Nasıl olduğunu sorma ama artık bir cep telefonum var. | Open Subtitles | صار بحوزتي هاتف هنا الآن لا تسألني كيف حصلت عليه |
Bir cep telefonum ve oturacak bir yerim olduğu sürece de batmam. | Open Subtitles | لم أنتهى بعد , طالما مازلت أمتلك هاتف و سيارة لأجلس عليها |
Ayrıca telefonum, email adresim ve departmanımın telefon numarası da sizde mevcut. | Open Subtitles | لديك أيضا بريدي الإلكتروني ورفم هاتفي الخليوي ورقم هاتف القسم الخاص بي |
telefonum iş teklifleriyle sürekli çalıyor. | Open Subtitles | ربما عليك أن تفعل. هاتفى لا يتوقف عن الرنين بطلبات العمل |
Su geçirmez telefonum var, traş oldum, dişlerimi fırçaladım ve J.Crew'den çino pantalonlarından sipariş ettim. | Open Subtitles | لذلك جلبت هاتفاً مضاداً للماء وحلقت ونظفت أسناني وطلبت بنطالاً من ج. كرو. |
ve telefonum ya da televizyonum yoktu, fakat posta vardı | TED | و لم أمتلك هاتف أو تلفاز , لكني كنت أمتلك البريد الأمريكي |
İş telefonum bir türlü aklıma gelmiyordu, o zaman hatırladım ki çalışma odamda, üzerinde numaramın bulunduğu bir kartvizitim olacaktı. | TED | تعذر علي تذكر رقم هاتف العمل تذكرت أنه يوجد في مكتبي بطاقة عمل والرقم مدون عليها. |
Benim, çünkü başkanım ve telefonum var! | Open Subtitles | أنت الرئيس نعم أنا لأني أنا العمدة ولأن لدي هاتف |
Bir sorun olursa senin arayabileceğini söyledi. Benim telefonum yok ki. | Open Subtitles | طلبت مني أن أتصل إذا حصل شيء ليس لدي هاتف |
Kusura bakmayın. telefonum olmadığı için haber veremedim. | Open Subtitles | أنا آسف، ليس لدي هاتف لأتصل وإلا لكنت اتصلت بهم |
Saat 4'e kadar araç telefonum aracıma konmamış olursa, öldün demektir! | Open Subtitles | إن لم يوضع هاتف سيارتي في سيارتي بحلول 4: 00 |
Ev telefonum ve çağrı cihazım burada yazıyor. | Open Subtitles | لديكِ هاتف منزلي ومحمولي رقم استدعائي. وهنا |
Ayrıca cep telefonum yanımda. Sende fax numaram da var. | Open Subtitles | أنا معى هاتفى المحمول يجب أن تأخذ رقم الفاكس |
Dün telefon da olmadığını fark ettim... .. ve tabii, cep telefonum da çekmiyor. | Open Subtitles | اكتشفتُ بالأمس أنّه ليس لدينا خدمة اتصال وبالطبع، فإن هاتفى الخليوى لن يَعْملَ. |
telefonum buralarda bir yerde olmalı. | Open Subtitles | إن هاتفى الجوال لابد أنه هنا فى مكان ما. |
- Telefonuna cevap verseydin... - Artık iş telefonum yok. | Open Subtitles | ــ ربما لو أجبتِ هاتفك ــ لم أعد أمتلك هاتفاً للعمل |
Lanet olası telefonum nerede? | Open Subtitles | أين إختفى تلفوني بحق الجحيم .. ؟ تبّاً له |
telefonum çekmiyor, senin telefonun da asansörün alarmı da çalışmıyor, tamam mı? | Open Subtitles | هاتفي الخلوي لا يعمل، هاتفك الخلوي لا يعمل، الإنذار لا يعمل. حسناً؟ |
Affedersiniz, telefonum çalışmıyor. Sizin telefonunuzu kullanabilir miyim, lütfen ? | Open Subtitles | المعذرة، هاتفي لا يعمل، أأستطيع استخدام هاتفك للاتصّال عن طريق بطاقة اعتماد؟ |
İşte telefonum. Tetanos aşısı yaptırırsanız seve seve öderim. | Open Subtitles | هذا رقمي أذا كان علي دفع ثمن حقنة الكزاز |
Bu kenar mahallede telefonum çekmiyor ve çok sıkıldım. | Open Subtitles | لا يعمل جوّالي في هذا الحيّ الفقير، وأنا ضجرة |
Benim cep telefonum bozuldu ve sizin telefonunuzu kullansam bir sorun olur mu? | Open Subtitles | هل استطيع, اه جوالي تعطل هل أستطيع أن استخدام الهاتفك |
Özür dilerim, bir telefonum var artık. Ama çok karışık. | Open Subtitles | {\pos(192,220)} أعتذر، لقد أصبح لي هاتفًا الآن، إنّه مربك حقًا. |
telefonum lazım bana. - Bunu mu istiyorsun? Öyle mi? | Open Subtitles | من فضلك يا ستيف, احتاج لهاتفي اتريد هذا اذا؟ |
Bir hata olmuş. telefonum bütün gün bozuktu. | Open Subtitles | لابد أن هناك خطأ ما لقد كان تليفونى معطل طوال اليوم |
Evet ama, 6 aydır telefonum dinleniyordu. Bu da çok komikti. | Open Subtitles | ولكن تليفوني تعطل لمدة ستة اشهر ، وهذا كان مرح ايضا |
telefonum pantolon cebimdeydi ve titreşimdeydi. | Open Subtitles | هاتفي كان في جيب سروالي وكنت أضعه على الوضع الصامت |
Özür dilerim anne. Tünelden geçiyordum ve cep telefonum çekmiyordu. | Open Subtitles | آسف أمي ، كنت أقود خلال نفق، وهاتفي لم يعمل |