ويكيبيديا

    "أدرك أن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • olduğunun farkındayım
        
    • olduğunu fark
        
    • olduğunu bilmiyordum
        
    • olduğunu biliyorum
        
    • olduğunun farkında
        
    • olduğunu farketmemiştim
        
    • anladım ki
        
    • fark etmemiştim
        
    • Anladı ki
        
    • fark ettim
        
    • farketti ki
        
    • olduğunu anlıyorum
        
    • olmadığından haberim
        
    Bunun sadece dostça bir toplantı olduğunun farkındayım, ancak gezegenimin liderleri adına, bazı düşüncelerini değerlendirmen amacıyla sana sunmam gerekiyor. Open Subtitles أدرك أن هذا مجرد اجتماع ودي ولكن نيابة عن قادة كوكبنا.. طلب مني أن أنقل إليكم بضعة أفكار للتفكير بها
    Yalan beyanda bulunmak ve sahtekarlığa... karşı yasalar olduğunun farkındayım. Open Subtitles أنا أدرك أن هناك قوانين ضد الاحتيال والإدلاء بأقوال كاذبة.
    Gerçeğin belirsizlik olduğunu fark etmedim. Benden başka biri var mı fark etmeyen? Open Subtitles لم أدرك أن الحقيقة ستكون بعيده عن الأنظار هل من أحدٍ آخر ؟
    Ve bazen herkesin tek gördüğünün bu olduğunu fark ediyorum. Open Subtitles وأحيانا أدرك أن هذا هو كل ما يراه أي أحد
    Koruma köpeğinin senin kadar işe yaramaz olduğunu bilmiyordum, Turtle. Open Subtitles وأنا لم أدرك أن كلب حراستك عديم النفع أكثر منك
    Şimdi Barack Obama'nın başkan seçilmesinin ırk ayrımcılığının sonsuza kadar bitirdiği anlamına geliyor diyecek olan insanların olduğunu biliyorum, doğru mu? TED أدرك أن هنالك من يدعي أن انتخاب براك أوباما لرئاسة الولايات المتحدة تشير إلى نهاية التمييز العنصري للأبد، أليس كذلك؟
    Bunun önemli bir iş olduğunun farkında olduğumuzdan emin değilim. Bize göre sıkıcı bir işti. Open Subtitles لست متـأكداً مـن أن الجميع قـد أدرك أن العمل المهم الذى أخترناه كان عملاً مملاً
    Annem böyle yapar, daha önce garip olduğunu farketmemiştim. Open Subtitles أمي تفعل ذلك لم أدرك أن ذلك كان غريبا من قبل
    Çok uygunsuz bir zaman olduğunun farkındayım ama şimdi senden çok büyük bir iyilik istiyorum. Open Subtitles أدرك أن الوقت غير مناسب لكن لدي طلب كبير عندك
    Bunun son derece nahoş olduğunun farkındayım ancak lütfen bunu olduğundan daha da çirkinleştirmeyelim. Open Subtitles أدرك أن هذا بغيض جدا، لكن، أرجوك، دعنا لا نجعل هذا أقبح مما يجب أن يكون. طبعا.
    Ben de sigara içmenin kötü olduğunun farkındayım ama bırakmıyorum. Open Subtitles أدرك أن التدخين ضار لصحتي. هذا لا يعني إنني سأقلع عنه.
    Ve bu bağlılık araçlarını işlettiğiniz zaman gerçekten de şeytanın ayrıntılarda olduğunu fark ediyorsunuz. TED وعند محاولة تنفيذ آلية الالتزام هذه ، كنت أدرك أن الصعوبة تكمن حقاً في التفاصيل.
    Bereket döngüsünün, bunu inşa eden geometrik algoritmadaki tekrarlamalı döngü ile aynı olduğunu fark ettim. TED و بدأت حينها أدرك أن دورات الخصوبة تلك كانت تماما مثل الدورات المتكررة في الخوارزمية الهندسية التي تبني هذا.
    Ancak bu basit tecrübenin, kısa olmasına rağmen, toplumumuzda ayrıcalıklı olduğunu fark etmemiştim. TED ولكني لم أدرك أن هذه الخبرة البسيطة، والمختصرة، كانت امتيازًا في مجتمعنا.
    Gece kulübü konukseverlik uzmanlığının bu kadar tehlikeli olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles لم أدرك أن متخصص في رعاية الكابريهات عمل خطر جداَ
    İşinin avantajlarından birinin beş saatlik aralar vermek olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles لم أدرك أن أخذ استراحة بخمس ساعات من مزايا وظيفتكِ
    Yapmanı isteyeceğim şeyin alışılmadık olduğunu biliyorum. Open Subtitles أدرك أن هذا شئ غير معتاد أن أطلب منك عمله
    Yeni bir işim olduğu için, birdenbire hastaların öncelikli olduğunun farkında olmaktan vazgeçtiğimi düşünüyor olabilirsin. Open Subtitles انظر, أتظنّ بإعتقادك فقط لأنّي حصلت على هذا المنصب الجديد.. أنه فجأة لم أعد أدرك أن المرضى لهم الأولويّة..
    Mağazada çalışmanın onun için bu kadar önemli olduğunu farketmemiştim. Open Subtitles لم أدرك أن العمل في المتجر يعني الكثير لها
    anladım ki bu boş sayfa bir gizemli kutu, değil mi? TED وأنا أدرك أن تلك الصفحة الفارغة هى صندوقا غامضا.
    Anladı ki Abruzzi ve Falzone- - Çalıştığı insanlar-- Katillerdi. Open Subtitles (أدرك أن (أبروزي) و (فالزوني الرجلان اللذان يعمل لحسابهما قاتلان
    Sayın yargıç, adil olmaya çalıştığınızı fark ettim ve ben...ben o anın heyecanıyla söylenen sözler için çok üzgünüm. Open Subtitles إننى أدرك أن سيادتك تحاول أن تكون عادلاً إننى آسف جداً على أى ملحوظات لقد كانت وليدة اللحظة الحارة
    Sonra farketti ki sahip olduğu hiçbirşey doğru değildi.. Open Subtitles ومن ثمّ أدرك أن كل شيء كان يملكه مسبقًا لم يكن صوابًا أيضًا
    Şimdi o çocuğun dışında fiyakacı bir soytarı olduğunu anlıyorum! Open Subtitles والآن أدرك أن ذلك الطفل الحزين هو داخل أحمق متغطرس!
    İşlerin kontrol altında olmadığından haberim yoktu. Open Subtitles لم أدرك أن الأمور خرجت عن السيطرة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد