O çocukların yüz ifadelerini bir görmeliydin Bana sanki beni tanıyorlarmış gibi bakıyorlardı | Open Subtitles | كان عليك ان ترى وجوه هؤلاء الاطفال نظروا لى و كأنهم يعرفونى بالفعل |
Şimdi ise yapay zekâ sahte yüzler oluşturup yüzünü hiç söylemediğin şeyleri söylüyormuş gibi taklit edebiliyor. | TED | الآن، الذكاء الاصطناعي لديه القدرة على توليد وجوه مزيفة. ومحاكاة وجهك لقول أشياء لم تقلها أبدًا |
Bir kadinin yüzüne dart atmanin iyi bir fikir olduğunu sanmiyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن رمي السهام على وجوه النساء هو فكرة جيدة |
Öbür insanlar, bizim gibi yüzü olanlar, onlar gerçek şeylerin fotoğrafları. | Open Subtitles | لكن الأشخاص الآخرين اللائي لديهم وجوه مثلنا تلك صور أشياء حقيقية |
Çünkü doktorlar eşlerine yeni suratlar yaptırabilsin diye pahalı kanser ilaçlarının parasını benim gibi vergi mükelleflerinin parasıyla karşılıyorlar. | Open Subtitles | لأنّ دافعي الضرائب مثلي يساهمون بقوة في دفع ثمن عقاقير مضادة للسرطان، حتى يتسنّى للأطباء شراء وجوه جديدة لزوجاتهم |
Anma toplantıları zaten başarılarını insanların yüzlerine söyleyebilmek için vardır. | Open Subtitles | لم الشمل مُقدرٌ لكِ حتى تمرغي نجاحكِ في وجوه الناس |
O insanların suratlarını görmelisiniz kendilerine yardım edenlerin kendileri gibi olduğunu farkettiklerinde. | TED | ويجب أن تروا وجوه هؤلاء الأشخاص عندما يدركون أن أولائك الذين يساعدونهم هم مثلهم. |
Hatta aynı kör nokta yüz tanıma teknolojisinde farklı insanların yüzlerini ne kadar iyi tanıdığımız konusunda bugün de devam etmektedir. | TED | و نفس النقطه العمياء استمرت لليوم كيف ندرك جيدا وجوه الناس المختلفة في تكنولوجيا نظام التعرف على الوجه |
Bu bölgeye beyindeki yüz bölgesi deniyor çünkü burası hasar gördüğü zaman insanların yüzlerini tanıyamıyorsunuz. | TED | ولقبت بمنطقة الوجه في المخ لأنها حين تتلف، لا يمكنك أن تعرف وجوه الناس |
Bir yüz gördüğümüzde, bunun bir yüz olduğunu ve yüzün hangi duyguyu anlattığını çabucak anlamak zorundayız. | TED | عندما نرى الوجوه، يجب أن ندرك أنها وجوه ونكتشف ماذا توضح بسرعة كبيرة. |
Ama itiraf etmeliyim ki, bu odada, tıpkı benimkine benzer hatalar işleyipte, benden önce, şiddetle cezalandırılmayı hak etmiş, yolunu kaybedip, ideolojisinden vazgeçmiş, birçok yoldaşın yüzünü görüyorum. | Open Subtitles | لكن يجب أن أعترف بأني أرى أمام في هذه القاعة, وجوه العديد من الرفاق الذين يُشابهونني، |
Birbirimizin yüzünü görmek kesinlikle hafife alınmamalı. | Open Subtitles | لا يمكن التقليل من فائدة أن نرى وجوه بعضنا البعض |
