"oturan" - Traduction Turc en Arabe

    • الجالس
        
    • يعيش
        
    • الجالسة
        
    • جلس
        
    • جالسة
        
    • يسكن
        
    • يعيشون
        
    • عاش
        
    • تسكن
        
    • المقعد
        
    • يقطن
        
    • جالساً
        
    • عاشت
        
    • جالسا
        
    • جالسين
        
    Neden olmasın?" dedim. Bay Corleone, solunuzda oturan beyefendinin kim olduğunu söyler misiniz? Open Subtitles سيد كورليونى, هل من الممكن أن تُعرف اللجنة بالسيد الجالس الى يسارك ؟
    Bir torba dolusu paranın yanında oturan adamın dediğine bak. Open Subtitles الرجل الجالس بجانب حقيبة الأموال الضخمة هو من يقول ذلك
    Evet. Orada oturan çocuk okula gelmiyor bu yüzden size geldim. Open Subtitles نعم ، الطفل الذ ي يعيش هناك لا يـحضر الى المدرسة
    Polisler aynı katta oturan eski bir mahkumun peşinden gidecektir. Open Subtitles من المرجح مطاردة الشرطة لمخادع سابق يعيش في نفس الطابق
    Belki de önünüzde oturan kızla yatmak için ölüp bitiyorsunuzdur. Open Subtitles لربما تتوق إلى إقامة علاقةٍ مع الفتاة الجالسة أمامكَ ؟
    Otelin önünde 97 dakika boyunca oturan tanık daha sonra bir yangında ölüyor. Open Subtitles الشاهد الذي جلس أمام الفندق لـ97 دقيقة, و مات لاحقاً في حادث حريق
    - Şu önümüzde oturan kız... Open Subtitles تلك البنت الكبيرة التى كانت جالسة أمامنا
    Yan dairede oturan adam sürekli "Balkonumda jakuzi var." deyip duruyordu. Open Subtitles نعم الشاب الذي يسكن بجوراي دائما هكذا لدي جاكوزي في شرفتي
    Yakınlarda oturan ve suç geçmişi bulunan üç tane merhum yakını tespit ettim. Open Subtitles لقد تعرفت على ثلاث ورثة يعيشون محلياً و لديهم تاريخ من جرائم العنف
    Solumda oturan beyefendi çok meşhur, belki fazlasıyla meşhur birisi, Frank Gehry. TED السيد الجالس على يساري هو الشهير جداً، ربما الشهير زيادةً عن اللزوم فرانك جيري
    Ben hala şurada oturan adamı görüp görmemeni umursamıyorum. Open Subtitles إذا كُنتِ مازلتِ تَـريْ هذا الرّجُـل الجالس هنا أم لا
    Şurada oturan yaratığa bir bakın. Open Subtitles الآن ، ألقوا نظرة على عذا المخلوق الجالس هناك
    Bu evde, üst katta oturan ihtiyarı biliyor musun? Open Subtitles تعرف، الرجل العجوز الذي يعيش فى الطابق العلوي في هذا البيت
    İki buçuk yıldır batı cephesi genelevin dibinde oturan bir Fransız kadar hareketliydi, tam son gece Almanlar iki kilometre ilerliyorlar biz de yanlış tarafa iniyoruz. Open Subtitles لسنتين ونصف والجبهة الغربية لم تتحرك وكأنها فرنسيٌ يعيش بجوار بيت دعارة، والبارحة تقدم الألمان ميلاً واحداً
    O oturumu yaparsın, aynı gece enerji hatları yakınında oturan insanların evlerinin değeri sıfıra düşer. Open Subtitles بين عشية وضحاها كل شخص يعيش قرب محطة فرعية سيجد قيمة منزله وصلت الحضيض
    Belki de önünüzde oturan kızla yatmak için ölüp bitiyorsunuzdur. Open Subtitles لربما تتوق إلى إقامة علاقةٍ مع الفتاة الجالسة أمامكَ ؟
    Bu koltukta son oturan kişinin başına ne geldiğinin farkındayım. Open Subtitles وأدرك جيدا ما حدث لآخر شخص جلس على هذا المقعد
    Bütün bağırsakları, geriye zürafa derili döşemede oturan boş bir kabuk bırakarak dışarı çıktı. Open Subtitles لقد تناثرت أشلائه بالكامل تاركةً خلفه قشرة فارغة جالسة هناك على المقعد ذو لون الزرافة
    Ama ileride oturan, ismi her neyse artık, adama ne olduğunu hatırlatmak isterim. Open Subtitles مع ذلك أود تذكيرك بما حدث ...مع, ماهو أسمه الذي يسكن أخر الشارع
    Coral Reef yakınlarında oturan biri değil. Doğru. Open Subtitles حسناً دعيني أحزر إنهم لا يعيشون قرب الشعب المرجانية
    Yanımızda oturan son adam, tost makinemi almıştı. Open Subtitles الشخص الأخير الذي عاش في البيت المجاور استعار محمصتي..
    Bu çocuk bizim sokakta oturan bir faşistin oğluymuş. Open Subtitles وكان الصبى أبناً لأم تنتمى للفاشيست تسكن فى ذات الشارع الذى يوجد به بيتنا
    Arka koltukta çığlık atan üç çocukla oturan bir anneydi. Open Subtitles كان هناك أم مع أطفالها الثلاث يصرخون في المقعد الخلفي
    Kadınların sana bakıp hayran olmaları lazım, tabi şu kahverengi evde oturan kızkardeşiz diyen kadınlar hariç. Open Subtitles إجعلي النساء ينظرن إليكِ بإعجاب ما عدا هاتان الإمرأتان اللتان يقطن بالمنزل البني ويقولان أنهما أختان
    Geleceğimden kimsenin haberi yoktu. Sanırım, limanda oturan Idaho'dan bir çocuk hakkında ki söylenti duyuldu, çünkü, aniden mavilikler içinden..." Open Subtitles لا احد لديه علم بقدومي و مرة اخرى ,وجدت نفسي جالساً على الرصيف
    Bunu, mahalledeki alay konusu evde oturan kız mı söylüyor? Open Subtitles هذا من الفتاة التي عاشت في المنزل الذي كان نكتة الحي؟
    Sundurmasında oturan Texaslı bir senatörü de öldürmüşsün. Open Subtitles وكذلك قتلت عضو المجلس في تكساس عندما كان جالسا في بيته
    Ve işte burda karşılıklı oturan birinci ve ikinci oyuncular. TED ولدينا أحد اللاعبين وهنا الثاني جالسين قبالة بعضهما البعض.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus