Orası sadece butik değil GD'nin biyo-tekstil alanındaki laboratuarı da. | Open Subtitles | انها ليست مجرد بوتيك انه مختبر للنسيج الحيوي تابع لغلوبال |
İyi olduğum tek şey, yürüyen bir suç laboratuarı olmam. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أبرع به أن أكون مختبر جرائم متحرك |
Sanırım bir yıl içerisinde deneme yapacak bir laboratuar ayarlayabilirim. | Open Subtitles | حسناً أفترض الحصول على مختبر مجهز وتجربة جارية خلال سنة |
Çok gizli alerji araştırma laboratuvarında bir karışıklık meydana geldi. | Open Subtitles | حدث ليلة أمس, شغب فى مختبر خاص بالأبحاث المتعلقة بالحساسية |
Bu nanitler Orbanlılar tarafından bir Orban laboratuarında 49 yıl önce yaratıldılar. | Open Subtitles | هذه نانويت خلق من قبل أوربانيانس في مختبر أوربانيان قبل 49 سنة |
Bu sürecin nasıl işlediğini anlamak için, psikopatları bıraktım ve Oxford'da öğrenme ve gelişim konusunda uzman bir laboratuvara katıldım. | TED | ومن أجل فهم كيف تسير هذه العملية، تركت المرضى النفسيين وذهبت للانضمام إلى مختبر في أوكسفورد متخصص في التعلم والتطور. |
Dr. Becquerel'in laboratuarına beni götürmeniz büyük nezaketti | Open Subtitles | كان الرقيقة جدا منكم أن يأخذني إلى مختبر الدكتور بيكريل لل. |
Güneybatıdan yaklaşıp silah laboratuvarını ve Baron'u tek hamleyle yok edeceğiz. | Open Subtitles | ونقترب من الجنوب الغربي، ندمر مختبر الأسلحة والبارون في حركة واحدة. |
Bu görüntüler Hanna Damasio'nun laboratuvarından, ve yaşayan bir insanda beynin yeniden yapılanmasını gösteriyor. | TED | هذه صور اتت من مختبر هانا داماسيو والتي تعرض لكم, داخل الدماغ الحي إعادة بناء هذا الدماغ |
Harvard'da, zemin kat bir laboratuarda bir diş macunu şirketi için araştırmalar yapardı. | Open Subtitles | يعمل في مختبر تحت الأرض في هارفارد ، كباحث لأجل شركة معجون أسنان |
Görünüşe göre Futures laboratuarı kendi izole güç kaynağına sahip. | Open Subtitles | يبدو أن مختبر المستقبل يمتلك مخزونه الخاص من الطاقة المعزولة. |
-Sibirya'da bir yer. -Soğuk fizyon silahları laboratuarı. | Open Subtitles | مكان ما في سيبيريا مختبر أسلحة انصهار بارد |
Suç laboratuarı arkadaşlarının vurulmasını soruşturmak gibi cesaret kırıcı bir görevle karşı karsıya. | Open Subtitles | مختبر الجريمة يواجه الآن مهمة شاقة فى التحقيق فى أطلاق النار على واحداً منهم |
Üniversite Dr. ve Mme Curie'ye bir çok odası olan, en son ekipmanlar ve bir çok asistanla dolu ihtişamlı bir laboratuar tahsis edecek. | Open Subtitles | منحت الجامعة الدكتور والسيدة. كوري مختبر جديد رائع مع العديد من الغرف |
Bay Falkstein, bir laboratuar asistanına ihtiyacınız olabileceğini düşündü. | Open Subtitles | السيد فالكشتيين إعتقد أنك ستحتاج إلى مساعد مختبر بشكل مؤقت |
Çok merak ettiysen bilgisayar laboratuvarında sayfa aranjmanı yaptık. Anlamadım. | Open Subtitles | بسبب أشياء الإئتمان الإضافية ، كنت أنسق في مختبر الحاسوب |
O gece, yunus laboratuvarında sana söylediğim her şeyi geri alıyorum. | Open Subtitles | انا استعيد كل شيئ قلته لكي هده الليلة في مختبر الدلافين |
Antonio filmlerle beni önden gönderdi. Kendisi hâlâ Kimya laboratuarında meşgul. | Open Subtitles | لقد أرسلني أنطونيو مع الفحوصات هو مازال مشغولاً في مختبر الكيمياء |
Londra, 1928: bir grup küf sporu, bir laboratuvara doğru uçuyor. | TED | لندن، العام 1928: هبّت نسمة هواء محملة بجراثيم العفن إلى مختبر. |
Quantico'daki FBI laboratuarına bu sıvıdan örnek gönderin. | Open Subtitles | أريدك أن ترسل عيّنة تلك إفراز إلى مختبر مكتب التحقيقات الفدرالي في كوانتيكو. |
Sektör C'yi kurtarabilirsek hem araştırma laboratuvarını hem de süper bilgisayarı kurtarabiliriz. | Open Subtitles | إذا فعلت ذلك فنحن يمكن أن . ننقذ مختبر الأبحاث و الكمبيوتر الرئيسى |
İşte Harvard'daki Kevin Eggan'ın laboratuvarından bir örnek. | TED | هنا مثال من مختبر كيفن إيجان في جامعة هارفارد. |
Gizli bir laboratuarda bilinçaltını değiştiren uyuşturucu üretiyordum. | Open Subtitles | أعمل في مختبر سرّي للغاية توليف العقاقير المسببة للهلوسة |
Herkesi toplar ve ıssız bir adada bulunan laboratuara tıkardım. | Open Subtitles | ساجمعهم كلهم واحشرهم معاً في مختبر في جزيرة وسط المحيط |
Tabii, çünkü tam öğlen saati hiç kimse fen laboratuvarının camının kırıldığını duymaz. | Open Subtitles | أجل، لأنّ لا أحد سيسمع صوت تحطّم الزجاج في مختبر العلوم بعد الظهر |
O, sorularımızın cevaplarına sahip olabilecek, yaşayan bir biyoloji laboratuvarı. Bu cevaplar için biz de onun yaşama hakkını korumalıyız. | TED | إنها مختبر بيولوجي حي قد يحتوي على أجوبة على أسئلة قد نطرحها، لكن علينا التأكد من حماية حقها في العيش. |
Şimdi bildiğiniz gibi beyler, Eve (Havva) yeniden yaratıldı dondurulmuş bir laboratuvar embriyosundan. | Open Subtitles | والآن، كما تعرفوا، أيها السادة المحترمون فحواء أعيد تخليقها من جنين مختبر مجمد |
..bir biyotest laboratuarını canlı yayında patlatmıştı, | Open Subtitles | تفجير مختبر التجارب الإحيائية محطة التلفزيون الواقعي |
200 kurbağayı biyoloji laboratuarından çaliyorsun Ve onları otoyola bırakıyorsun. | Open Subtitles | سرقة 200 ضفدع من مختبر الأحياء وإطلاق سراحهم على الطريق السريع. |