Gerçeklerle yüzleş, Tony. Doktorların ne söylediğini biliyorsun. | Open Subtitles | واجه الحقائق , يا تونى . أنت تعرف ما يقوله الأطباء |
yüzleş, Jim. hatırlanmayacaksın bile. | Open Subtitles | واجه الامر يا جيمي, لن تُخلّد ذكراك انت تعتقد ان كل ما يريدونه هو |
Ama bana diğer şeylerle aynı gibi geldi. Korkunla yüzleş. | Open Subtitles | و لكن يبدو لي أنه كأي أمر أخر واجه خوفك |
Kabul et, iz sürme yeteneklerin Ruhlar Dünyası'nda işe yaramaz. | Open Subtitles | واجه الأمر , مهاراتك للتعقب لن تنجح في عالم الأرواح |
Şimdi, o adamı kendin için yumrukladığını Kabullen, Q. | Open Subtitles | واجه ذلك الان كيو لقد لكمت ذلك الرجل من اجل نفسك |
Arkanı dön. Duvara yaslan. Diz çök. | Open Subtitles | واجه الجدار الآن، على ركبتيك، أنت أيضاً. |
yüzleş tatlım, bu sefer kaçmana izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | واجه الأمر، انا لن أتركك تفلت هذه المرة. |
yüzleş bununla, er ya da geç meşaleyi ona devredeceksin. | Open Subtitles | واجه ذلك يابيتر ،عاجلا ام اجلا سوف تسلم بذلك |
Üç günümüz kaldı, Kumandan. yüzleş artık, bu mümkün değil. | Open Subtitles | لدينا ثلاث أيام ، أيّها القائد واجه الحقيقة ، هذا مستحيل |
Bununla yüzleş, dünya değişti. İngilizler ne yapacak? | Open Subtitles | واجه هذه الحقيقة ، العالم لم يعد كما كان ما الذي تريد أن يفعله البريطانيين ؟ |
Hayır, hayır, var. Yaptıklarınla yüzleş. | Open Subtitles | لا, لا, يوجد لديك الخيار فقط واجه عواقب ما فعلته |
yüzleş artık, bebeğim. Kadınlarla ilgili tek bir şey bile bilmiyorsun. | Open Subtitles | واجه الأمر، عزيزي لا تعرف أبسط الأشياء عن النساء |
Kabul et Jack, işi berbat ettin. | Open Subtitles | واجه الامر ، لقد افسدت كل شيء كان من المفروض ان يتم انقاذنا |
Kabul et, tatlı olabilirsin ama seksi değilsin. | Open Subtitles | واجه ذلك الن ربما انت جميل جدا لكنك لست جذاب |
Kabullen. Değerli bir şeyi gördüğüm anda ayırt edebilecek bir zekam var. | Open Subtitles | واجه الأمر، لديّ الحنكة لتمييز الشيء القيّم عندما أراه |
Kabullen artık. Bu adamdan bize ekmek yok. | Open Subtitles | واجه الأمر ، هذا الرجل ليس الذي يصدر الأوامر |
Arka masada otur, yüzünü duvara dön, yalnız gel. | Open Subtitles | ، اجلس بآخر مقصورة . واجه الجدار، وتعال وحدك |
Hayatında zorluklarla karşılaşmış ve ya karşı karşıya kalmış olanlar ellerini kaldırsın. | TED | كلكم هناك، من يواجه أو سبق له أن واجه تحديًا فليرفع يديه. |
Bu dünyada hiç kimsenin yüzü bu kadar benzemez. | Open Subtitles | ولا عاشق في هذا العالمِ واجه مثل هذه المعضلة |
Hadi git, saldırganının karşısına çık. | Open Subtitles | كنت شرطياً رويت لي مرة عن العلاج النفسي للضحايا هيا اذهب واجه المعتدي عليك |
İsa'nın tek başına ölümle karşılaştığı birkaç pasaj vardı belki bakmak istersin. | Open Subtitles | هناك بعض الفقرات عن المسيح, عندما واجه الموت وحيدا ربما تريد تفقدهم |
Zor zamanlar yaşamış. | Open Subtitles | إنه أكبر من ديريك بعدة سنوات لقد واجه اوقاتا عصيبة |
Size uyan ve sorumluluk alan askerlerle yüzleşin! | Open Subtitles | واجه الجنود الذين قد تبعوك ! و تحمّل المسؤولية |
Winston, Allah aşkına, gerçeklerle yüzleşir misin? | Open Subtitles | ونستون , حباً لله واجه الحقائق |
Yüzünüzü dönün. İzleyicilere bakın. Öğrenmeniz gereken ilk şey bu. | Open Subtitles | . إلتف و واجه الجمهور . هذا أول ما يجب عليك تعلمه |
1970 yılı yaz başlarında, ani bir dine dönüş yaşadı. | Open Subtitles | بأواخر صائفة 1970 واجه تحوّلاً دينياً مُفاجئاً. |
Ve bundan dolayı 200,000 yıl kadar önce bizim türümüz bu krizle yüzleşti. | TED | وبالتالي قبل نحو 200,000 سنة مضت، جنسنا واجه هذه المشكلة. |