Gerçekte, birisi televizyonu açar açmaz, diğer odaya geçiyorum ve okumaya başlıyorum. | TED | في الواقع ، حالما يقوم أحداً بتشغيله، أذهب إلى الغرفة الأخرى وأقرأ. |
Şöyle düşünebiliriz; yanan yama bölmeler, diğer kısımların orman olarak kalmasına yardım ediyordu. | TED | فكروا بالموضوع بهذه الطريقة ساعدت الرقع المحترقة بقية الغابة في أن تصبح غابة |
Servis size seçenekler sunar diğer taraftan duymak istediklerinizle ilgili. | TED | ولذلك يعطونك الخيار ماذا تريد ان تسمع على الطرف الاخر |
Ama diğer konularda kesin değildirler ve sadece farklı sonuçlar için olasılıklara sahipsinizdir. | TED | لكن في أوقات أخرى لم تكن كذلك، وتحصل على إحتمالات لنتائج مختلفة فقط. |
Benim bir diğer favori çözümüm de yeşil karbon piyasasının oluşturulması. | TED | المفضلة الاخرى كانت كحل بالنسبة لي هو انشاء اسواق الكربون الاخضر |
Ayrıca teneffüste de diğer kızları oyun için takımına seçenin o olduğunu gördüm | TED | و في الفسحة، لاحظت أنها الفتاة التي تختار الفتيات الأخريات ليكنّ في فريقها. |
Çoğunlukla diğer insanların seçimimiz hakkında ne düşüneceklerini tahmin ederek seçiyoruz. | TED | غالبًا ما نختار بالتفكير فيما سيكون عليه رأي الأخرين في خيارنا |
Kendimi özgür, ve... dünyaya ve diğer insanlara daha bağlı hissediyorum. | Open Subtitles | اشعر بحريه اكتر و وتواصل اكتر بالعالم من حولى للاشخاص الاخرين |
Ve diğer yaşamda rahat etmeleri için, büyük hazinelere sahip olacaklar. | Open Subtitles | ومن أجل راحتهم فى الحياة الآخرى, سوف يحصلون على كنوزأ وافرة. |
O kitapları yırtıp atmamız ve diğer seçeneklere bakmaya başlamamız gerekebilir ve gerçeği aramak için açık fikirli olmamız gerekebilir . | TED | ربما يجب علينا ان نمزق تلك الكتب و البدء بالبحث عن خيارات اخرى و ان نصبع منفتحين نحو الحصول على الحقيقة |
Üzerinden geçirmek diğer taktikten daha etkili bir taktikmiş gibi görünüyor. | TED | إذ يبدو أن التلويح بالقالب هي الاستراتيجية الأكثر فاعلية من الأخرى. |
Bir zaman aralığından sonra bunu diğer kolla da yaptırdık. | TED | ونقوم بتكرار ذلك مع اليد الأخرى مع تأخير في الوقت. |
Tabii bu yüzden, sesiniz, hayatınız boyunca en sık duyduğunuz ses olduğundan onu diğer seslerden daha düşük duyarsınız. | TED | وبسبب ذلك، وبما أن صوتك هو أكثر ما تسمعه في حياتك، فإنك تسمعه بشكل أكثر انخفاضا من بقية الأصوات. |
Böylece, 500. 000 daha kazanacak. Yani, ücretlerimizin diğer yarısını. | Open Subtitles | بهذه الطريقة وفر على نفسه 500 ألف جنيه، بقية نقودنا |
Kızarkadaşıma diğer heykelciği onun için geri dönene kadar, benim için saklamasını söyledim. | Open Subtitles | وتركتُ الآخر، وقلتُ لصديقتي أن تعتني بالتمثال الاخر. ووعدتها بأن أعود من أجلها |
Aynı yıl, 2004 yılında ülkenin bir diğer ucunda başka bir kütüphane inşa edildi ve görünüşü şu şekilde. | TED | في تلك السنة نفسها، 2004، في الجانب الآخر من البلاد، تم الانتهاء من بناء مكتبة أخرى. كانت تبدو هكذا. |
Körfez hakkında bir diğer önemli konu da buradakş hayvan türlerinden birçoğunun yılın yalnızca belli zamanlarında körfeze gelmesidir. | TED | والشيء المهم اكثر في الخليج بالنسبة للعديد من الكائنات الاخرى التي تتجمع في الخليج اثناء اوقات معينة من السنة |
diğer karıları, yüksek kademenin dar kafalı kadınları, olduğundan benden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | كانت زوجاته الأخريات ذوات مقام رفيع و مرهفات بضيق أفقهن كم كرهننى |
Kardeşin sırasını savdı ve yukarıda diğer erkeklerin yanında bekliyor. | Open Subtitles | إنتهى بالفعل, إنه ينتظر مع الرجال الأخرين في الطابق العلوي |
Oradaki diğer insanlar... yetim çocukları bugün Su Parkına götürüyorlar. | Open Subtitles | والناس من الملاجئ والان ياخذون الايتام الاخرين الى العاصفة المائية |
Tüm bunlardan ve tüm bu onurdan, her bir adam diğer yaşamlarında yararlanacak. | Open Subtitles | كل هذا بالآضافة الى الشرف الذى سيحظى به كل رجل فى الحياة الآخرى. |
Evet, şu anda Kongo'daki elmas, koltan ve diğer şeyler yüzünden süren savaş sonucunda ayda 45 bin kişi ölüyor. | TED | حسنا , حالياً هنالك 45,000 فردا يموتون شهريا في الكونغو جراء الحرب هنالك على الكوبلت و الماس و أشياء اخرى. |
Bn. Dewey bunu duydu, ve kafasını umutsuzca salladı diğer yandan iş arkadaşları birbirini destekledi ve onaylarcasına kafa salladı. | TED | لقد سمعت السيدة ديوي هذا وهزت رأسها محبطة بينما كان باقي المدرسين يشجعون بعضهم البعض ويهزون رؤوسهم موافقة لما يقال |
Bu, diğer insanın sizden ne beklediğinize karar verme zorunluluğunuzdur. | TED | إذ أنّ عليك أن تخمّن ما الذي سيقرّره الشخص الآخر. |
Oraya vardık ve fark ettiğim ilk şeylerden biri, diğer çocukların saçlarının sarı rengin tonları olmasıydı ve çoğu mavi gözlüydü. | TED | وصلنا هناك وكان أول شيء لاحظته أن شعر الأطفال الآخرين كان له عدة درجات من اللون الأشقر ومعظمهم كانوا بعيون زرقاء |
PMS mitinin varlığını sürdürmesinin diğer bir nedeni, kadına özgü rolün dar sınırları. | TED | سبب اخر ل استمرار الخرافات لديها ما تفعله في حدود ضيقه عند الأناث. |
Beni çok endişelendiren bir diğer nedense birazcık kişisel bir şeydi. | TED | والسبب الثاني الذي تسبب لي بالكثير من القلق كان شخصيا قليلًا. |