Ama sonra bize, inekleri nasıl iyi bildiği konusunda nutuk çekti. | Open Subtitles | لكنه بدأ بروي قصة حياته وعن مدى خبرته اللعينة مع البقر |
Bu gemi ortaya çıktığında kendimi nasıl şanslı hissettiğimi tahmin edersin. | Open Subtitles | يمكنك تصور مدى شعوري بأن أكون محظوظة عندما ظهرت هذه السفينة |
Bu yüzden insanların kendileri hakkında ne kadar emin olduklarına bağlı olmadan, söyledikleri şeylere meydan okuyan bir deney yaratmak istedik. | TED | لذا أردنا خلق تجربة، تتيح لنا أن نتحدّى ما يقوله الناس عن أنفسهم، بغض النظر عن مدى الثقة التي يبدون عليها. |
O dönemde her ikimiz de fena halde hamileydik ve ne kadar korktuğunu düşünerek onun için yüreğim sızlamıştı. | TED | لقد كنا في ذلك الوقت في فترة حملنا وقد انقبض صدري من اجلها تصوروا مدى الخوف الذي اعتراها حينها |
-Bir kızın senin tarafından farkedilebilmesi için ne kadar ileri gitmesi gerekir? | Open Subtitles | إلى أى مدى يجب على الفتاة أن تذهب حتى تنتبة لها ؟ |
Kaynaklar dahilinde geliştirilen önceki sektörleri ne kadar iyi hale getirdiğimizi düşünün. | TED | فكر في مدى نجاحنا في الصناعات السابقة التي طورناها من خلال المصادر |
Biz doktorlara, hastalarımız her zaman, işimizi nasıl yapacağımızı söylerler. | Open Subtitles | كأطباء، المرضى دائماً ما يخبروننا مدى شغفهم لأن يقوموا بعملنا |
Tamam. Senin yaşlarındayken bu benimdi. Bakalım sende nasıl duracak? | Open Subtitles | حسناً، كان هذا لي عندما كنت بحجمك، لنرى مدى كفاءته. |
Tek söyleyebileceğim şey, bilirsiniz, buradaki bazı elemanlar sabıka kontrolünden nasıl geçiyorlar bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا ما أستطيعُ قوله تعلمون بعض الناس هنا لا أعرف مدى نجاحهم سابقاً |
İşte, bayanlar ve baylar, köklerin ne kadar uzağa kadar yayıldığını ve temellerin nasıl trajik bir biçimde büküldüğünü görüyoruz. | Open Subtitles | و نحن نملكها، أيها السيّدات و السادة نحن نرى إلى أي مدى إنتشر التعفن، و كيف إنهارت الأسسُ بشكل مأساوي. |
Gıcırdayan üç ağız, vebanın nüfusu nasıl etkili şekilde bitirdiğini simgeliyor. | Open Subtitles | و ثلاث أفواه رمزية تعني. مدى فعالية الطاعون للتأثير على السكان. |
Ama eminim ki atomların ne kadar küçük olduğunu düşünmemişsindir. | TED | ولكن أراهن أنكم لم تفكروا قط في مدى صغر الذرة. |
Bunun ne kadar önemli bir olay olduğunu vurgulamak istiyorum. | TED | و أريد فقط أن اؤكد على مدى أهمية هذا الحدث. |
Bir kızın senin tarafından farkedilebilmesi için ne kadar ileri gitmesi gerekir? | Open Subtitles | إلى أى مدى يجب على الفتاة أن تذهب حتى تنتبة لها ؟ |
Sanıyorum bu tümüyle yağmurda ne kadar iyi olduğuna bağlı. | Open Subtitles | أفترض أن كل هذا يعتمد على مدى براعتك تحت المطر. |
Yaklaşık iki saat önce, yakın mesafeden iki kez karnından vurulmuş. | Open Subtitles | لقد تلقت طلقتين في بطنها من مدى قريب منذ ساعتين تقريبأ |
Bunu, atış menzili testimizle ve kurbanın giysilerindeki yanmamış barutla ispatladık. | Open Subtitles | تبعا لاختبار مدى سلاحنا الناري والبارود غير المحترق على ثياب الضحية |
neler çektiğimi tahmin edemezsiniz. Komşular, ev sahibi, içkiler, anahtar.. | Open Subtitles | أنت لا تعلم مدى مشاكلي مع الجيران، وصاحبة العقار والمفتاح |
Şimdiye dek, hayatımı mahvetmene izin verdim ama bunu mahvetmene izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لقد تركتك تعبثين بحياتى لأقصى مدى لكنى لن أدعك تواصلين ذلك العبث |
Bunun nedeni günümüzde makineleri zeki hale getirmek için gerekli olan hesaplama ve veri seti ölçeğine ulaşmış olmamız. | TED | والسبب في ذلك هو أن اليوم، قد بلغنا مدى من الحوسبة ومجموعات البيانات الذي يعد ضروريًا لجعل الآلات ذكية |
Bir puan, kediyle alakası yok, on puan manyak bir kedi gibi olmak üzere ne kadar hafif yürüdüğünüze on üzerinden kaç puan verirsiniz? | Open Subtitles | على نطاق من واحد الى عشرة ما مدى وصفك لنفسك من واحد كونك شخص لا يحب القطط على الاطلاق, الى عشرة كونك مزعجة جدا |
Karanlıktı biliyordum, ama bu kadarını düşünmedim. | Open Subtitles | كنت أعرف أنه مظلم و لكن لم أعرف مدى الظلام |
Yaklaşık 20 yıldır sarılarak uyuma konusunda profesyonel oldum, yine de bu kadar zaman boyunca alttaki kol hakkında ne yapacağımı çözemedim. | TED | وأفعل هذا على مستوى احترافي على مدى 20 عامًا تقريبًا، لكنني لم أعرف أثناء كل هذه المدة ما أفعلُ مع ذراعي السفلى. |
Verilen ölüm cezası, ömür boyu ağır hapis cezasına çevrilecek. | Open Subtitles | ستخفف عقوبته من الإعدام إلى الأشغال الشاقة المؤبدة مدى الحياة. |
Hastalığın gerçek hayatta ne denli felaket bir şey olacağını bilmeliydim. | Open Subtitles | كان ينبغي أن أعرف مدى سوء المرض ليس فقط في المعمل |