Onunla işin bittiğinde, burada dişlemen için bir şeyim var. | Open Subtitles | حين تنتهي من هذا، لدي شيء في الأعلى بإمكانك عضّه |
Sokağın karşısında Jennifer için çok özel bir şeyim var. | Open Subtitles | لدي شيء مميز من أجل جينيفر بالطرف الآخر من الشارع |
Ne gizlim saklım var ne de utanacak bir şeyim. | Open Subtitles | جون لا يوجد لدي ما أخفية ولم أخجل مما فعلتة |
Ama korkarım bugün senin için yapabilecek bir şeyim yok. | Open Subtitles | و لكن أخشى أنه ليس لدي ما أقدمه لك اليوم |
O zaman korumaya değer bir şeyim olduğunu sanmıştım. Evliliğim. | Open Subtitles | بذلكَ الوقت ظننتُ بأنّ لديّ ما يستحق الدفاع عنه زواجي |
Yaşlı kadınlara özel bir şeyim yok. Kadınlara özel var. | Open Subtitles | ليس لدي شئ للنساء العواجيز لدي شيء من اجل النساء |
Kendi hakkımda söyleyecek bir şeyim olsa, bir şeyler yapmış olsam... | Open Subtitles | إذا كان لدي شيء أقوله عن نفسي إذا عملت أي عمل |
İyi, tamam. Test yaptırmamı istiyorsanız, yaptırırım. Saklayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | حسناً, تريدوني أن أخضع للإختبار, سأخضع له ليس لدي شيء لأخفيه |
Size ikram edecek bir şeyim yok ama içecek getirtebilirim. | Open Subtitles | ليس لدي شيء أقدمه لك لكن استطيع طلب خدمة الفندق |
Düğüne. Giyecek bir şeyim yok ve gidip gitmemem kimsenin umurunda değil. | Open Subtitles | الزفاف، ليس لدي ما أرتديه ولا أحد يبالي إن ذهبت أم لا |
Ayrıca şu durumun ortasında istediğim son şey sezaryen olur ama ona yardımcı olabilecek bir şeyim de yok ve eğer bir şey yapmazsan bebek ölebilir. | Open Subtitles | ايضا، اخر ما احتاجه هو ان اجري عملية قيصرية في خضم هذا، لكن ليس لدي ما يساعدها و اذا لم افعل شيئاً يمكن ان يكون الجنين |
Hayatın her yerinde pislik vardı. Kaybedecek bir şeyim yoktu. | Open Subtitles | لقد أدارت لي الحياة ظهرها ولم يكن لدي ما أخسره |
Evime gelip arama yapabilirsiniz. Kimseden saklayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | يمكنك الدخول إلى منزلي، ليس لديّ ما أخفيه عن أحد. |
Herkes beni araştırıp görebilir. Benim saklayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | يُمكن للجميع أن يبحث عنّي ويراني، ليس لديّ ما أخفيه. |
Bir kaç eşya alayım... Hiç bir şeyim kalmadı. | Open Subtitles | انا فقط سألتقط بعض الاشياء نسيت انا ليس لدي شئ |
Şimdi, benim kaybedecek bir şeyim yok, ama sizin var. | Open Subtitles | الآن، أنا لم يبقَ لي شيءٌ لأخسرَهُ ولكن أنتم لديكم |
Çünkü en son söyleyecek bir şeyim olduğunu sorduğunda toplantının ortasında söyle demiştin. | Open Subtitles | لأنكَ بآخر مرة قلت لو كان لديّ شيء لقوله، فعلي قوله بالإجتماع اللعين. |
- Her zaman olduğu gibi yapacak bir şeyim yok. - Hepsi senin suçun ve senin için hiç üzülmüyorum. | Open Subtitles | ـ كالعادة، ليس لدى شئ أفعله ـ إنها غلطتك ولا أشعر ولو بالقليل من الأسف لكِ |
- Ben iyiyim, bir şeyim yok. Yere yatın. | Open Subtitles | أنا بخير ، أنا بخير أنا على ما يرام |
Sizden saklayacak hiç bir şeyim yok, ve sizin de benden saklamanız gereken hiç bir şeyiniz yok.Birbirimize güvenmeliyiz. | Open Subtitles | ليس لدي أي شيء لإخفاء منك، وكان لديك شيء تحتاج إلى إخفاء مني. يمكننا أن نثق في بعضنا البعض. |
Ama bir arama emriniz olmadıkça söyleyecek de bir şeyim yok. | Open Subtitles | ولكن ليس لدى ما أخبرك به إذا لم لكن لديك إذن |
Dışarı çıkıp kıyafetlerinizi değiştirip gelin, size gösterecek bir şeyim var. | Open Subtitles | ,أذهب و بدل ملابسك في الخارج عندي شيء يجب أن تراه |
Shalini senin her şeyin. Ama benim bir şeyim değil. | Open Subtitles | شاليني تعني لك العالم كله ولكن لا تعني لي شيء |
Anlayacağın, canım Nükleer santralim olmadan uğruna yaşayacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | إذاً بدون مصنعي الحبيب لم يكن لدي شيئ لأعيش من أجله. |
Yeni bir Plymouth getirmeden seninle konuşacak bir şeyim yok. | Open Subtitles | مالم تحصلى على بليموث جديد عليه اسمى فانا ليس لدى شىء لاقوله |
Söyleyecek bir şeyim olduğunda konuşacağım. | Open Subtitles | عندما يكون عندي ما أقوله ستسمعونني أتحدث |