Uğraşa uğraşa büyüyoruz efendim. İnci yuvarlana yuvarlana parlar. | Open Subtitles | ننمو فقط بالتحدي، سيدي اللؤلؤة نتيجة الإختلاف |
O inci büyülü. Çarpılıp ölme ihtimalin bile var. | Open Subtitles | تلك اللؤلؤة السحرية ، إمكانية تعرضك للموت أو ما شابه |
İnci dalgıçlarını araştırırken, serbest dalış dünyası ile tanıştım. | TED | وعندما كنت أدرس الغوص بحثا عن اللؤلؤ وجدت نفسي في مجال آخر وهو الغوص الحر |
Hangi kadının inci takıp, hangisinin takmayacağına kim karar verir? | Open Subtitles | قولوا لي من يقرر من المرأة التي تضع اللؤلؤ ومن التي لا تضعه؟ |
Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken bacaklarını kaybettiği bir hikâyede geçer. | TED | هنالك قصة تحكي عن غوّاص فقد ساقيه أثناء محاولته استخراج لؤلؤة من محّار عملاق. |
Bana verme onu! Hiç siyah inci diye bir şey duymamıştım. | Open Subtitles | لا تعطنى إياهم ، إننى لم أسمع أبداً عن اللآلئ السوداء |
Ve şimdi içerideki o inci elmasla yer değiştiriyor böylece içerideki o elmas şimdi, sonunda dışarıdaki elmasla eşleşiyor. | Open Subtitles | والان اللؤلؤة بالخارج ستبدل بالماس وبالتالى سيكون الماس بالداخل والخارج وفى النهاية مطابقة الماسة التى بالخارج |
Siyah İnci'ye hoş geldiniz, Bayan Turner. | Open Subtitles | مرحباً بك معنا على سطح اللؤلؤة السوداء، آنسة ترنر |
Beni kurtarırsanız, ölüm üzerine yemin ederim ki seni Siyah İnci ve de sıska sevgiline götürürüm. | Open Subtitles | إذا أخرجتني من هذا المكان، أقسم بعذاب الموت أن آخذك إلى اللؤلؤة السوداء وفتاتك الجميلة؟ |
Beni kurtarırsanız, ölüm üzerine yemin ederim ki seni Siyah İnci ve de sıska sevgiline götürürüm. | Open Subtitles | إذا حررتني من هنا أقسم بألم الموت فإني سآخذك إلي اللؤلؤة السوداء وفتاتك الجميلة |
Siyah İnci hikayelerini benden iyi bilirsin. | Open Subtitles | أنت تعرف أكثر مني حكايات اللؤلؤة السوداء |
İnci bir kolye maymun için ne kadar değerliyse bu tablolar da senin için o kadar değerli. | Open Subtitles | اللوحات تعنيك بقدر ما يعنيه عقد من اللؤلؤ لقرد |
Santo Domingo'da inci ticaretine başlamayı düşünüyormuş. | Open Subtitles | و لكن كيف حاله ؟ دييجو يفكر في البدء بتجارة . اللؤلؤ في سانتو دومينجو |
Pekala, eski bir şey taktım. İnci kolyem. | Open Subtitles | حسن ، أنا أرتدي شيء قديم ، وهو عقد اللؤلؤ |
Tek bir deniz hıyarının arka ucu bir seferde 15 inci balığı barındırabilir. | TED | تأوي النهاية الخلفية لخيار البحر الواحد ما يقارب خمسة عشر لؤلؤة في آن واحد. |
Her korumaya bir inci. Caddelerdeki gizli panel boyunca onu, güvenli bir yere yerleştirin. | Open Subtitles | لؤلؤة لكل حارس لكى يقوموا بإخراجه بأمان خلال الباب السرى إلى الشوارع |
O bir dalış atı. Belki inci dalışı yapabilir. | Open Subtitles | إنه حصان غوص، ربما يمكنه أن يغوص بحثاً عن اللآلئ |
Biliyorum bugün ya da gelecek hafta okuldan mezun oluyorsun ve sen inci küpeleri seversin, öyle değil mi? | Open Subtitles | أعلم أن الأسبوع الماضي. كان تخرجكِ. أعلم أنكِ تحبين الحلق اللؤلؤي ألا يعجبكِ ؟ |
Güzel bir hediye. Kabzası inci işlemeli, nadide bir parça. | Open Subtitles | إنها هدية رائعة , مقبض لؤلؤي طراز جامعي الأسلحة |
İnci Limanı'ndaki Denizaltı Komutanlığı'na durum bildir. | Open Subtitles | ارسل رسالة الي قيادة الغواصات في بيرل هاربور |
NQ208 uçusunda kaçırılmış olan bir siyah inci gönderisi var. | Open Subtitles | لدينا مهرّب لآلئ سوداء .NQ208 يلوذ بالفرار على متن الرحلة |
Şu Tajomaru'nun sözünü ettiği, inci kakmalı değerli hançeri? | Open Subtitles | الثمين المبطن باللؤلؤ الذى تكلم عنه تاجومارو ؟ |
Şimdi, kız eğer bir hizmetçiye, bir çift inci küpeye gücünün yetmesinin imkanı yok. | TED | والآن، إذا كانت خادمة فليس هناك مجال أبداً بأن تتحمل تكلفة زوج من أقراط الؤلؤ |
Evet, aralarında elmas yüzük, inci küpeler... bir sürü para ve Aguascalitesile tren soygununun olduğu tarihli tren bileti olanlar var. | Open Subtitles | آجل , يبدو فيما بينهم .... أن لديهم خاتم ماسى الأقراط اللؤلؤية ، الكثير من الأموال .... |
Ayrıca bunlar inci. Sen bana hiçbir zaman inci kolye vermedin. | Open Subtitles | بجانب إنها لؤلؤ أنت لم تبتاع لى لؤلؤ من قبل |
16 yaşıma girdiğimde babam bana da çok güzel bir inci gerdanlık vermişti. | Open Subtitles | أعطاني أبي عقداً لؤلؤياً جميلاً في عيد مولدي الـ16 |
İçerisi, kötü kokuyordu, zemininde koca bir delik vardı, ancak dışı, inci gibi beyaz formika kaplı ve gerçekten de güneşte parıldıyordu. | TED | من الداخل، له رائحة، كالفجوة داخل الأرض، لكنه من الخارج كفورمايكا بيضاء لؤلؤية وله لمعان تحت الشمس. |
Sizlere inci takdim ediyorum. Umarım evlatlarınız ile kutsanırsınız. | Open Subtitles | .هاته للآلئ .أنا آملُ أن يتمّ منحك الأطفال |