Dijital ilişkilerin bu genel çeşitliliği bağlamında güvenli bir şekilde ‘’yabancılığı’’ aramak bu yenilik için çok iyi bir temel olacaktır. | TED | وفي سياق هذا النطاق العريض من العلاقات الرقمية, البحث عن الغرابة بشكل آمن قد يكون وبشكل حسن أساس جديد لذلك الإبتكار |
Bunun korkutucu olduğunu biliyorum ama sana söz veriyorum bu evde güvendesin. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّ هذه مخيف، لَكنِّي أَعِدُك، أنت آمن هنا في هذا البيتِ. |
Sizinle tekrar bağlantıya geçmeyi planladık. Bir güvenlik çizgisi yapmayı başardık. | Open Subtitles | لقد خططنا أن نتصل بكم بعد أن نثبت في خط آمن |
Dokunmak güvenlidir ama mideye giderse bir atı bile devirebilir. | Open Subtitles | لمسه آمن ، لكن إذا تناولها، يكفي أن يسقط الحصان. |
Bu, sete her gittiğimde, bana inanan biri olduğunu hatırlatıyordu. | Open Subtitles | كلّما تطؤ قدمي موقع التصوير، تذكرني أن شخصاً آمن بي |
Bu kadar tehlikeli bir şey varken, güvenlik söz konusu olamaz. | Open Subtitles | , أنظر , بوجود شئ خطير هكذا لا يوجد شئ آمن |
O ormanın içine girmek pek de emniyetli olmayacak gibi görünüyor. | Open Subtitles | لا يبدو اننا سنحصل على مرور آمن . داخل تلك الغابة |
Her ne olursa olsun, bir uçağı yok etme gücüne sahip olduğuna inanıyordu. | Open Subtitles | ضد كل الأسباب هو آمن أنه . لديه القدرة ليدمّر طائرة |
Bizim için tanıklık ederseniz sizi emin bir yere yerleştiririz. | Open Subtitles | سوف تساعديننا تشهدين لصالحنا ونضعك في مكان آمن أنت وابنك |
Bu tvitin sonuçlarından biri güvenli ve özgür bir internet mücadelesi yapanlarla, diğer müttefik ve aktivistlerle bağlantıya geçmem oldu. | TED | جزء مما نتج عن هذه التغريدة أني تواصلتُ مع الحلفاء وغيرهم من النشطاء الذين يقاتلون من أجل انترنت آمن وحر. |
Hatta bilimsel bir konferansta Midgley CFC'leri soludu ve bir mumu söndürdü. Bunu CFC'lerin güvenli ve yanıcı olmadıklarını kanıtlamak yapmıştı. | TED | وفي الحقيقه ميدجلي اشتهر بتنفس هذا المركب ثم نفخه على الشمعة، ليثبت في مؤتمر علمي، أنه مركب آمن وغير قابلٍ للاشتعال، |
- Ne olursa olsun burada kalmanın senin için güvenli olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | فقط مهما حدث أنا لا أظن أن هذا المكان آمن لبقائك فيه |
Ama güvenlik önlemlerini artırdım. Tamamen güvendesin. | Open Subtitles | . لكني أخذت إجراءات وقائية إضافية . أنتي في آمن كامل |
güvendesin. Plak dükkânına girdi. | Open Subtitles | الطريق آمن الآن، لقد دخل إلى متجر بيع الأسطوانات. |
Bir sığınaktı. Neşelen, burada güvendesin. | Open Subtitles | لقد كان ملجأ منيع لذا يجب أن تبتهج، إنه آمن هنا. |
Yüksek güvenlikli her güvenlik kasası iki adet anahtarla açılıyor. | Open Subtitles | كل صندوق إيداع آمن في خزنة الأمن العالي يتطلب مفتاحين |
Biraz daha karmaşık ama basit olan şey güvenlidir. | Open Subtitles | انه معقّد أكثر بعض الشيء من ذلك لكن ثانية، البسيط آمن |
Ama öbür çek, bu kasabaya benden daha çok inanan birinden geliyor. | Open Subtitles | ..ولكن الشيك الاخر قادمٌ من الرجل اللذي آمن بهذه المدينة اكثر مني.. |
Önemli olan neyi yemenin güvenli, neyi yemenin tehlikeli olduğunu kestirmek. | Open Subtitles | الخدعة فقط معرفة ما هو آمن للأكل وما هو ليس آمن |
Kuşlar, emniyetli kanatlarına zemin hazırlayamayan kaskattan başka bir yere kaçarlar. | TED | تهرب الطيور إلى مكانٍ آمن جميعهم ما عدا طائر الشبنم، الذي لا يستطيع الابتعاد عن الأرض بأجنحته الصغيرة. |
- Baban inanıyordu. Ve oğlu olduğun için, senin için bunun bir anlamı olmalı. | Open Subtitles | والدكَ آمن بذلك ، و طالما أنتَ ولده فيجب أنّ يعني هذا لكَ شيءً. |
Ya burada kalır, her şeyin güvenli olduğundan emin oluruz ya da yolun üstünde gölün yakınında bir balıkçı kulübesi var. | Open Subtitles | نحنُ يمكن أن نبقى هنّا، و التأكد بأن الوضع آمن. أو أن نذهب الي سقيفة لصيد السمك على الطريق، بجانب البحيرة. |
Amerika'da, bizim eskimiş, kirli ve güvensiz enerji sistemimiz her koşulda 2050 gibi değiştirilecek. | TED | لابد أن يُستبدل نظام الطاقة العتيق و الملوث و الغير آمن في أمريكا .بحلول عام 2050 على أية حال |
Hükumdarlığım süresince sizler, Carlyle'ın cömert toprakları üzerinde güvenle barınmayı sürdüreceksiniz. | Open Subtitles | وطالما انا الحاكم سيكون لديكم ملجأ آمن هنا بالحدائق الوفيرة لكارليل |
Evet, o zaman da böyle düşünüyordun. Safının inandığı her şeyden nefret ederdin. | Open Subtitles | أجل، كان لك نفس الرأي عندئذٍ، إنّك كرهت كلّ ما آمن به فريقك. |
Tavan arası Temiz ama diğer tarafa bir çıkış var. Çekil önümden, çekil! | Open Subtitles | الطابق العلوي آمن ؛ ولكن هناك فتحة للمنزل المجاور ؛ إبتعدا من الطريق. |
Şunu kafana sok. Gerçekten güvende olabilmenin tek yolu bu hikayeyi yayınlamaktır. | Open Subtitles | يجب أن تفهم أن الطريقه الواحده لابقائك آمن هى نشك لهذه القصه |
İstediği şey, binbir zorlukla kazandığı parasını biriktirmek için güvenilir bir yerdi. | TED | ما كانت تطلبه هو مكان آمن لتوفير المال الذي تكسبه بشق الأنفس. |