Ve New York şehrinde büyüdüğüm için, anlatabildiğim kadarıyla, koşuşturma oldukça normaldi. | TED | وحيث أنني ترعرعت في نيويورك، فعلي حد علمي، التعجّل شيء طبيعي جدًا. |
Benim büyüdüğüm ve büyük bir probleme sahip bir muhit. | TED | انه الحي الذي ترعرعت فيه، وهو حي لديه مشكلة كبيرة. |
Ayrıca Boston'a yeniden yerleşmekten de gurur duyuyorum aslında büyüdüğüm yere. | TED | و فخور أيضاً بإنتقالي هنا إلى بوسطن حيث ترعرعت في الواقع |
Belki nişanlım benim büyüdüğüm yeri görmek ister diye düşünmüştüm. | Open Subtitles | إعتقدت أن خطيبتي ستكون مهتمة برؤية المكان الذي كبرت فيه |
Beraber büyüdüğüm insanları bu kadar acı çekerken görmek kolay değil. | Open Subtitles | ليس من السهل رؤية الناس الذين كبرت معهم يعانون لهذا الحد |
Böyle önemli olayların olduğu 60'lar, 70'ler, 80'ler gibi dönemlerde büyüdüğüm için şanslıydım. | Open Subtitles | كم انا محظوظ انني ترعرت في 60, 70, والـ 80 وخلال هذه الاحداث |
büyüdüğüm yerde bu adamlardan çok var. Ne isterlerse yapabileceklerini sanan tipler. | Open Subtitles | اعرف اشخاص مثل هؤلاء، حيث ترعرعت يعتقدون ان بإمكانهم فعل ما يريدون |
Miss Poston dedi ki "büyüdüğüm yer olan Visalia'da kar yağdığı gündü". | Open Subtitles | الانسة بوستن قالت اليوم الذي سقط فيه الثلج في فسيليا حيث ترعرعت |
Çocukluğumda bu ölümsüz başyapıtları çalışırken Bach'ın müziği, büyüdüğüm yer olan Kibbutz, İsrail'in kuzeyinde kalan komşu Arap köyünden gelen ezan sesleriyle birbirine karışırdı. | TED | كطفلة دراسة هذه الروائع الخالدة موسيقى باخ سوف تتمازج مع الاصوات الغنائية لصلاة المسلمين من قرية العرب المجاورة لشمال كيبوتز في اسرائيل حيث ترعرعت |
Ve annem benim için bu haritanın yönünü Amerika' ya doğru çevirmiş,... ...benim DNA' m buraya ait, çünkü yanında büyüdüğüm bu kişinin... ...sarfedeceği gerçekleri yoktu. | TED | ورسمت لي والدتي هذه الخريطة للولايات المتحدة الأمريكية، وهذا هو الحمض النووي الخاص بي، لأن هذا الشخص الذي ترعرعت معه لم يكن يستخدم الحقائق على الإطلاق. |
Aynı zamanda birbirine sıkı bağlanmış bir ailem var ve kız kardeşime çok ama çok yakınım, sonuç olarak, içinde büyüdüğüm aileyle aynı tarz bir aileye sahip olmak istedim. | TED | إضافة إلى ذلك فأنا من عائلة متماسكة، و أنا قريبة جدا من أختي، و بالتالي، تمنيت أن تكون لي عائلة كتلك التي ترعرعت فيها. |
Solly, benim Mozambik'te büyüdüğüm yerin 60 kilometre uzağındaki bir ağacın altında dünyaya geldi. | TED | رأى سولي النور تحت شجرة على بعد 60 كلم حيث ترعرعت في الموزمبيق. |
büyüdüğüm yetimhaneye her yılbaşında çocuklar için oyuncak getirirdi. | Open Subtitles | في دار الأيتام الذي كبرت بهِ كان يأتي بكل أنواع الهدايا في كل كريسماس |
Beni İngiltere'de okula gönderecekler. Annem yabanda büyüdüğüm kanısında. | Open Subtitles | يريدون إرسالي للوطن للتعلّم، أمّي تقول أنى كبرت على البرية |
En azından insanlar artık umursuyor ya da ben büyüdüğüm için bana öyle geliyor. | Open Subtitles | على الأقل اناس يَبْدونَ الإِهْتِمام. لَرُبَّمَا لانَنِّي كبرت الآن. |
Birlikte büyüdüğüm insanların inanacımla bir sorunu yoktu. | TED | لم يكن لدى الناس الذين ترعرت معهم أي مشكل مع عقيدتي. |
Dağlarda büyüdüğüm için doğaya derinden bir bağlılığım var. | TED | بسبب نشأتي في الجبل، بدأت في تكوين علاقة قوية مع الطبيعة. |
sen burada büyüdün aynı benim büyüdüğüm kurallarla sen ne sikim olduğunu sanıyorsun? | Open Subtitles | لكنك نشأت هنا و بنفس القواعد التي نشأت أنا عليها من تظن نفسك؟ |
Benim durumumda, büyüdüğüm zaman ve yerlerde Afrika'da elma egzotik bir meyveydi. | TED | في حالتي الخاصة، عندما وحيثُ ترعرعتُ في أفريقيا، كانت التفاحة فاكهة غريبة. |
büyüdüğüm evde de aynı oturma grubundan vardı. | Open Subtitles | كانت لدينا مجموعةٌ من الكراسيّ كهذا في المنزل الذي نشأتُ فيه. |
Kiracıları evden çıkarıp, büyüdüğüm yer olan ailemin evine taşınmak zorunda kaldım anasını satayım. | Open Subtitles | وجب علي أن أطر المستأجرين وأنتقل للعيش في منزل والداي. هناك نضجت. |
Bak, birlikte büyüdüğüm bütün çocuklar benim takıldığım arkadaşların yarısı, bazı salı günleri kafayı çekmek için bir bahane uydururlar. | Open Subtitles | أنظري , كل الشباب الذي نشات معهم نصف الشباب في طاقمي , سيأخذوا أي عذر ليذهبوا ويثملوا في يوم ما |
büyüdüğüm evdeydim, ama farklıydı, anladınız mı? | Open Subtitles | كنتُ في المنزل الذي كبرتُ فيه ولكنهُ كان مختلفاً |
Bunlar birlikte büyüdüğüm prensiplerim , ve bana çok yararı dokundu. | Open Subtitles | هؤلاء هم العقائد التي تربيت عليها و قد خدموني بشكل جيد |
İçinde büyüdüğüm evi satmış ve taşrada bir diğerini satın almıştı. | Open Subtitles | باع المنزل الذي ترعرتُ أنا فيه، واشترى منزلاً آخر في الريف. |
Kendi büyüdüğüm karavanın kötü olduğunu düşünürdüm. | Open Subtitles | أظن أن المهرجان الذي نشأته فيه كان سيئا. |
Ama büyüdüğüm yeri hala bilmiyorum. | Open Subtitles | ولكن مازلت لا يمكننى تذكر مكان نشأتى |
büyüdüğüm zaman, gerçek bir şato inşa etmeye yetecek kadar param olsun istiyorum. | Open Subtitles | عندما أكبر أريد مالاً كافياً لبناء قلعة حقيقية |