Bir saniye için, çocukların hapse değil de üniversiteye gittiği bir mahallede yaşasalardı, Chuck ve Tim'in hayatının nasıl olacağını hayal etmenizi istiyorum. | TED | أريدكم أن تتخيلوا لثانية ما ستكون عليه حياة تشك وتيم لو كانا يعيشان في حي يذهب فيه الأولاد إلى الكلية، ليس إلى السجن. |
Bunu yapınca köpekbalığı yüzer ve siz okyanusun büyüleyici derinliklerini görebilirsiniz. Ve köpekbalığı Kaliforniya’dan Hawaii’ye gittiği gibi yolunu bulur. | TED | وعندما نفعل وتسبح نرى قياس الأعماق العجيب الذي يعلم القرش أنه هناك في مساره عندما يذهب من كاليفورنيا إلى هاواي |
gittiği yerler bitirdiği işler, becerdiği kadınlar. Ve hatta öldürdüğü kişiler. | Open Subtitles | كان يتكلم عن الأماكن التى ذهب أليها والوظائف التى عمل بها |
Maddox hakkında tek bilinen bir yaşlının daha parkta satranç oynamaya gittiği. | Open Subtitles | ما يتعلق بمادوكس هو فقط كرجل عجوز ذهب للعب الشطرنج في الحديقة |
Ablamın en son nereye gittiği öğrendim. Dae Gwang Kereste denilen bir yer. | Open Subtitles | لقد وجدت آخر مكان ذهبت إليه أختي إنه مكان يُدعى أخشاب داي غوانغ |
Bak, onun hiçbir yere gittiği yok. Sana söz veriyorum. | Open Subtitles | إسمع، إنه لن يذهب إلى أي مكان هذا وعد مني |
gittiği her yeri ve görüştüğü her kişiyi bilmek istiyorum. | Open Subtitles | اريد ان اعرف كل مكان يذهب اليه وكل شخص يقابله |
Bir erkek için en gururlu günlerden biri köpeğinin üniversiteye gittiği gündür. | Open Subtitles | اليوم الأكثر فخرا من حياة الرجل هو عندما كلبه يذهب إلى الكلية |
- Hiçbir yere gittiği yok. - Ne demek istiyorsun? | Open Subtitles | ـ لن يذهب لأي مكان ـ مهلاً، عما أنت تتحدث؟ |
- O gece nereye gittiği hakkında bir bilginiz var mı? | Open Subtitles | هل لديك أي فكرة عن أين ذهب تلك الليلـة ؟ نعم |
O zaman öldürülmeden önce gittiği son yer bir spor salonu. | Open Subtitles | إذن آخر مكان ذهب إليه قبل مقتله كانت صالة ألعاب رياضيّة. |
Ondan sonra polislere, donunun nereye gittiği konusunda yalan söylersin. | Open Subtitles | وبعد ذلك ، ستكذبين علي ضابط حول أينما ذهب بنطالك. |
1882'de Friedrich Nietzsche, Diyojen’in elinde bir fenerle Atina’nın pazar yerine gittiği ve boş bir çabayla tek bir dürüst insan aradığı bir öyküyü tekrar kurguladı. | TED | في العام 1882، فريديك نيتشه أعاد تصور القصة حيث ذهب ديوجين إلى أحد أسواق أثينا بفانوس، ليبحث ساخراً عن شخص صادق واحد. |
Yale'e gittiği için kendini en iyi aktris sanıyor doğranmış ekmekten sonra. | Open Subtitles | فقط لأنها ذهبت إلى يايل تعتقد بأنها الممثلة العظيمة منذ الخبز المقطع |
Bunu sadece sen ona ilacı verdikten sonra hastaneye gittiği için söylüyorsun. | Open Subtitles | تعتقدين ذلك فقط لأنها ذهبت إلى المستشفى بعد أن أعطيتها جرعة الدواء |
Julie'nin gittiği sperm bankasını buldum ama eli boş dönmüş. | Open Subtitles | وجدت البنك الذى ذهبت إليه جولى لكنها غادرت بدون شىء |
gittiği için aileme destek olmak adına 17 yaşında çalışmak-- | Open Subtitles | الحصول على عمل في عمر 17 لدعمنا لأنه ببساطة رحل |
Acı tecrübelerle öğrendim ki ödenen beş pound sadece miktarıyla değil gittiği yeri düşünmemizle de ilgili. | TED | حقيقةً ان لدي تجربة مؤلمة عند دفع خمسة جنيهات هي ليست فقط متناسبة مع المبلغ ولكن عندما افكر في اين سيذهب المال |
Bess'in tatile gittiği ilk hafta Oliver çok usluydu. | Open Subtitles | أتعلم، قبل أسبوع من ذهاب بيس في إجازتها كان أوليفر في أحسن تصرّفاته |
İki yıl sonra, Yankiler gittiği zaman ait olduğun yere, tarlaya döneceksin! | Open Subtitles | في غضون سنتين عندما يرحل اليانكيز ... ستعود إلى الحقل مكانك الطبيعي |
İmparatorun gittiği haberini çoğu Alman neşeyle karşıladı. | Open Subtitles | أكثر الألمان إبتهجوا بأخبار رحيل القيصر |
Onun öncesinde ev, gittiği günkü gibi soğuk ve boştu. | Open Subtitles | وقبل ذلك كان المنزل خاوياً لقد كان كئيباً وفارغاً منذ رحيله |
Bunlar normal hatıraların gittiği yere gitmezler. | TED | حقاً أنهم لا يذهبون إلى المكان المعتاد الذي تذهب إليه الذكريات. |
Herkes gittiği için eve gitmeye vaktim yok. | Open Subtitles | الجميع غادروا ولم اجد الوقت للذهاب للبيت |
Çalıştığı yeri arayıp son gittiği adreslerin listesini alayım. | Open Subtitles | سوف أتصل بعمله لأحاول أن أتحصل على جدول عمله وآخر مواقع زارها |
Gerçekleşmesi için bir çoğu şeyi barındırdığını... ...ve dünyanın gittiği yönü biliyoruz. | TED | نحن نعلم أن الأمر يتطلب الكثير ليتحقق, ونعلم كذلك إلى أين يتجه العالم. |
Ve gittiği zaman bilgisayarının açık olduğunu da fark etmedin? | Open Subtitles | و بعد مغادرتها , ألم تلحظ بأنّ حاسوبكَ مفتوحاً ؟ |
Büyük ihtimalle olan şey, Şişeyi kendisi için aramaya gittiği. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي حدث هو ذهابها لتحصل على القارورة لنفسها |