Bizi gey sanıyor. Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | تعتقد أننا شاذين، ليس أن هناك خطباً في ذلك |
- Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ليس أن هناك خطباً في ذلك طبعاً |
Palyaço olmak kötü bir şey olduğundan değil. | Open Subtitles | كلا، ليس أن المهرّج صفة سيئة |
Pek ortak yönleri oldugundan degil de her neyse nereden aklima geldi bilmiyorum. | Open Subtitles | ليس أن بينهما شيء مشترك لاأعرف لم خطر هذا ببالي |
Bu müttefiklerimizin isteksiz oldukları için değil, Lordum, fakat izin verilmediği için. | Open Subtitles | الأمر ليس أن حلفائنا غير راغبين, مولاى لكنهم لم يستعدوا جيداً |
Gerçek depresyon, hayatınızda bir şeyler yolunda gitmediğinde üzgün olmak değildir. | TED | الإكتئاب فعليّ ليس أن تكون حزينا عند حدوث شي سيء في حياتك. |
Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ليس أن هناك خطباً في ذلك |
Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ، ليس أن هناك خطباً في ذلك |
Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ليس أن هناك خطباً في ذلك |
Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ليس أن هناك خطباً في ذلك |
Yanlış bir şey olduğundan değil tabii. | Open Subtitles | ليس أن هناك خطباً في ذلك |
Yanlış bir şey olduğundan değil tabii Jerry. | Open Subtitles | ليس أن هناك خطباً في ذلك (جيري) |
Pek ortak yonleri oldugundan degil de her neyse nereden aklima geldi bilmiyorum. | Open Subtitles | ليس أن بينهما شيء مشترك لاأعرف لم خطر هذا ببالي |
Seninle olan kontratımız buradan çıktığında vereceğimiz iş garantisidir geri dönüş masrafını da karşılamak için değil. | Open Subtitles | وعدٍ بتوفير وظيفة لكِ حينما تتخرجي ليس أن ندفع لكِ لتدخلي الجامعة |
İnsanların çoğu için ölüm hakkındaki en korkutucu şey ölü olmak değildir; ölüyor olmaktır, acıdır. | TED | لمعظم الناس , أكثر أمر أخافة في الموت ليس أن يكونوا ميتين إنما الأحتضار , المعاناة |