüşürüz. | Open Subtitles | حسناً، اذهبي للتحدث مع صديقكِ أراكِ لاحقاً |
Ayrıca yapım personeliyle konuşmalıyız çünkü yeni mankenlere ihtiyacımız olacak. | Open Subtitles | سأذهب للتحدث إلى أليكسيس و علينا التحدث إلى موظفي الإنتاج |
Öğürme refleksimi kontrol altına alıp Crickett'le konuşurum. Hayır. | Open Subtitles | حسنا, ساتغاضى عن كبريائي وأذهب للتحدث مع كريكت |
Pekala, şu arkadaki Amanda olmalı gidip konuşayım, ve, uh, psikolojik durumuna bir bakarım. | Open Subtitles | حسنا إذن , ستكون أماندا بالخلف هناك , لذا سأذهب للتحدث إليها و سأحصل على قراءة لحالتها العقلية |
Benim aracılığımla konuşman gerekmez. | Open Subtitles | عندها سيمكنك رؤيتها ولن تضطري للتحدث من خلالي |
Neydi o öyle? Bir saniyeliğine dışarıda konuşabilir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا فقط الذهاب للتحدث في الخارج لثانية؟ |