| 4400'ler, tüm insan hastalıklarının tedavisi olduklarını ispatlayacaklar mı ? | Open Subtitles | هل سيثبت الـ 4400 انهم سيكونوا العلاج لكل أمراض البشريه |
| Hastanın tek gerçek tedavisi bir daha kalbine yüklenmemesi bu da hastaya 21 yaşında emekliye ayrıl demek zorunda olduğumuz anlamına geliyor. | Open Subtitles | العلاج الوحيد الحقيقيّ للمريض هو ألاّ ينهك قلبه مجدّداً ما يعني أنّ علينا إخباره بأن يتقاعد في أوج عمره البالغ 21 عاماً |
| O TBH hastası ve fizik tedavisi sırasında çok fazla öfkeleniyor. | Open Subtitles | لديه إصابة في الدماغ وقد أصبح محبطاً للغاية من العلاج الطبيعي |
| Hiç bir etkili tedavisi veya aşısı olmayan ve her yıl 22.000 insanı öldüren, sivrisinekden gelen bir hastalık olan dengue ateşinin son hali. | TED | انها شكل متطرف من حمى الضنك، مرض ينقل بواسطة البعوض و هو أيضا ليس له علاج فعال أو تطعيم، و يقتل 22000 شخص سنويا. |
| Oğlunuzu hastaneye götürmüşsünüz ve orada şiddetli dehidratasyon tedavisi görmüş. | Open Subtitles | أخذت إبنك إلى المستشفى حيث تم علاجه من جفافٍ حاد |
| Onu almamız için ameliyat olmanız ve kemoterapi ve radyasyon tedavisi görmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | علينا أن نجري جراحة لازالته و عليك أن تخضع لعلاج اشعاعي و كيميائي |
| O TBH hastası ve fizik tedavisi sırasında çok fazla öfkeleniyor. | Open Subtitles | لديه إصابة في الدماغ وقد أصبح محبطاً للغاية من العلاج الطبيعي |
| Ya da diğer ufak şeyler "Bugün yemek yeme" gibi, ya da ufak dozlu kemoterapiler, belki biraz radyasyon tedavisi. | TED | قد يكون أشياء مثل لا تأكلون هذا اليوم أو أعطيهم بعض من العلاج الكميائي، قد يكون القليل من الاشعاع. |
| Bu da henüz klinik olmayan başka bir kök hücre tedavisi örneği. Bence çok yakında olacak. | TED | هذا مثال آخر على العلاج بواسطة الخلايا الجذعية والذي لم يدخل عالم الطب إلى حد ما ولكني أعتقد أنه سيدخل عما قريب |
| Onunla tanıştığımda öyle bir noktadaydı ki, her ay elektroşok tedavisi oluyordu. | TED | لقد كان، عندما التقيته، قد وصل إلى نقطة حيث كان يخضع إلى العلاج بالصدمة الكهربائية كل شهر. |
| Bazı uç örneklerde, hasta beyninde kontrollü bir felç gibi etki eden, elektroşok tedavisi oldukça faydalı olur. | TED | في بعض الحالات المستعصية، العلاج بالصدمات الكهربائية والذي يشبه حالات الصرع ولكن تحت التحكم لمخ المريض مفيد جدا أيضاً. |
| Hayalet ağrıların tedavisi, genellikle fizik tedavi, ağrı kontrolü için ilaç kullanımı, protez ve zaman gerektirir. | TED | علاج الألم الخيالي عادة ما يتطلب مزيجًا من العلاج الجسماني، وأدوية للتحكم في الألم، وأطراف صناعية، ووقت. |
| Terapi, ilaç tedavisi ve kişisel bakımla, hayat, zamanla mevcut şartlar altında normal olarak düşünülebilecek şeye döndü. | TED | مع العلاج والأدوية والرعاية الذاتية، عادت الحياة أخيرًا إلى ما يمكن اعتباره طبيعيًا في ظل هذه الظروف. |
| Oh Julie oh hayır, yani o ilaç tedavisi görüyor ve kaçık biri. | Open Subtitles | اوه جولي لا اقصد انه تحت علاج مكثف وهو في كل الاحوال فظ |
| Bu oldukça etkileyici. tedavisi kolay. Mauritius'taki duruma bakalım. | TED | هذا هام للغاية من السهل علاجه. انظروا الى الوضع في موريشيوس |
| Kanser tedavisi için 21. yüzyılın tıbbı tedavilerine ve ilaçlarına sahibiz; ama teşhis için elimizde hala 20. yüzyılın prosedür ve işlemleri var, o da eğer varsa. | TED | لدينا اليوم علاجات طبية وأدوية لعلاج السرطان من القرن 21، لكن ما زلنا نعمل بإجراءات القرن 20 في التشخيص، وهذا إن وجدت. |
| Michael Scott'ın Dunder Mifflin Scranton Ofisi ve Meredith Palmer Memorial ...Kuduzla Mücadele ve tedavisi için Koşu Vakfı, ben Pam. | Open Subtitles | هنا مقر , مايكل سكوت , داندر ميفلين نصب تذكاري لمريديث بالمر مشاهير داء الكلب ، سباق ممتع للعلاج معكم بام |
| Bana şok tedavisi uyguladıklarını biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هل تعلمون أنهم أعطوني علاجاً بالصدمات الكهربائيه ؟ |
| Çiftlik hayvanlarında enfeksiyon etkenlerinin tedavisi için çalışan bir ekibin üyesiydim. | Open Subtitles | كنت جزءا من البرنامج الاجتماعي معالجة العوامل المعدية في الثروة الحيوانية. |
| Hep yapılan elektroliz. Üç yıllık hormon tedavisi. | Open Subtitles | ،التحليل الكهربائي العادي ثلاث سنوات من المعالجة بالهرمونات |
| Vampirizmin bir tedavisi var. Ve ona ulaşmak için gereken büyüyü yapabilirim. | Open Subtitles | ثمّة ترياق لمصّاصين الدماء وبوسعي إجراء التعويذة للوصول إليه |
| Başta Dalia da kollajen tedavisi için aynısını demişti ama yola getirdim. | Open Subtitles | في البداية داليا قالت نفس الشيء عن علاجات الكولاجين لكنني غيرت رأيها |
| Travma Sonrası Stres Bozukluğu tedavisi görmüş. Metaamfetamin bağımlısı olmuş. | Open Subtitles | تمت معالجته في شوؤن المحاربين من اضطراب ما بعد الصدمة. |
| Bir ilaç tedavisi var ama bu yöntem biraz tartışmalı. | Open Subtitles | حسناً، هنالك دواء على الرغم من أنه مختلف عليه نوعاً ما |
| - Cevabı bilimde bulamayız, çünkü tedavisi bilimde yok. | Open Subtitles | أو نُغادرهم ؟ لن توجد الإجابة فى العلم لأنه لايُوجد أي شفاء من العلم |
| ICON'un yeni kan kanseri tedavisi insanlar üzerinde denenmeye başlanacak. | Open Subtitles | لذا أدوية اللوكيميا معجزةِ الأيقونةِ أعلنَت إف دي أي اليوم |
| başka şeylerin yanı sıra, bir de duygu durum bozukluğu, tedavisi görüyor. | TED | في الواقع، لديها طبيب نفساني من جامعة هارفارد وكانت تعالج من اضطراب المزاج بالإضافة لبعض الأمور الأخرى. |