Gördün mü çocukluk aşkının tohumları gençlikte nasıl da çiçekleniyor. | Open Subtitles | أرأيت كيف ازدهر حب الطفولة الى حب شاعري في الشباب؟ |
Sonra bütün günü çocukluk hayalimi yaşayarak yani ormanda bu ayının peşinde dolanarak geçirdim. | TED | ومن ثم قضيت جل ذلك اليوم وانا اعيش حلم الطفولة وانا اسير بالقرب من الدب عبر الغابات |
Yani inanıyorum ki his ve hafıza üzerine çalışan insanlar bazen çocukluk anılarını neden sakladığımızı farketmezler. | TED | لذا أعتقد أن الناس الذين يدرسون الإحساس أو الذاكرة دون أن يدركوا لماذا نضع جانبا ذكريات الطفولة. |
- çocukluk eşyalarınızı tutamayacağımız için üzgünüm. - Önemli değil. | Open Subtitles | أنا آسف نحن لا يمكن تخزين الأشياء طفولتك بعد الآن. |
Mutlu bir çocukluk geçirmesini istiyorum. Bunu ona vermek istemiyor musun? | Open Subtitles | أريدها أن تحظى بطفولة سعيدة لا تريد ذلك؟ |
sahte mutlulukla dolu çocukluk resmim var ve boşanma olasılığımın bazı insanlardan daha az olmasını sağladığına seviniyorum. | TED | من صور الطفولة السعيدة الزائفة وانا سعيدة لانهم جعلوني اقل احتمالاً من الاَخرين لان اتطلق |
Bu çocukluk ritüelini geri getirmek için dışarı çıkmalısınız ve bir bölümde, bir çiçeğin fotoğrafını çekip sonra onu etiketlemelisiniz. | TED | لذلك عند استعادة تقليد الطفولة هذا، تحتاجون للخروج وفي فصل ما، تلتطقون صورة لزهرة ثم وسمها. |
Çocuklarımızı ve kendimizi doğal dünyaya ve basit bir hikaye sayesinde sahip olduğumuz çocukluk sevgisine, eğlenceye ve sihre yaklaştırıyoruz. | TED | إننا نجلب أولادنا وأنفسنا أقرب للعالم الطبيعي وذلك السحر والفرح وحب الطفولة الذي لدينا عبر وسيط القصة البسيط. |
Ama en önemli olay çocukluk hayali olan, Niagara Şelaleleri'nin öfkeli gücünü kontrol altına alıp, şehre ışığı getirmekti. | TED | لكن المرحلة الأهم كانت تحقيق حلم الطفولة: استغلال الطاقات الهائلة لشلالات نياجرا، وجلب الضوء للمدينة. |
Üçüncü olarak, bu çok sistematik yapı hem çocukluk çağı gelişimi, hem de türümüzün evrimi sürecinde nasıl yapılandırılmış? | TED | ثالثا، كيف تتشكّل هذه الهيكلة النظامية جدا أثناء نمو في مرحلة الطفولة والتطور في نوعنا البشري؟ |
diye sordu. Elinde "Olumsuz çocukluk Deneyimleri" adlı çalışmanın bir kopyası vardı. | TED | وفي يده نسخة من دراسة بحثية اسمها دراسة تجارب التعرض للعنف في الطفولة |
"Olumsuz çocukluk Deneyimleri" çalışması, herkesin bilmesi gereken bir çalışma. | TED | دراسة تجارب التعرض للعنف في الطفولة إنها أمر يجب على الجميع معرفته |
Bazı insanlar çocukluk hastalıklarını atlatamadıkları için değil, atlatıyorlar, ancak 45-50 yaşlarına geldikten sonra hayatta kalamıyorlar. | TED | ليس لأن بعض الأشخاص لا يتجاوزون أمراض الطفولة إنهم يتجاوزونها – ولكنهم لا يعيشون بعد بلوغهم سن ال٤٥ و سن ال ٥٠ |
Ve böyle bir çocukluk geçiren çocuğun hissettikleri şu şekilde. | TED | وهذا هو ما يشعر به أي طفل يعيش هذه الطفولة المرسومة. |
Uyandığında gördüğün el, çocukluk anıların ve geleceğin hakkındaki düşüncülerin, | Open Subtitles | اليد التي تراها عندما تستيقظ، ذكريات طفولتك ومشاعرك بشأن مُستقبلك. |
Rachel, farkettik ki çocukluk evine elveda etmekte biraz sorun yaşıyorsun. | Open Subtitles | ريتشل لقد لاحظنا بأنه لديك بعض الصعوبات لقول وداعاً لمنزل طفولتك |
çocukluk korkularının üstesinden gelebileceğime bahse girerim. | Open Subtitles | رَاهنتُ بأنّني يُمْكِنُ أَنْ أَتغلّبَ علي مخاوف طفولتك |
Uzun zamandır ayrılar. Mutsuz bir çocukluk geçirdim | Open Subtitles | لقد انفصلوا منذ زمن بعيد لم أحظَ بطفولة سعيدة |
Bu tip taciz ve muziplik ona çocukluk anılarını hatırlatır. | Open Subtitles | هذا النوع من الاعتداء والمضايقة سيرجع لها كل ذكريات الطفوله |
Sen ne cüretle, travmatik bir çocukluk anısını istismar edersin? | Open Subtitles | كيف تجرؤين على استغلال ذكرى طفولية مأساوية |
Geçen sefer kaçtığında, direkt en iyi çocukluk arkadaşına gitti. | Open Subtitles | آخر مرة رحلت اتجهت مباشرة إلى أفضل صديقة في طفولتها |
Her zaman benden daha iyi bir çocukluk geçirsin istedim. | Open Subtitles | دائما كنت أتمنى أن تكون طفولتها أحسن من طفولتى |
Pekala, hepimizin büyüyünce onun gibi olmak istediği bir çocukluk kahramanı vardır. | TED | كلنا كان لدينا أبطال في طفولتنا وددنا أن نصبح مثلهم تمامًا، أليس كذلك ؟ |
-Anne... Yetişkin yıllarını böyle geçirmen çocukluk. | Open Subtitles | إنه أسلوب طفولي لرجل يقضي حياة النضوج خاصته |
çocukluk yıllarımdan başlayarak, doğal alanları sevmeyi öğrendim. | TED | و من بواكير ذكرياتي كطفل تعلمت حب المناظر الطبيعية. |
Bütün çocukluk anıların sana küçükken anlattığım koca bir hikaye. | Open Subtitles | أن كل ذكرياتك الطفولية كانت جزء من قصة كبيرة اخبرتك بها وأنت صغيرة |
Biliyorum, ben sadece tatmin edilememiş çocukluk dönemimi, esprili tarafımla kapatmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أَعْرفُ، كُنْتُ فقط أَختفي وراء النكتةَ لإخْفاء الإستياءِ من طفولةِ غير متحققةِ. |
Her ne kadar senin çocukluk arkadaşın ve Ki Joon'un kuzeni de olsa... | Open Subtitles | حتى و إن كان صديق طفولتكِ ، إنه القريب الثانى لـ كى جون |
Bir araştırmaya göre çocukluk fotoğraflarında gülümseyen insanların boşanma ihtimalleri daha düşük. Bu gerçek bir araştırma, | TED | وجدت احدى الدراسات أن الاشخاص الذين يظهرون مبتسمين في صور طفولتهم يكونون أقل عُرضة للطلاق هذه دراسة حقيقية |
Peki ya burada geçirdiğimiz diğer çocukluk anıları? | Open Subtitles | أي ذكريات أخرى لديكِ للطفولة التي قضيناها هنا؟ |