Kalmam için ısrar edildi, ben kabalık yapmayı hiç sevmem. | Open Subtitles | لقد دعوني لأن أبقى و لا أحب أن أكون وقحاً |
Özellikle ailenin ve arkadaşlarının resimleriyle dolu olan rafa bayıldım. | Open Subtitles | أنا أحب أن يمتلىء هذا الرف بصور أصدقائى و عائلتى |
Bir başka adamı sevdiğimi söylersem, Bu beni eşcinsel yapmaz mı? | Open Subtitles | إن قلتُ بأني أحب رجل آخر ألا يجعلني هذا شاذاً ؟ |
Hareketsiz kalmayı sevmiyorum, ve senin beni bu saçma sapan durumda görmenden hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لا أحب أن أكون خاملاً, و لا أحب أن ترينني في هذه الحالة |
Ancak ben bu şekilde beğendim. Çilli kız ve köpek. | Open Subtitles | لكنى أحب الأمور بهذا الشكل، الفتاة ذات النمش و الكلب. |
Biliyorum, biliyorum. Ama ben bunu çekici bulan erkekten hoşlanmam. | Open Subtitles | أعلم، أعلم، أنا فقط لا أحب الرجال الذين يرونه جذاباً |
Ben, oda servisinden.., ...su yosunu ile ovalanarak yapılan vücut masajından hoşlanıyorum. | Open Subtitles | أنا أحب خدمة الغرف و سكب الطحالب البحرية ومساج على كامل الجسد |
Renkli benekleriyle kağıda sarılmış şekerleri severdim ve sıvı şekerle doldurulmuş küçük şişeleri. | Open Subtitles | كنتُ أحب النقط الملوّنة اللواتي كنّ ملتصقات بالورقة وتلك الزجاجات المملوءة بالسائل الحلو |
Komutan, etrafındakilere gücünü göstermeyi severdi özellikle de yeni hemşirelere ve sıhhiye erlerine. | Open Subtitles | أحب القائد أن يفرض سلطته هنا خصوصاً مع الممرضات الجديدات و عاملي المشفى |
Senin gibi zavallı bir çocuğu sevmem için hiçbir neden yok! | Open Subtitles | أي دافع كان يمكن أن يجعلني أحب طفلة مثيرة للشفقة مثلك؟ |
Lütfen dokunma dedim ya. Parmak izi kalıyor. Parmak izi sevmem. | Open Subtitles | كما قلت ، لا تلمسي بصماتكِ ستطبع ولا أحب بصمات الأصابع |
Ben bu yaklaşıma bayıldım. Bir durumun üstesinden, zorluklardan kaçarak değil onları kullanarak gelmek. | TED | أنا أحب ذلك. لا ترتفع إليه، بل ارتفع معه. |
Sesinizdeki sıcacık tona bayıldım. | Open Subtitles | أحب سماع تلك النغمة الجميلة التى فى صوتكِ |
Yazı veya tura senin seçimin, ama turayı sevdiğimi bilirsin. | Open Subtitles | إنه اختياركِ ذيل أو رأس ولكن تعرفين أنني أحب الرأس |
Sen benim paranın rengini sevdiğimi biliyorsun ne yapman gerektiğini söylemem mi gerekiyor? | Open Subtitles | تعرف انني أحب لون المال .. اتريدني ان اخبرك مالذي يجب فعله ؟ |
Söylediğim gibi, Ben aslında... filmden, sinemadan, genel olarak sanattan pek hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | كما قلت لك ، لا أحب الأفلام كثيراً السينما ، والفن عموماً |
Pekâla, dinle. Bu durumdan senin gibi ben de hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | نعم، حسناً، اسمع أنا لم أعد أحب هذا أكثر منك |
Herşeye rağmen gömleğini beğendim. Bu genel erkek tarzı mı? | Open Subtitles | على العموم ، أحب القميص هل يأتي بالستايل الرجالي ؟ |
- Hayır. Ve benim fotoğraflarımı çeken tanımadığım insanlardan hoşlanmam. | Open Subtitles | وأنا لا أحب الناس وأنا لا أعرف التقاط الصور لي. |
Senden hoşlanıyorum ama işin aslı şu ki, uzakken daha çok seviyorum. | Open Subtitles | انا أحبك ، ولكن الحقيقية أنا أحب أن نكون مبتعدين عن بعضناً |
Üzerindeki renklerin ne anlama geldiğini anlayana kadar ona bakmayı çok severdim. | Open Subtitles | كنت أحب النظر اليها، كل تلك الألوان. حتى تبين لي ما تعنيه. |
Johnny sizi gerçekten severdi çocuklar... ve bu oyunu da severdi. | Open Subtitles | جوني قد أحبكم جميعاً وقد أحب هذه اللعبة وأحب هذا المكان |
- Evet, biliyorum. Ben de onu bu lanet oyuna almak isterdim. | Open Subtitles | أعرف ، و أنا أحب أن أغتنم واحدة من هذه الألعاب الملعونة |
- Bu, hoşuma gitti. - Gençken birkaç tane tanıdım. | Open Subtitles | ـ أنا أحب هذا ـ عرفت قليلاً من هذا الشيىء |
Aklımı kaçırdığımı görmek istiyorum. Sen de aklımı kaçırdığımı görmek istemez misin? | Open Subtitles | و لكن لليلة واحدة , أحب رؤية نفسى أجن و أنت ايضاً؟ |
Ama sizinle tamamen dürüst olmam gerekirse, ben televizyonu seviyorum. | TED | ولكن لأكون صادق معكم ، إنني أحب التلفاز نوعاً ما. |
Lucentio olmak hoşuma gider, Çünkü zaten Lucentio'yu çok severim. | Open Subtitles | أنا أضمن أن يكون ليسنسيو ، لأننى كذلك أحب ليسنشيو. |
Bay Street, doğru mu acaba Lyla Garrity'yi sevdiğim mi? | Open Subtitles | هل صحيح يا سيد ستريت أنني أحب ليلى غارتي ؟ |