O kadar canlı ve uhrevi şekilleri var ki ara sıra insan algısını bile yanıltıyorlar. Yaparaklarının içinde küçük dans eden insanlara, maymun yüzüne, örümceklere ve uçan kuşlara benzer şeyler görürüz. | TED | لديها أشكال جذلة وكأنها من العالم الآخر بحيث أنها ممكن تخدع حواس الإنسان أيضًا. في بتلاتهم نرى ما يبدو بأنهم أناس ذوي حجم صغير ترقص، وجوه لقرود، وعناكب، وحتى طيور كأنها تطير. |
İnsanların yüzüne gülücük konduran bir endüstri varsa, işte o Nollywood'dur. | TED | إذا كان لديك صناعة يمكن أن تضع الإبتسامة على وجوه الناس, تلك هي نوليود. |
Ve tabi, gülen yüzler. Her tür yüzü görmek kolaydır. | TED | وبطبيعة الحال ، الوجوه السعيدة. من السهل ان نرى وجوه من جميع الأنواع. |
Her birinin 4 boş yüzü olan tam 6 adet küp kaldı. | TED | وهناك 6 مكعبات متبقية، كل منها يحتوي على 4 وجوه فارغة. |
Ayinde yeni suratlar görmek her zaman güzeldir. | Open Subtitles | دائما ما يكون لطيفا أن أرى وجوه جديدة في القداس |
Neyse ki bu sayede neye benzediği konusunda fikir sahibi olabiliriz. Kurbanların yüzlerine dayanarak yaklaşık bir eskiz çıkardık. | Open Subtitles | لحسن حظنا، هذا يعني أن لدينا فكرة جيدة عن شكله بناءً على شكل وجوه الضحايا لدينا صورة مركّبة أولية |
Ben yapamayacağımızı söylediğim zaman adamlarımın suratlarını görmeliydiniz... | Open Subtitles | لو رايت وجوه الابطال عندما قلت لهم اننا لن نذهب |
Çocukken zeminde sanat gördüm, duvarda sanat gördüm ama şimdi insanların yüzünde ve vücudunda görüyorum. | TED | عندما كنت طفلاً رأيت الفن على الأرض الرخامية، وعلى الحيطان، لكن الآن أرى الفن على وجوه وأجساد البشر، |
Ama tüm bu üzgün surat takılmalara, diş gıcırdatmalara ne gerek var? | Open Subtitles | ولكن ما هي النقطة من كل وجوه حزينة و غناشينغ من الأسنان؟ |
Kurbanlarının suratını yüzerek... görmezden gelinme hırsını... bir vazifeye dönüştürüyor. | Open Subtitles | ازالة وجوه ضحاياه و نقل مشاعره بالتجاهل الى مهمة و ذلك يمنحه شعورا بالقوة |
Sürücülerin yüzlerindeki gülümsemeyi görmeliydin. | Open Subtitles | عليك أن ترى الابتسامات على وجوه السائقين. |
Aralarında ilişki bulamayacağınız insanların arasında ilişki buluyorsunuz ve seyircilerin suratına bakarak konser yaratabiliyorsunuz. | TED | لذا فإنه يمكنك أن تربط بين أناسٍ ليس بينهم أي صلة، ويمكنك أيضا إنشاء حفلات موسيقية بالنظر إلى وجوه الجمهور. |
Hanno'nun gözlerine baktığımda,... pek çoğunun yüzündeki korkuyu görüyorum,... sevdiklerini Goa'uld birleşmesi için hazırlarlarken. | Open Subtitles | عندما أنظر في عيني هانو أرى الرعب على وجوه العديد من الاخرين بينما أحبائهم يستعدون لاستيعاب الجواؤلد |
Ayrıca haberlerde, kurbanların fotoğraf ve yüzlerinin gösterilip gösterilmediğini de öğrenmeliyim. | Open Subtitles | إذا كانت التقارير عرضت صوراً أو أفلاماً عرضت وجوه المجرمين الذين ماتوا مؤخراً |
İnsanların ne olduğunu yüzlerinden okuyamıyor musun? | Open Subtitles | ألا يمكنك قراءة وجوه الناس لتعرف كيف هم ؟ |