Herkese, Ateş Lordu ve Ateş ulusuna bile bir şans vermeye değer. | Open Subtitles | الجميع, حتى زعيم النار و أمة النار يستحقون الحصول على فرصة ثانية |
eşcinseller daha yaygın olarak adalet kırıntılarından fazlasını hakediyorlar. | TED | و مثليي الجنس قاطبة يستحقون أكثر من هذه العدالة المنتقصَة. |
Erkeklerin belki de yarısı, ellerindeki fırsatların değerine layık değil. | Open Subtitles | نصف الرجال الذين أعرفهم لا يستحقون الفرص التي حظوا بها |
Canları pahasına buraya yemek taşıyanlar hiçbir şey yapmayanlardan daha fazlasını hak eder! | Open Subtitles | أولئك الذين يُخاطرون بأرواحهم لجلب الطعام يستحقون كمية أكبر من الذين لا يُخاطرون. |
Sadece ölü topraklar üzerinde oturanlar yaşamayı hakediyor. | Open Subtitles | أولئك الذين يعيشون في المناطق القاحلة يستحقون العيش |
Benim fikrime göre, haddini aşan insanın yaşamaya hakkı yok. | Open Subtitles | من وجهة نظري ، أن الأشخاص الذين يتعدون الحدود لا يستحقون الحياة |
İyi pazarlık ediyorsun. Paranız sizde kalsın. Bu aptallar bir dinarı bile hak etmiyor. | Open Subtitles | تستطيع الإحتفاظ بمالك هؤلاء الحمقى لا يستحقون ديناراً واحداً |
Sence bunu hak etmiyorlar mı? Nasıl çölden çıktığını bile bilmiyoruz. | Open Subtitles | يستحقون معرفة اننا لا نعرف كيف إنتهى به الامر في الصحراء |
Fakat insanları görülmeye değer olduklarına ikna etmek zor bir şey. | TED | لكن من الصعب إقناع الناس بأنهم يستحقون أن يكونوا مرئيين. |
değer mi, yeterince kuvvetli miyiz? | Open Subtitles | هل يستحقون العناء و هل نحن أقوياء بما يكفى ؟ |
değer mi, yeterince kuvvetli miyiz? değer mi? | Open Subtitles | هل يستحقون العناء و هل نحن أقوياء بما يكفى ؟ |
Ortaklarının karısıyla yatağa girmemden daha iyisini hakediyorlar sanırım . | Open Subtitles | وأعتقد أنهم يستحقون أفضل قليلاً من القفز على السرير مع زوجة شريكهم |
- Onlar birkaç gazete editörünün sırtlarını sıvazlamasından fazlasını hakediyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الباقين يستحقون أكثر من استلقوا على ظهورهم |
Erkeklerin belki de yarısı, ellerindeki fırsatların değerine layık değil. | Open Subtitles | نصف الرجال الذين أعرفهم لا يستحقون الفرص التي حظوا بها |
girişindeki fıskiyeleri gördüğümde, şunu anladım; müzelere giden insanların bu fıskiyelere layık olduğu düşünülüyor. | TED | وعند الاستقبال في فناءهم لاحظت ان لديهم نافورة لانهم يعتقدون ان من يذهبون الى المتحف يستحقون نافورة. |
Eğer biri siyahsa ve sokakta ölüyorsa merhameti hak eder. | Open Subtitles | هذه روحانية لو كان شخص اسود يموت على الشارع اذا هم يستحقون الرحمة |
Çocuklar eğitimi hakediyor di mi ? | Open Subtitles | الأطفال يستحقون تعليماً ألا تتفقين معي ؟ |
Kanun, bizi mektup hakkı olmayan yabanilerden ayıran tek şeydir. | Open Subtitles | هذا ما يفرّقنا عن الهمج الذين لا يستحقون ان يملكون خدمه البريد |
Yani, yaşlı hastalar gençler kadar kurtarılmayı hak etmiyor diyorsun. | Open Subtitles | تقول إذاً أن كبار السن لا يستحقون الإنقاذ كالصغار |
Bu kadınlar seninle aynı şekilde davranılmayı hak etmiyorlar mı? | Open Subtitles | هؤلاء النسوة يستحقون بان يعاملوا بنفس الطريقة التي عملتي بها؟ |
Sıradan insanlar dünyada bulundukları konumları haketmiyorlar. | Open Subtitles | الرجال العاديين لا يستحقون المناصب التي يشغلونها |
Öyle çabuk soğuyan gençler için üzülmene değmez. | Open Subtitles | مثل هؤلاء الشبان السريعو التأثر لا يستحقون اسفك. |
Tamam, ben ödenekle yaşayan annelerin, risk altındaki çocukların, eski çelik işçilerinin de hayatlarında bir fıskiyeyi hak ettiğini düşünüyorum. | TED | حسنا، اعتقد ان امهات الرعاية الاجتماعية و الاطفال المعرضين للخطر وعمال الصلب السابقين يستحقون نافورة في حياتهم. |
Saygıya ihtiyacı olan ve hakeden Romalı yurttaşlar bunun yerine idrar ile yıkanıyorlar! | Open Subtitles | الرومانيون الذين يحتاجون و يستحقون الإحترام يهانون بدلاً من هذا |
İnsanlara ihanet ettim. Çoğu bunu hak etti. | Open Subtitles | قمت بخيانة العديد من الناس الذين يستحقون ذلك |
Oh, siktir et. Alarmı çalıştırdılar. Başlarına gelenleri hak ettiler. | Open Subtitles | لقد قرعوا جرس الإنذار ، يستحقون ماحصل لهم |
Bunlar için cinayet işlediniz. Bunlar paradan çok daha değerli. | Open Subtitles | لقد قتلت من اجل هؤلاء انهم يستحقون اكثر من المال |