Az çelik kullandığımız için çok daha fazla güneş alıyorduk Bu da kışın ısınmak için daha az ısı gereksinimi duyacağımız anlamına geliyordu. | TED | وهذا يعني دخول ضوء شمس اكثر وهذا يعني انه لايجب ان نستخدم وسائل التدفئة بصورة كبيرة في الشتاء .. بسبب دخول ضوء الشمس |
Ama unutmayın ki, bu ağaçlar gerçekte balinalardan daha büyüktür ve Bu da demektir ki, bunları yerde yanlarından geçerken anlamak imkânsızdır. | TED | ولكن عليك ان تتذكر ان هذه الأشجار أكبر من الحيتان، وهذا يعني انها من المستحيل ان نفهمهم بينما نمشي على الأرض بجوارهم. |
Bunun anlamı çok büyük, özellikle de bunu sizden duymanın. | Open Subtitles | وهذا يعني الكثير بالنسبة لنا خاصة و إنها صادرة منك |
Ki Bunun anlamı, ayna kırıldığı anda bağı yoktu. Bu yüzden kurtuldu. | Open Subtitles | وهذا يعني انها لم تكن تعمل عندما تحطمت المرآة، وهذا ما أنقذها |
yani yapılması gerekeni okulda değil çalışırken ya da bir hastanın kendisiyle hangi şekilde ilgilenmesi gerektiğini anlatması sonucu öğreniyor. | TED | وهذا يعني أنهم اجتازوها ومضوا قدمًا، أو انتهى المريض من تضييع وقته وهو يحاول أن يعلم الطبيب كيف يعتني بهم. |
Bu demek oluyor ki film endüstrisinin elinde eşitlikle alakalı hikayeleri bütün dünyaya yaymak için inanılmaz bir güç var. | TED | وهذا يعني أن صناعة السينما لديها وصول غير مسبوق لتكون قادرة على توزيع قصص عن المساواة في جميع أنحاء العالم. |
Bu, ben ya da bir yabancı Cayla ve arkadaşlarının bulunduğu odanın dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أنني أنا، أو أي شخص غريب هنا، يمكنه الاتصال بالدمية أثناء وجوده خارج الغرفة حيث توجد كايلا وأصدقاؤها. |
Bu da hükûmetin bizzat plana dâhil olması gerek demek. | TED | وهذا يعني أنه يجب إشراك الحكومة بنفسها في الخطة بقوة. |
Bu da demektir bahsi artırıyoruz, ve bunun da tek anlamı var: | Open Subtitles | وهذا يعني رفع ما كان عليه سابقاً : وهذا يعني شيئاً واحداً |
Sonra her şeyi gözden geçirdim. Bu da tacı çalmak için zamanın yoktu. | Open Subtitles | كنت حريصاً بصالة العرض وهذا يعني أنه لم يكن لديك وقت لسرقة التاج |
Bu da öğle tatilinden erken dönüp, masasına oturması anlamına geliyordu. | Open Subtitles | وهذا يعني أنها عادت أبكر للمكتب خلال ساعة غداء ذلك اليوم |
Bunun anlamı, o, görünmeden ve sessizce hareket etmeyi öğrenmeli. | Open Subtitles | وهذا يعني أن عليه التحرك بصمت ومن دون أن يُرى |
Bunun anlamı ise, nadir şeyler bile muhtemelen çok sayıda olabilir. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه حتى الأشياء النادرة ربما تتواجد هناك بأعدادٍ كبيرة |
Bunun anlamı; ilk öpücüğünüzden sonra metro ile giderken nasıl hissettiğinizi veya kar yağarken ne kadar sessiz olduğunu bilemeyeceklerdi. | TED | وهذا يعني أنهم لن يعرفوا كيف بدت رحلتك عبر المترو بعد قبلتك الأولي، أو إلى أي مدي يصبح الجو هادئًا بعد تساقط الثلوج. |
Evet kafanın arkasından yani direksiyona vurmuş olmanın imkanı yok. | Open Subtitles | بمؤخرة رأسك , وهذا يعني أنك لم تضرب عجلة القيادة |
yani bir yerle sürekli ve tekrar tekrar bağlantı kurarlar. | Open Subtitles | وهذا يعني أنهم يحبون العودة إلي نفس المكان دائماً وابداً |
Çevirmen robotlar şimdiye dek beynine nüfuz etmiş olmalı canavar, yani söylediklerimi anlayabiliyorsun. | Open Subtitles | جهاز التكلم، قد وصل إلى دماغك الآن ..إيها الوحش. وهذا يعني أنك تفهمني. |
Bu demek oluyor ki, beyin faaliyetlerinin haritasını çıkarabiliriz. | TED | وهذا يعني امكانية رسم خريطة تفاعلية للدماغ |
Bu demek oluyor ki yaklaşık 6 milyon yıl önce yaşamış olan evrimsel bir büyükanne. | TED | وهذا يعني اننا نتشارك الأب الواحد .. أي ان اجدادنا في سلم التطور مشتركون والذين كانوا يعيشون منذ 6 ملاين عام |
Bu da isminin sisteme kaçak göçmen olarak geçeceği anlamına geliyor. | Open Subtitles | وهذا يعني بأن اسمهُ سيكون في النظام كغير مٌسجل وحاملُ للوثائق |
Bu gıda üretimi için ormanları kesmemiz gerekmediği anlamına gelir. | TED | وهذا يعني أننا لسنا بحاجة إلى قطع الغابات لإنتاج الغذاء. |
Demek ki onlar tesisi yıkmadan önce çok az vaktimiz var. | Open Subtitles | وهذا يعني أنه لم يتبقَ لدينا وقت كافٍ قبل سحقهم للمجمع. |
Eğer özel mülkiyete geçti. Bu demektir Sana bir şans verebilir. | Open Subtitles | أنت تنتهك حرمة عقار خاص وهذا يعني أنه يحق لنا إرداؤك |