Herhangi bir mucize formül bulunmuyor. ancak modern tıp her sene milyonlarca yaşamı kurtarabiliyor. biz de aynı şeyi yapabiliriz. | TED | إذ لايوجد معجزة شافية، ولكن الطب الحديث الآن ينقذ حياة الملايين من الأشخاص كل عام. ونحن بامكاننا صنع الشيء نفسه. |
Benim deneyimlerime göre ortalama bir erkek tüm yaşamı boyunca 10 dakikalığına bile gerçek bir erkek olmayı başaramaz. | Open Subtitles | من خلال تجربتى هو رجل متوسط ليس رجلاً كاملاً ليس من خلال عشر دقائق تستطيعين الحكم على حياة الرجل |
Bunu babanın seks yaşamı için asla söylemediğimi sen de biliyorsun. | Open Subtitles | أنا لن اطبق ذلك المفهوم في حياة أبوك الجنسيه وأنتِ تعرفين |
Deniz çukurlarını, sualtı dağlarını görebilmemiz ve derin denizlerdeki yaşamı anlamamız gerekli. | TED | نحتاج أن نرى الخنادق العميقة، الجبال المغمورة، ونفهم الحياة في أعماق البحار. |
yaşamı boyunca peşinden gittiği amacın arayışı içinde bulunduğu bir dönemde. | Open Subtitles | هو في مرحلة بحثه عن الهدف منها لقد تابع حياته كلها |
Bir kadın seçim yaptığında, evlendiğinde çocuk doğurduğunda bir anlamda yaşamı başlamış olur, ama aynı anda da durur. | Open Subtitles | لا أحد يفهم عندما امرأةتقرر.. الزواج وإنجاب الأولاد فهي تبدأ حياتها من جهة لكن حياتها تتوقف من جهة أخرى |
Gezi, toplumdan bağımsız bir sanat yaşamı, benim büyük lezbiyen deneyimim. | Open Subtitles | السفر .. العيش حياة مهتم بالفن ان اخوض تجربة سحاقية كبيرة |
Gezi, toplumdan bağımsız bir sanat yaşamı, benim büyük lezbiyen deneyimim. | Open Subtitles | السفر .. العيش حياة مهتم بالفن ان اخوض تجربة سحاقية كبيرة |
Tanrı, hem dünyevi yaşamı hem de ruhani yaşamı bir arada götürmeye çalışan çift yönlü bir hayata çok gücenir. | Open Subtitles | و الرب سيستاء بشدة من محاولة متابعة حياة مضاعفة هذا يأتي قريناً بالعالم و في بعض الاحيان يعتبر أخوية كاملة |
Manhattan elitlerinin skandallarla dolu yaşamı için tek kaynağınız dedikoducu kız karşınızda. | Open Subtitles | هنـا فتـاة النميمه مصدركم الأول والوحيد لفضائح حياة الطبقة الراقية في منهاتن |
İnsanların yaşamı hakkında seçim yaptım. - Ve bununla yaşamalıyım. - Anlıyorum. | Open Subtitles | لقد اتخذت قرارات في حياة اناس ، ويجب ان اتعايش مع هذا |
Biz yaşamı her şeyin üzerinde tutarız her bir hayatı. | Open Subtitles | نحن نقدّر الحياة فوق كلّ شيء آخر حياة كلّ فرد |
Büyürken vahşi yaşamı koruyucu olmanın bir meslek olduğunu bile bilmiyordum. | TED | عندما كنتُ صغيرة، لم أكن أعلم أنّ حماية الحياة البرّية مهنة. |
Dikkat ederseniz, bu şehirlerin tüm maddi ve manevi yaşamı onların hayatta kalmasını sağlayan tahıl ve hasat tarafından şekillendirilmektedir. | TED | لذلك, إن أحببتم, فإن جميع مظاهر الحياة الروحانية و المادية لهذه المدن سيطر عليها الحبوب و الحصاد اللذان حافظا عليهم. |
Ve karar vermiştim gerçek yaşamı görecektim sadece üniversite yaşamını değil. | Open Subtitles | وقررت أنه حان الوقت لرؤية العالم الحقيقي وليس مجرد الحياة الجامعيه |
Teal'c'in ölümü geçmişi değiştirmez,... ama devam eden yaşamı hepinizin geleceğine yardım edebilir. | Open Subtitles | موت تيلك لن يغير الماضي لكن حياته المستمرة يمكن ان تساعد كل مستقبلنا |
Yıldızın doğumdan sonraki yaşamı sürekli bir çatışma kütleçekimine karşı topyekûn bir savaştır. | Open Subtitles | وبمجرد أن يتكون النجم .. حياته تصبح معركة دائما جسمه الخارجي ضد الجاذبية |
yaşamı boyunca sadece bir dileği yerine getirebilecek bir peri olduğu söylenir. | Open Subtitles | يقال أن هناك جنية عندها القدرة لتحقيق أمنية واحدة في خلال حياتها |
Peki, bildiğimiz kadarıyla yer altı yaşamı yapmanın iki yolu vardır. | TED | حسنًا، بعيدًا جدًا عمّا نعلم، هنالك طريقتان للحياة تحت سطح الأرض. |
bunlar medeniyetlerden kalanlar ve insanların gidip daha yoğun ve düzenli biçimde yaşamı deneyimledikleri yerler. | TED | هذه هي أطلال الحضارات، وهي الأماكن التي ذهب الناس إليها ليجربوا الشعور بالحياة بشكل أكثر تركيزًا وأكثر نظاما |
Ve ışık oldu ve Tanrı bu ışıktan yeryüzünde yaşamı yarattı. | Open Subtitles | فكان نور و من ذلك الضياء خلق الله الحياه على الأرض |
Öyle, yada böyle, oğlunuzun sizinkinden daha iyi bir yaşamı olacak. | Open Subtitles | بطريقة أو بأخرى فإن ابنكم سيحظى بحياة أفضل من التي عشتموها |
Kendi küçük bölgesi dışında, galaksideki tüm yaşamı sona erdirmek fikriyle de birlikte, elbette. | Open Subtitles | بغاية مسح كامل الحيوات فى المجرة ,باستثناء , زاويته الصغيرة بالطبع |
yaşamı, arkadaşları olan Vestaların yaşamları ve Roma'nın güvenliği ona bağlıydı. | TED | حياتها وحياة رفيقاتها العذراوات وسلامة روما نفسها تعتمد على ذلك. |
yaşamı barındırdığını bildiğimiz tek gezegen, Dünya. | Open Subtitles | الأرض هى الكوكب الوحيد حسب علمنا حيث توجد حياه. |
yaşamı bu kadar trajik şekilde, | Open Subtitles | لايمكنني إلا تخيل الأعالي التي كان سيرتقي إليها بحياته |
Amerika'nın kozalaklı ağaç ormanları, hayvan yaşamı açısından zengin olmayabilir. | Open Subtitles | الغابات الصنوبريةِ الأمريكيةِ قَدْ لا تكُون أغنى في الحياةِ الحيوانيةِ |
Makaklar için, kentsel orman yaşamı gerçek yaşam ortamlarından daha kolay. | Open Subtitles | بالنسبةللماكاك، العيش في الغابة المدنية أسهل بكثير من العيش في الغابة الحقيقية |
İkiniz de halkınızın dolu bir yaşamı hak ettiğine inanıyorsunuz, mutluluk, güvenlik ve... | Open Subtitles | كِلاكما يعتقد أن جماعتهُ تستحقُ حياةً كاملَة و ممتلئَة السعادة الأمان |