Hala, buraya olması gerektiğinden daha önce geldik gibi hissediyorum. | Open Subtitles | ما زلت أحس أننا جئنا هنا مبكرا أكثر مما ينبغي |
Beni okuldan almayı unuttuğun zamanki kadar üzgün hissediyorum kendimi. | Open Subtitles | أحس بالحزن مثل المرة التي نسيت أن تحضرني من المدرسة |
Ne kadar da vatanseversin. kendimi çok daha güvende hissediyorum. | Open Subtitles | حسناً , كم وطني منكي أنا أحس بأمان أكثر فعلاً |
Gerçek şu ki son günlerde kimse için bir şey hissetmiyorum. | Open Subtitles | الحقيقة أني لا أحس بأي شيء من أي أحد هذه الأيام. |
Hile yaptım biliyorum, ama kendimi daha iyi hissettim. Hazırız. | Open Subtitles | كان غشاً نعم , و لكن جعلني أحس بشعور أفضل |
Sanki bir hengâmenin ortasındayım ve çıkış yolunu bir türlü bulamıyorum. | Open Subtitles | أحس أني عالق في نوع من الفوضى بدون أية وجهة منطقية. |
Ve bu gun yapmaya calisacagim sey özgüveninizi kırmak olacak. Çünkü bu hissi biliyorum, kendim de hissedebiliyorum. | TED | و لهذا ما سوف أقوم بتجربته اليوم هو بزعزعة ثقتكم . لأني أعرف الإحساس أستطيع أن أحس بها بنفسي |
Kabustan yeni uyanmış gibi hissediyorum, tek farkı bütün kanlı detayları hatırlamam. | Open Subtitles | أحس كأني إستيقظت من حلم سيىء ماعدا أني أتذكر كل التفاصيل الدموية |
O zaman neden birinin ölümüne hüküm vermiş gibi hissediyorum? | Open Subtitles | إذاً لمَ أحس وكأنني حكمت على شخص ما بالموت ؟ |
Oh! Geldiğimden beri ilk defa kendimi özgür hissediyorum. Whoo! | Open Subtitles | أوه ،إنها أول مرة أحس بالصفاء منذ أن وصلت هنا |
Evet ama ben kendime düşeni yapıyorum, bu yüzden harika hissediyorum. | Open Subtitles | أجل، لكني قمت بمـا نوجب علي، لذلك لا أحس بأي ندم. |
Senin gibi 20'li yaşların hep umudunu beğeniyor gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أحس بأن أعراضنا عند عمر العشرين كانت تتحور حول الأمل |
Fakat şimdi çok garip hissediyorum, çünkü haftanın birinde dediği şeyi yaşıyorum. | TED | لكن الآن أحس إحساسا جد غريب، لأن أعيش ما قاله سن تسو أسبوعا واحدا. |
kendimi iyi hissetmiyorum. | Open Subtitles | إذا جيدة ـ أجرة لا أشعر أنني بخير أحس قليلاً |
Hayır,biliyorum, ben sadece... sadece geldim ve ve gerçek olanı hissettim... | Open Subtitles | لا, أعرف ذلك, أنا فقط حقا أحس بأنه كان علي الخروج |
Ve ne zaman ikonlar yapsam, Sanki, ikon ustası gibiydim, ve Sanki, evet, gerçekten iyiyim, bilirsiniz. | TED | و عندما كنت أبتكر أيقونات ، كنت أحس و كأنني سيد الأيقونات و كنت أحس أنني جيد جدا في هذا. |
Havada görünmeyen kıpırtıları hissedebiliyorum. | TED | أستطيع أن أحس بالإثارة المخفية في الهواء |
Son sırayı ise, acıkan ve yemek yemek için duran ve karşıya geçmeden önce biraz uyuyan domuz aldı. | TED | المركز الأخير كان من نصيب الخنزير، الذي أحس بالجوع فتوقف ليأكل ويغفو قبل أن يتهادى أخيرا صوب خط النهاية. |
Sende büyük bir mücadele seziyorum. | Open Subtitles | إنني أحس بذلك الصراع العظيم يعتمل بداخلك. |
Sanırım tekrar onların kollarında olmak istedim, sıcaklıklarını hissetmek istedim. | Open Subtitles | أظنني فقط أرادت أن أحس بحضنهم ثانية أن أحس بدفئهم |
Gerçekten bir maziniz varmış gibi hissetmeye başlıyorum. Bu güzel. | Open Subtitles | لقد بدأت أحس يا رفاق أن لكم تاريخ انه جيد |
Alnımda bir sivilce var ve hissettiğim gibi görünmeye başladım. | Open Subtitles | لدي لاصقه على جبهتي و بدأت أحس بما أشعر به |
O bacağını kaşıdığında ben hiçbir şey hissetmemiştim ve "Ben olmadığını anlamıştım. " | Open Subtitles | علمت ذلك عندما خدش قدمه ولم أحس بشيء قلت لنفسي إنه ليس أنا |
O kaskı ne zaman taksam, kendimi yenilmez hissediyordum. | Open Subtitles | صحيج كل مرة أضع فيها الخوذة أحس أنني حصين |
Ama o bana bir ürperti hissettiğini söyledi, derisinin hemen üstünden titreşimler bir çakıp bir sönüyordu. | TED | لكنه أخبرني أنه أحس بوخز خفيف، بشرارات كهربائية تشتعل ثم تنطفئ تحت سطح بشرته. |
Herşeyi her zaman benim yerime yapması kendimi aptal ve yetersiz hissettiriyor. | Open Subtitles | إنها تجعلني أحس بالغباء والتفاهة لوجود كل شيء مراعى كل الوقت |