Bu esnada bazı genç subaylar generalin çok acımasız olduğunu düşündü. | Open Subtitles | وفي ذات الوقت بعض من ضباطنا ظنوا بأن الجنرال لا يرحم |
Yapraklar ölürken sonbahar acımasız mı oluyor yoksa doğa böyle mi işliyor? | Open Subtitles | آمل أنك لم تكن قاسياً معها هل الخريف قاسياً لإسقاطه للورق ؟ |
Çünkü bu acımasız ve seni etkileyecek, ve hiçbir şey değişmiyor gibi görünecek. | Open Subtitles | لأنّ هذا قاسٍ , و يؤثّر بك و يبدو كأنّ شيئاً لم يتغيّر |
Savaşın içerisindeki şartların bir kurbanıydı, zamanın acımasız şartları ona hücum etmişti. | TED | ضحية ظروف حبسته في الحرب، اصطدمت به بكل قسوة ظروف الزمن القاسية. |
Bunların kimisi acımasız, kimisi öfke doluyken; bazıları sevecen, bazıları da bilgedir. | TED | احيانا يعد من القسوة .., احيانا يعد من الاساسيات احيانا يعد من التسامح واحيانا من الذكاء |
Hayat için olan büyük saygım acımasız bir zorbayı güçlü tuttu... ve en iyi arkadaşımın idamına götürdü. | Open Subtitles | تقدير الحياة أبقى طاغية وحشي في السلطة والذي قاد لإعدام أفضل صديقاتي |
Görüyorum ki, o acımasız katliamdan kazandığın parayı bu gizli küçük sığınak için harcamışsın. | Open Subtitles | إذاً فالمال الذي أخذتِه من ذلك القاتل عديم الرحمة قبلعشرينعاماً.. غطى تكاليف مخبئك الصغير المشبوه هذا. |
Fakat bu acımasız disiplin bile Spartaküs'ün ruhunu esir alamamıştı. | TED | لكن حتى الانضباط القاسي لم يتمكن من كسر روح سبارتاكوس. |
İçimizi döktüğümüze göre ben yapayım. Q. Hakkında acımasız şeyler söyleyerek başlayabilirim. | Open Subtitles | بما أننا ننقي أنفسنا أعطني هذا يمكنني أن أبدأ بقول شيء قاس |
Malagasy'de iki yıl acımasız işkenceler, ve sonunda onun inanılmaz kaçışının zorlukları. | Open Subtitles | ثم عامين من المعاملة الوحشية في مدغشقر وأخيرا معاناة صعوبة هروبه المكلف |
Burası dünyanın en ölümcül yaratıklarıyla dolu acımasız bir mekân. | Open Subtitles | إنه مكان لا يرحم مليء بأكثر المخلوقات المميتة على الأرض |
Mezunlar diplomalarını almak için uzun, zor ve acımasız bir süreçten geçer. | TED | المتخرجين يتم تصفيتهم خلال ممر طول ضيق لا يرحم إلى الترخيص. |
Anlamadığım şey sevdiğin birine karşı neden bu kadar acımasız ve sert olduğun. | Open Subtitles | ما لا أفهمه هو كيف أمكنك ان تكون قاسياً ولئيماً تجاه شخص تحبه |
Bak acımasız olmak istemiyorum, ama Jerry'nin ofisinin yakınındayız. | Open Subtitles | لا أريد ان أبدو قاسياً و لكننا الان أمام مبنى جيرى |
- Bir de sana acımasız davranıyormuşum. - Hayır, acımasız değilsin. | Open Subtitles | وانت اعتقدتى اننى قاسٍ معك لا, انت لست قاسيا |
Ama olayların getirdiği acımasız noktada elimde çok daha fazla zaman vardı. | Open Subtitles | لكن فى بعض الخدع القاسية للأحداث لدى الآن وقتاً أكثر بين يدى |
Ama daha derin pişmanlıklara gelince bu daha acımasız ve düşünmeden söylenmiş bir tavsiye halini alıyor. | TED | لكن يبدو الأمر كأنه نوع من القسوة أو إقتراح عفوى عندما يأتي الأمر لندم أكثر شدة وعمق. |
Dördüncüde bir ritüel ya da mesaj yok. Sıradan acımasız bir cinayet. | Open Subtitles | الرابعة، بدون طقوس، بدون رسالة . فقط قتل وحشي |
Han'ın korumasından bekleneceği üzere sert ve acımasız. | Open Subtitles | عديم الرحمة قاسي، كما يمكن أن تَتوقّعُ، أنْ يَكُونَ حارسَ هان. |
Yüzlerce insan acımasız tasviri, yıkıcı sembolizmi ve karmaşık politik mesajı anlamaya çalışıyor. | TED | يجد المئات من المشاهدين صعوبة مع مجازها القاسي ورمزيتها الساحقة ورسائلها السياسية المعقدة. |
Bütün bu yaptıklarından sonra, dinozor katili Burton olarak hatırlanmak, hayli acımasız bir kader gibi görünüyor. | Open Subtitles | إنه لمصير قاس بأن يتم تذكرك بعد كل ما حققته بقاتل الديناصورات |
Gösteri dünyası, basit ve bazen de acımasız gerçeklerle süslenerek yaşayan insanlar. | Open Subtitles | رجال العروض الذين يعيشون على التأنق السهل و على الحقائق الوحشية احياناً |
Etki alanını genişletmek için gizli oyunlara sırt dayayan dünya çapında yekpare ve acımasız bir komplo bize karşı gelmektedir. | Open Subtitles | ما نتعرض له حول العالم من قبل مؤامرة متجانسة و بلا رحمة التي تعتمد في المقام الأول على وسائل سرية |
Miss Dobie Kuzen Joe her geldiğinde sinirli ve acımasız oluyor. | Open Subtitles | لأنه وبصراحة فإن آنسة دوبي تكون لئيمة ونزقة كل مرة يكون فيها ابن العم جو في المنزل |
acımasız, bencil insanlar var ve bize kötü davranıldığında sinirlenmek sadece doğru değil, aynı zamanda hakkımız. | TED | هنالك ناس قساة وأنانيين، وليس فقط من المقبول أن تغضب عندما يعاملك أحد بطريقة دونية، من حقك أن تغضب عندما تُعامل هكذا. |
Bir uyarı yapılmaksızın, acımasız bir fatih tarafından saldırıya uğradı. | Open Subtitles | تمت مهجامتها من غير أي تحذير من قبل قوة غازية عديمة الرحمة |