Bu kadar güzel bir bayanı öpemem. Kaybedecek tek bir kalbim var. | Open Subtitles | أنا لا أجرؤ على تقبيل سيده بهذا الجمال لدى قلب واحد لأخسره |
Madem karın o kadar güzel neden şu an benimlesin? | Open Subtitles | إذا ، إذا زوجتك جميلة جداً لماذا انت هنا معي |
Gün batımında araba sürerken tek düşünebildiğim, neredeyse oyunlarım kadar güzel olduğu. | TED | حين أقود عبر طريق عند الغروب كل ما أستطيع التفكير فيه هو إن هذا يكاد أن يكون بجمال ألعابي |
Daha önce kimse bu kadar güzel bir tabanca görmemişti. | Open Subtitles | لم يرى أي أحد على الإطلاق أجمل من البندقية |
Günbatımı o kadar güzel olacak ki seyretmek için attan inmek zorunda kalacağım. | Open Subtitles | و سيكون غروب الشمس جميل جدا و سأنزل من فوق حصانى لأعجب به |
Marilyn Monroe ekranda normal hayatında olduğu kadar güzel, ve bizim-- bazı gençler onun hala hayatta olduğunu düşünüyor. | TED | مارلين مونرو كما هي، جميلة كما لو كانت هي حقيقة وكثير من شبابنا يعتقد أنها على قيد الحياة |
Onu görür görmez ne kadar güzel bir kadın olacağını anladım. | Open Subtitles | في اللحظة التي رأيتها فيها عرفت انها ستصبح إمراة جميلة للغاية |
Ne kadar güzel, çok güzel, bunu anneme verin, çok hoşuna gider. | Open Subtitles | إنه جميل جداً. إعطيه إلى أمي هذا سيجعلها سعيده. |
Bir düşünsene... birlikte yaşamaya karar verirsek ne kadar güzel olacak. | Open Subtitles | تخيلي فقط .. كم من الرائع لو قررنا العيش مع بعضنا |
Bu kadar güzel bir şey nasıl böyle kötü olabilir? | Open Subtitles | كيف يمكن لشيء بهذا الجمال أن يكون بهذا السوء ؟ |
Hiç bir kadın sabahın altısında bu kadar güzel görünemez. | Open Subtitles | إمرأتان بهذا الجمال لا يجب أن نراهما في السادسة صباحا |
Röntgen doğanın ne kadar güzel olabileceğini gösteriyor. | TED | واشعة اكس تظهر كيف يمكن للطبيعة ان تكون جميلة جداً |
O kadar güzel ve huzurlu görünüyorsun ki... bir an öldüğünü sandım. | Open Subtitles | أنتي جميلة جداً ومسالمـة لكن يبدو أنكي ميتة |
"Bilirim bir daha göremeyeceğimi... bir ağaç kadar güzel bir şiiri." | Open Subtitles | ..أعتقد بأنّني لن أرى شيئاً بجمال الشجرة أبداً .. |
Eski günlerimizde olsaydık ortama adeta bayılırdın, Teddy. Cinsel taciz denen şey bile yoktu. Yapamayacağını söyleyen bir kadına, masasını temizleyip ıvır zıvırını kutuya koymasını ve defolup gitmesini söylemek kadar güzel bir şey yoktu. | Open Subtitles | عليك أن تحب الرجوع الى الأيام الخوالي لم يكن هناك شيء أجمل من أخبار بعض الأشخاص بأنة لاعليك |
Muhteşem. O kadar güzel ki, ben bile gülmekten vazgeçiyorum bu özel gezegene ve adıyla anılan Cumartesi gününe olan hayranlığımdan. | TED | جميل جدا إلى درجة أنني سأتخلى عن ضحكة لأشرح مدى حبي لهذا الكوكب بذاته، ويوم السبت، سمي بسببه، بروعة. |
Senin kadar güzel bir kadın tarafından tahrik edilmek. | Open Subtitles | الحصول على التمست من قبل امرأة جميلة كما كنت. |
Yüzün çamurla kaplıyken bu kadar güzel olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | أنا لم أدرك بأنكِ جميلة للغاية و أنت ملطخة بذلك الوحل |
İki hidrojen ve bir oksijen atomunun birleşmesiyle ortaya çıkan bu şeyin bu kadar güzel, bu kadar kullanışlı ve bu kadar gerekli olmasını inanılmaz bulmuyor musun? | Open Subtitles | ألا تجده مدهش ان ذرتا هيدروجين وذرة أوكسجين يمكنهم التجمع لخلق شيء جميل جداً |
Diğer nedenlerin arasında, Brezilya’da bir orman korucusu olmanın ne kadar güzel olduğunu hayal edebilirsiniz. | TED | لذا سيكون من الرائع تخيل ان تكون مسؤول عن غابة في البرازيل, بالاضافة لاسباب اخرى. |
5 yaşında olmanın ne kadar güzel bir şey olduğuna bak. | Open Subtitles | انظرى كم من الجميل أن يكون عُمر الشخص 5 سنوات |
Yine de... bu kadar güzel bir kız, okyanusun dışında tamamıyla tek başına... yalnız kalacak. | Open Subtitles | ما زلت اظن ان فتاة جميلة مثل هذه تجد نفسها بعيداً هناك في المحيط، لا بد انها ستصاب بالوحدة |
- Ne kadar güzel! | Open Subtitles | -ذلك صحيح -يا للروعة |
Belki de o gece ona rastlamamış olsaydım ve o kadar güzel olmasaydı bara dönmez ve aptalca sarhoş olmazdım. | Open Subtitles | ربما إذا أنا لم اقابلها تللك الليله، وهي لم تكن جميلة جدا لم ارغب بالعودة إلى الحانة واسكر نفسي بسخف |
Bu o kadar güzel ki. Daha önce hiç ailem olmamıştı. | Open Subtitles | هذا رائع جدا , لم يكن لدينا عائلة من قبل |
İngiliz yaz akşamları kadar güzel bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا شىء أكثر جمالاً من أمسيات الصيف الأنجليزي |