Eğer gökyüzündeki o sürtüğü yok etmek için sınırı aşmam gerekiyorsa aşarım. | Open Subtitles | إن توجّب علي أن أتجاوز الحد لتفجير تلك العاهرة في السماء، فسأفعل |
Asla anayasayı çiğneyecek veya sınırı aşacak bir harekette bulunmazdı. | Open Subtitles | ولم يكن ليفعل شيئاً قد يخرق الدستور أو يتجاوز الحد. |
Çocuk güvenliğine yönelik kuralların ulaşabileceği çılgınlık seviyesinin sınırı yok gibi görünüyor. | TED | لا يبدو أن هنالك حد للهوس في لوائح سلامة الأطفال التي لدينا |
Ve o sınırı ihlal ederseniz, bu, hayatınıza mal olabilir. | Open Subtitles | واذا تجاوزت ذلك الخط, فإنه ربما ذلك قد يكلفك حياتك. |
Öyleyse kamyonları bulup sınırı geçmeden durdurmak için üç saatimiz var. | Open Subtitles | حسناً، هذا يعطينا ثلاث ساعات لإيجاد الشاحنات ونوقفهم قبل الدخول للحدود |
Kabalık etmek istemem ama, bekleme sırası için de bir yaş sınırı vardır. | Open Subtitles | أنا لا أَقْصدُ أَنْ أَكُونَ مُميّز، لكن هناك حدّ عمر لتَقَدُّم قائمةِ الإنتظار. |
Bu yüzden sınırı aşma Fisher. Böyle bir iş gerçekten tuttuğunda ben orada Tanrı'yı dolandırıyordum. | Open Subtitles | لذا، لا تتعد حدودك يا فيشر. فعندما يتم إنجاز مهمة كهذه، |
Peki, tamam, birazcık sınırı aştım. | Open Subtitles | لقد تخطّيتُ حدودي فِعلاً. دعني أتحدّث إليه. |
sınırı aştın. Ve bunu tekrar yapabileceğin gerçeği aklıma gelip duruyor. | Open Subtitles | إنّك تعدّيت الحدّ يا صاح، وإمكانيّة أن تكرار ذلك تؤرّق خُلدي. |
Bunu inkar edemem, ama herif bu kez sınırı aştı. | Open Subtitles | أجل، لا يمكنني تغيير ذلك، لكن الآن الرجل تعدى حدوده |
Dürüst olmak gerekirse ben o sınırı uzun zaman önce aştım. | Open Subtitles | لأكون صريحة معك ، لقد عبرت ذلك الحد منذ فترة طويلة |
Bu oldukça önemli çünkü herkes dünya üzerinde ne kadar insan yaşayabileceğinin bir sınırı olduğunu biliyor. | TED | وهذا مهم في الواقع، لأن الجميع يدرك أن هناك نوعاً من الحد لعدد السكان الذي يمكن أن يكونوا على هذا الكوكب. |
Şu ortadan geçen hat bölgenin doğu sınırı. | TED | الخط في المنتصف هو الحد الشرقي للمحمية. |
Bu eyalette hız sınırı var, bay Neff. Saatte kırkbeş kilometre. | Open Subtitles | حد الأقصى للسرعة هنا فى الولاية هو 45 ميل فى الساعة |
Ancak insanın güçlenmesi için bilgiyi kullanmaya devam edersek başaracağımız ''daha iyi''lerin bir sınırı yok. | TED | لكن ليس هناك حد إلى التحسينات التي يمكننا تحقيقها إذا واصلنا تطبيق المعرفة لتعزيز ازدهار الإنسان. |
Peter, 20 yıldır saçmalıklarına katlanmak zorunda kaldım ama bugün sınırı aştın. | Open Subtitles | بيتر , استحملت هرائك لمدة 20 سنة لكن اليوم لقد تعديت الخط |
Korkmanıza gerek yok, sınırı geçmemde bana lazımdınız | Open Subtitles | ايها الرجال لا داعي للخوف انتم فقط معي لايصالي للحدود |
Seçebileceğim ürün sınırı yok mu? | Open Subtitles | ليس هناك حدّ إلى كم من المواد التي أنا هَلّ بالإمكان أَنْ يَختارُ؟ |
sınırı aştın. | Open Subtitles | ماذا افعل وانا في غرفتي الخاصة بالفندق أنت تتجاوز حدودك |
Haftada üç kez tayland sınırı koymak istiyorum. | Open Subtitles | أفكـّر ثلاث مرآت في الاسبوع هل هل حدودي هي تايلندآ |
sınırı asla geçmemem gerektiğini ve bunun ne kadar yanlış olduğunu anladım. | Open Subtitles | كان يجب ألاّ أتجاوز الحدّ أبداً، كان خطأ فظيعاً |
Ve ona her ne sebeple olursa olsun bu yaptığının sınırı aştığını söyleyeceğim. | Open Subtitles | وسأخبره بعبارات قاسية أنه تعدى حدوده هذه الليلة |
Kuzey Kore ve Güney Kore arasındaki sınırı geçmek neredeyse imkansızdı. | TED | من المستحيل تقريباً أن يعبروا الحدود بين كوريا الشمالية وكوريا الجنوبية |
İnsan aklının, iyi ya da kötü anlamda, yapabileceklerinin hiçbir sınırı yok. | Open Subtitles | ليس هناك حدود لما يمكن أن نفعله بروح البشر للخير أو للشر |
Bir sınır koymamızın zamanı geldi ve bu sınırı tv'ye koyuyorum. | Open Subtitles | علينا رسم بعض الخطوط الحمراء و التلفاز خط أحمر |
Zihninin saklayabileceği bilginin bir sınırı olmalı. | Open Subtitles | لابد أن هناك حداً لمقدار المعلومات التى يستوعبها عقلك |
Matematiği hep insan mantığının zirvesi olarak görürüz, ama artık biliyoruz ki, matematiğin bile bir sınırı var. | TED | حقاً تعتبر الرياضيات هي قمة المنطق البشري، ولكننا نعرف الآن أنه حتى الرياضيات لها حدودها. |
sınırı aştın. Üstelik elinde somut bir kanıt yok. | Open Subtitles | هو كان خارج الخطّ وهو كان بدون أيّ قاعدة في الواقع. |