Şey, bir an için kaçar gibi oldular ama her şeyi hallettim ben. | Open Subtitles | لقد استمرينا في الإطلاق و الهروب لدقيقة و لكنني سيطرت على كل شيء |
Onca yıl geçti, buna inanmaktan bir an olsun vazgeçmedim. | Open Subtitles | بعد كلّ هذه السنين، لم يتغيّر إعتقادي ذاك لحظة واحدة |
Şimdi, bir an bile İngiliz Muhafazakarlarının tüm yanıtlara sahip olduklarını söylemiyorum. | TED | الآن لست أقول للحظة واحدة أن حزب المحافظين البريطاني لديه جميع الإجابات. |
Koridordaydım ve bir an önce sana haber vermek istedim. | Open Subtitles | انا في الممر و أردت أن تعرفي بأسرع وقت ممكن |
Pekâlâ, çünkü bir an için atıldığımı sandım ve çok mutlu hissettim. | Open Subtitles | حسناً لإنه لبرهة ظننتُ انه قد تم فصلي كنت في غاية السعادة |
Küçük sırrının ne olduğunu bulmayı bıraktığımı bir an bile düşünme. | Open Subtitles | لا تعتقد للحظه أني سأتخلى عن إكتشاف ما هو سرك الصغير |
Eğer bende babamın numarası olsaydı Onunla konuşmadığım bir an olmazdı. | Open Subtitles | لو كنت أعرف رقم هاتف أبي لما توقفت عن مكالمته لدقيقة |
bir an için bile olsa, papazın karısı imajından kurtulmak istedim. | Open Subtitles | اعتقدت أنه يمكن ان اكون حرة لدقيقة من كوني زوجة القس |
Kadın: Birileri sana doğru eğilince kapana kısılmış hissediyorsun, ve bir an esir kalmış oluyorsun. | TED | امرأة: تشعر بأنك محاصر للغاية، حينما يتكيء شخص ما وتشعر بأنك وكأنك أسير لدقيقة. |
bir an farklı bir hayatta küçük bir kızla birlikteyim. | Open Subtitles | في لحظة واحدة أكون مع فتاة صغيرة في حياة مختلفة |
Saniyenin binde birinde, bu bilgi kanallardan geçer ve tek bir an içerisine işlenir. | TED | كل ذلك خلال ميلي ثانية هذه المعلومات تعبر خلال مسارات وتتم معالجتها إلى لحظة واحدة. |
İkisi bir an için karşılaştılar... ama bu an... bir Hollywood efsanesi yaratacaktı. | Open Subtitles | يتقابل الأثنان للحظة واحدة لكنها كانت اللحظة لكنها اللحظة التى صنعت أسطورة هوليودية |
- Cabe, senden bir an bile umudumu kesmedim dostum. | Open Subtitles | إنها تدور كايب لم أشك بك للحظة واحدة يا بطلي |
Topu bir an önce bitirmeli. İki aya kadar sefere çıkacağız. | Open Subtitles | ذلك المدفع يجب أن ننتهى منه فى أسرع وقت ممكن,سوف نبدأ.. |
bir an için haklı olmanın nasıl olduğunu düşünün. | TED | تخيلوا لبرهة ماذا يشعركم ذلك حينما تكونوا مصيبون حيال امر ما |
Hepinizin bir an durup bu bitkin halinizle zavalli hayatinizi bir gözden geçirmenizi istiyorum, | TED | أود منكم جميعا أن توقفوا للحظه ضعفكم وبؤسكم . وأن تتخلصوا من وجودكم البائس. |
Bilirsin, her insan kendisini uçurumun kıyısına götüren bir an yaşayabilir. | Open Subtitles | حسنا انت تعلمين أن أي شخص قد يمر بلحظة تدفعه للهاوية |
Aslında etkilendim. Beni kandırma yönteminizi... bir an için doğru sandım. | Open Subtitles | أنا منذهل في الواقع، طريقة جذبكِ لي، جعلتِني أخمّن هناك للحظات |
Şu çirkin kızı kapınızdan girerken gördüğüm zaman bir an bile aldanmamıştım. | Open Subtitles | لم ينخدع أنا لثانية واحدة عندما رأيت تلك الفتاة قبيحة حتى المشي. |
"Her gün şeytanın bulamayacağı bir an vardır." | Open Subtitles | هُناكَ لحظةٌ في كُل يوم لا يوجدُ فيها الشيطان |
Senin iyiligin icin, umarim erkek arkadasin bir an once arar. | Open Subtitles | من أجل خاطرك ، أتمنى أن يتصل حبيبك بأسرع ما يمكن |
Çünkü şimdi olduğumuz yer bu evrimin içinde kısa bir an. | TED | لأننا حيث نوجد الآن، في غضون لحظة من هذا التطور. |
Bu, Mall'daki bürokrasi tarafından kurulmasının ne kadar zaman alacağının sorulduğu çok garip bir an. | TED | هذه لحظة غريبة جداً حيث سألنا بيروقراطيو المول كم من الوقت تستغرق للتثبيت. |
Ben de öyle düşünmüştüm ama bir an için beni umutlandırdın doğrusu. | Open Subtitles | عرفت أنني لا أستطيع و لكنك رفعت من أمالي لوهله |
Hiçbir şey görmedin, sadece bir an baktın. Bundan çok daha fazlası var. | Open Subtitles | انت لم ترى سوى لمحة فقط هناك الكثير والكثير |