yapmanız gereken ilk şey kendiniz ile olan ilişkinizi değiştirmektir. | TED | أول شيء يجب فعله هو أن تغيروا علاقتكم مع أنفسكم. |
O halde matematik flört pencerenizdeki ilk yüzde 37'ye ne yapmanız gerektiğini söylüyor. Ciddi bir evlenme potansiyeli olan herkesi geri çevirmelisiniz. | TED | إذن فالرياضيات يقول بأنه ما عليك فعله في ال37 في المئة الأولى من تاريخ مواعدتك، عليك فقط أن تقصي الجميع كزوج محتمل. |
yapmanız gereken gelip her şeyi kontrol etmek ve balığı yemlemek. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو المجيء وتفقد كل شيء وإطعام الأسماك |
Işığı görünce ne yapmanız gerekiyordu? | Open Subtitles | ماذا يفترض عليكم أن تفعلوا عندما تروا الضوء الوامض؟ |
Ne yapmanız gerektiği umurumda değil. Bu sistemin kontrolünü geri istiyorum. | Open Subtitles | لا يهم ما عليكم فعله أريد إستعادة السيطرة على هذا النظام |
Bu varsayım böyle bir metodun olmasının imkansız olduğunu savunuyordu, tek yapmanız gereken, çözümleri belirli bir sayı dizisinden oluşan bir denklem yaratmaktı. | Open Subtitles | هدفها هو توضيح أن طريقة كهذه لا وجود لها، وكل ما عليك فعله هو تلفيق معادلة واحدة تكون حلولها مجموعة أعداد محددة جداً. |
yapmanız gereken tek şey iki saat fikirlerinizi içinizde saklamanızdı. | Open Subtitles | كل ما احتجتم فعله هو الإحتفاظ بآرائكم لأنفسكم لمدة ساعتين |
Tüm yapmanız gereken sadece "ra" kısmını çizmek, tamam mı? | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو إزالة الراء الزائدة، أليس كذلك؟ |
Tüm yapmanız gereken, bir kaç keşi, bizi işimizi görene kadar tutmak. | Open Subtitles | كل ماعليك فعله هو التصدي لبعض المدمنين بينا نخرج الاشياء من الخلف |
yapmanız gereken tek şey o adamın etrafında dolanıp bir şeylerle oyalamaktı. | Open Subtitles | الشيئ الوحيد الذي كان عليك فعله هو الدخول بين ملابس رجل الدين |
Bunu yapabilmek için de, esas yapmanız gereken genetik kısmından sonra olan bitenler genlerin ürettiği diğer şeylere bakmaktır. Proteomik işte bununla ilgili bir şey. | TED | و لعمل هذا, ما تحتاج حقا فعله هو, تحتاج النظر إلى الأشياء التي تنتجها الجينات و ما يحدث بعد الجينات. و هذا هو دور البروتيوميات. |
yapmanız gereken, Devrim ateşini harlamaktır. | TED | لكن ما علينا فعله. هو تأجيج نار الثورة. |
İşin doğrusu, koklear implant olmadan da piyano çalabilirsiniz. Çünkü tek yapmanız gereken doğru zamanda doğru tuşa basmak. | TED | في الحقيقة يمكنك أن تعزف على البيانو من دون زرع القوقعة، لأن كل ما عليك فعله هو الضغط على المفاتيح في الوقت المناسب. |
Ve sonrasında yapmanız gereken büyük oranda bakteri ya da süt üretmek ve bunu şekillendirmek, sonra da örneğin bir kumaş ya da halat oluşturmak. | TED | وما يمكنكم فعله بعد ذلك، هو أن البكتيريا أو الحليب ينتج عنهما كميات أكبر بكثير ثم من ذلك، اغزلوا الخيط ثم اصنعوا نسيجًا أو حبلًا. |
yapmanız gereken ilk adımı atmaktır. | TED | ما عليكم فعله هو بدء الخطوة الأولى على الطريق. |
Bir sahiplik ağındaki akışı hesaplamak istiyorsanız yapmanız gereken budur. | TED | إذا أردت أن تحسب التدفق في شبكة ملكية هذا ما يتوجب عليك فعله. |
Bunun karşılığında tek istediğim ben ailenizin servetinin keyfini sürerken kafama geleni yapmanız. | Open Subtitles | كل ما أسألة هو أن تفعلوا كل شئ يجول برأسى . بينما أتمتع أنا بالثروة التى خلفها أبائكم ورائهم |
Tek yapmanız gereken misyonu programlamaktır, insansız hava aracına nereye uçacağını söylemek için. | TED | كل ما عليك القيام به تحديد مسار الرحلة أن تقول للطائرة أين تطير. |
- Eric, güzel. - Tek yapmanız gereken toprakları karıştırmak. | Open Subtitles | إيرك" أنها جيدة" كل ما عليك فعلة هو ركله بقدميك |
Siz ne yapıyorsunuz çocuklar? Sizin Noel alışverişi yapmanız gerekmiyor muydu? | Open Subtitles | أليس من المفترض أن تقوموا بالتبضع قبل ليلة رأس السنة ؟ |
yapmanız gerekeni yapın ama ben olsam bu işe bulaşmazdım. | Open Subtitles | إفعلوا ما يجبُ عليكم فعلهُ لكّن إذا كنتُ مكانكم، سأتريّثُ قليلا. |
Her dijital dönüm noktası, şu an her ne yapıyorsanız bırakıp başka bir yere gitmeniz veya başka bir şey yapmanız için bir davettir. | TED | كل معلم مميز رقمي و دعوة لترك ما تقوم به الآن و الذهاب إلى مكان آخر وتفعل شيئا آخر. |
ve elinizdeki bu sınırlı bilgiyle orada ne olduğuna dair çıkarım yapmanız gerekirdi. | TED | ويتحتم عليك أن تستدل على ما هو موجود معتمدًا على هذه الدلائل المحدودة. |
Sanırım daha önce hiç yapmadığınız bir şey yapmanız gerekecek. | Open Subtitles | أعتقد أنكم ستضطرون إلى فعل شيء لم تفعلوه من قبل. |
Bu yüzden, bütün yapmanız gereken beni asmak, sonra her şey yoluna girecektir. | Open Subtitles | لذلك كل الذي يجب عمله هو أن تشنقني وكل شي سيكون بخير بعدها |
Tek yapmanız gereken, iki gün yanından ayrılmayıp homurtulu sesler çıkarmak. | Open Subtitles | ما تحتاجه هو أن تلاحقها ليومين و أنتَ تصدر أصوات شخير |
Ne yapmanız gerekiyorsa yapın. Sadece çocuğumuzu geri getirin. | Open Subtitles | افعل ما عليك فعله فقط أرجوك، استعد ابنتنا |
Beni korumak için yapmanız gereken her şeyi yapın ama bu tehdidin, soruşturmanın, her şeyin gizli tutulmasını istiyorum. | Open Subtitles | افعلوا ما عليكم لحمايتى, لكننى أريد ان يكون التهديد و التحقيقات و كل شىء فى سرية تامة |
Sizler eve dönmek istiyorsanız önce ne yapmanız gerektiğini, izin verin de göstereyim. | Open Subtitles | وفي حـالة رغبتكم يـا شبـاب بالعودةإلـىالوطن، اسمـح لي أن أريك بمـا يجب أن تفعله قبلمـا تستطيع أن تعود للوطن |
Neden kirli işlerini yapmanız için sizi buraya gönderdiklerini hala anlamıyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أعرف لماذا أرادو إرسالكم إلى هنا يا رفاق لتقوموا بعمل قذر |