Ve aslında, bizim başka makinelerin karşısında oturan makineler olmamızı engelleyecektir. | TED | و ستساعدنا على أن لا نصبح كآلات قابعة أمام آلات أخرى. |
Kopyalar da diğer makineler gibidir. Ya yararlıdırlar, ya zararlı. | Open Subtitles | ريبليكانت مثل أى آلات أخرى , إما مفيدة أو خطرة |
Güvenlikleri, kameraları var Yani, Allah aşkına orası darphane gibi. | Open Subtitles | لديهم بطاقات الدخول. لديهم آلات التصوير، أعني بأنه مثل الحصن |
Sadece, hesap makineleri ve trafik ışığı sistemleri falan yapacaklarını biliyorlardı. | TED | هم فقط عرفوا أمور مثل أنهم سيبنون آلات حاسبة و وحدات تحكم إشارات المرور الضوئية و لكنها ستكون كبيرة. |
ve dedim ki, ben de akıllı makineler yapmak istiyorum, ama bunun için önce beynin nasıl çalıştığını araştıracağım. | TED | وقلت: حسنا، أنا أريد بناء آلات ذكية أيضاً, لكن الطريقة التي أريد القيام بذلك هو عن طريق دراسة كيفية عمل الدماغ أولا. |
Edward de Bono, beyinlerimizin motife uyan makineler olduğunu iddia etmişti. | TED | و الآن يجادل ادوارد دي بونو على ان أدمغتنا هي آلات لأيجاد التماثل |
Ben çocukken, birşeyler yapmaya, karmaşık makineler üretmeye bayılırdım. | TED | عندما كنت طفلاً، كنت أحب بناء الأشياء، أن أصنع آلات معقدة. |
Çok uzak olmayan bir gelecekte, insan gözünün hassaslığında ve esnekliğinde yapılan makineler kendi evriminin bile ötesine geçmesini sağlayabilir. | TED | وفي المستقبل غير البعيد جدًا، آلات مبنية بدقة ومرونة للعين البشرية قد تتيح لنا تجاوز تطورها الخاص حتى. |
Carl Sagan gibi bazı astronomlar zeki uzaylıların kendini kopyalayan makineler yapmayacağını söyler. | TED | بعض علماء الفضاء، مثل كارل ساغان، يقولون أنه لن يبني الغرباء الأذكياء آلات تنسخ نفسها على الإطلاق. |
İnce eleyip ,sıkı dokumalıyız,allahın cezası kameraları her an takip edin... | Open Subtitles | هو كان قد كسب دورة محسّساتك وكسب دورة آلات تصويرك الملعونة. |
Gizli kameraları ve bizim telsizlerimiz gibi telsizleri olan avukatları var. | Open Subtitles | لديهم آلات تصوير مخفية و المحامون كان لديهم إتصالات مثل إتصالاتنا |
Ve sadece bağımsız makineleri değil; ayrıca lokomotif ve uçak filolarını, hastahane ve elektrik şebekesi gibi yekpare sistemleri de. | TED | وليس مجرد آلات فردية ولكن أساطيل القاطرات والطائرات أنظمة كاملة مثل شبكات الكهرباء والمستشفيات. |
- O buradaki Alman savaş makinesini... kuran ve işlemesini sağlamaya çalışan kartelin bir parçası. | Open Subtitles | إنـه مَن عزّز آلات الحرب الألمـانية وآمـال للإبقـاء على تواصلهـا |
Ben hep kahve makinelerinin önünde konuştuklarını düşünmüşümdür. | Open Subtitles | أعتقد أن الناس سيتحدثون عنه عند آلات القهوة. |
Bu iki eve kamera ve dinleme aleti koymak istiyorum. | Open Subtitles | وأود أن أقوم بتركيب آلات وكاميرات مراقبة في هذان البيتان |
Bu günlerde, fakstan kahve makinesine kadar her şey... | Open Subtitles | اليوم كل شيء من آلات فاكس حتى ماكنات القهوة |
Özel bir ağ. Büyük ihtimalle odun kesme makinelerine bağlanıyorlar. | Open Subtitles | شبكة خاصة ربما مرتبطة مع آلات قطع الأشجار الخاصة بهم |
Hikâye belirgin olarak insana özgü özellikleri olan, ayaklanmadan önce dünyadaki insanların isteklerini yerine getiren otomatik makinelerden bahsediyordu. | TED | حيث أظهرت القصة آلات مؤتمتة لها صفات بشرية مميزة والتي كانت، قبل أن تثور، تقوم بخدمة سكان الأرض. |
Sizde şu Polaroid fotoğraf makinelerinden bir tane vardı, öyle değil mi? | Open Subtitles | هل عندك أحد من هؤلاء آلات تصوير و بولارويد لاصقة، حسنا؟ |
Erkekler bana, "Siz kadınlar, seçilmiş kadın üyeler kadınlar için dikiş makinası alın." | TED | أخبرني الرجال: "أنتم النساء، النساء الأعضاء المنتخَبات، عليكن ابتياع آلات خياطة للنساء". |
Cehennemde özel elektronik aletleri ya da başka bir şey mi var? | Open Subtitles | ... هل من آلات مميزه في الجحيم أو أشياء من هذا القبيل؟ |
Yani çok basit robotlar, fakat ortak akıl göstermeleri için programlanabilirlerdi ve bizim yapabildiğimiz şey de buydu. | TED | آلات بسيطة جدا ولكن يمكن برمجتها لتستقبل الذكاء المُجمَّع وهذا ما تمكننا من عمله |
"Biz kamikazeler makineyiz... " "Yurttaşlarımıza, Japonya'yı hayalimizdeki büyük ülke yapmaları için..." | Open Subtitles | نحن طياروا الكاميكازي مجرد آلات ليس لدينا أي شيء لنقوله |