Bunun sadece dostça bir toplantı olduğunun farkındayım, ancak gezegenimin liderleri adına, bazı düşüncelerini değerlendirmen amacıyla sana sunmam gerekiyor. | Open Subtitles | أدرك أن هذا مجرد اجتماع ودي ولكن نيابة عن قادة كوكبنا.. طلب مني أن أنقل إليكم بضعة أفكار للتفكير بها |
Yalan beyanda bulunmak ve sahtekarlığa... karşı yasalar olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | أنا أدرك أن هناك قوانين ضد الاحتيال والإدلاء بأقوال كاذبة. |
Gerçeğin belirsizlik olduğunu fark etmedim. Benden başka biri var mı fark etmeyen? | Open Subtitles | لم أدرك أن الحقيقة ستكون بعيده عن الأنظار هل من أحدٍ آخر ؟ |
Ve bazen herkesin tek gördüğünün bu olduğunu fark ediyorum. | Open Subtitles | وأحيانا أدرك أن هذا هو كل ما يراه أي أحد |
Koruma köpeğinin senin kadar işe yaramaz olduğunu bilmiyordum, Turtle. | Open Subtitles | وأنا لم أدرك أن كلب حراستك عديم النفع أكثر منك |
Şimdi Barack Obama'nın başkan seçilmesinin ırk ayrımcılığının sonsuza kadar bitirdiği anlamına geliyor diyecek olan insanların olduğunu biliyorum, doğru mu? | TED | أدرك أن هنالك من يدعي أن انتخاب براك أوباما لرئاسة الولايات المتحدة تشير إلى نهاية التمييز العنصري للأبد، أليس كذلك؟ |
Bunun önemli bir iş olduğunun farkında olduğumuzdan emin değilim. Bize göre sıkıcı bir işti. | Open Subtitles | لست متـأكداً مـن أن الجميع قـد أدرك أن العمل المهم الذى أخترناه كان عملاً مملاً |
Annem böyle yapar, daha önce garip olduğunu farketmemiştim. | Open Subtitles | أمي تفعل ذلك لم أدرك أن ذلك كان غريبا من قبل |
Çok uygunsuz bir zaman olduğunun farkındayım ama şimdi senden çok büyük bir iyilik istiyorum. | Open Subtitles | أدرك أن الوقت غير مناسب لكن لدي طلب كبير عندك |
Bunun son derece nahoş olduğunun farkındayım ancak lütfen bunu olduğundan daha da çirkinleştirmeyelim. | Open Subtitles | أدرك أن هذا بغيض جدا، لكن، أرجوك، دعنا لا نجعل هذا أقبح مما يجب أن يكون. طبعا. |
Ben de sigara içmenin kötü olduğunun farkındayım ama bırakmıyorum. | Open Subtitles | أدرك أن التدخين ضار لصحتي. هذا لا يعني إنني سأقلع عنه. |
Ve bu bağlılık araçlarını işlettiğiniz zaman gerçekten de şeytanın ayrıntılarda olduğunu fark ediyorsunuz. | TED | وعند محاولة تنفيذ آلية الالتزام هذه ، كنت أدرك أن الصعوبة تكمن حقاً في التفاصيل. |
Bereket döngüsünün, bunu inşa eden geometrik algoritmadaki tekrarlamalı döngü ile aynı olduğunu fark ettim. | TED | و بدأت حينها أدرك أن دورات الخصوبة تلك كانت تماما مثل الدورات المتكررة في الخوارزمية الهندسية التي تبني هذا. |
Ancak bu basit tecrübenin, kısa olmasına rağmen, toplumumuzda ayrıcalıklı olduğunu fark etmemiştim. | TED | ولكني لم أدرك أن هذه الخبرة البسيطة، والمختصرة، كانت امتيازًا في مجتمعنا. |
Gece kulübü konukseverlik uzmanlığının bu kadar tehlikeli olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أدرك أن متخصص في رعاية الكابريهات عمل خطر جداَ |
İşinin avantajlarından birinin beş saatlik aralar vermek olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أدرك أن أخذ استراحة بخمس ساعات من مزايا وظيفتكِ |
Yapmanı isteyeceğim şeyin alışılmadık olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أدرك أن هذا شئ غير معتاد أن أطلب منك عمله |
Yeni bir işim olduğu için, birdenbire hastaların öncelikli olduğunun farkında olmaktan vazgeçtiğimi düşünüyor olabilirsin. | Open Subtitles | انظر, أتظنّ بإعتقادك فقط لأنّي حصلت على هذا المنصب الجديد.. أنه فجأة لم أعد أدرك أن المرضى لهم الأولويّة.. |
Mağazada çalışmanın onun için bu kadar önemli olduğunu farketmemiştim. | Open Subtitles | لم أدرك أن العمل في المتجر يعني الكثير لها |
anladım ki bu boş sayfa bir gizemli kutu, değil mi? | TED | وأنا أدرك أن تلك الصفحة الفارغة هى صندوقا غامضا. |
Anladı ki Abruzzi ve Falzone- - Çalıştığı insanlar-- Katillerdi. | Open Subtitles | (أدرك أن (أبروزي) و (فالزوني الرجلان اللذان يعمل لحسابهما قاتلان |
Sayın yargıç, adil olmaya çalıştığınızı fark ettim ve ben...ben o anın heyecanıyla söylenen sözler için çok üzgünüm. | Open Subtitles | إننى أدرك أن سيادتك تحاول أن تكون عادلاً إننى آسف جداً على أى ملحوظات لقد كانت وليدة اللحظة الحارة |
Sonra farketti ki sahip olduğu hiçbirşey doğru değildi.. | Open Subtitles | ومن ثمّ أدرك أن كل شيء كان يملكه مسبقًا لم يكن صوابًا أيضًا |
Şimdi o çocuğun dışında fiyakacı bir soytarı olduğunu anlıyorum! | Open Subtitles | والآن أدرك أن ذلك الطفل الحزين هو داخل أحمق متغطرس! |
İşlerin kontrol altında olmadığından haberim yoktu. | Open Subtitles | لم أدرك أن الأمور خرجت عن السيطرة |