Sen bu işe ne onun manşetleri için ne benim davam için belki onların çocukları için bile girmedin. | Open Subtitles | الآن ، لقد اخترت أن تخوض ذلك بنفسك إنك لم تخضه من أجل عنوانه الرئيسى أو من أجل قضيتى |
Sen bir yetişkin olsan da, aslında adi bir veletsin. | Open Subtitles | إنك مجرد طفل مشاكس مدلل حتى لو كنت كبير السن |
Sen Seçilmiş Kişi olduğunu düşünmüyorsun, Unutulmuş Kişi olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | إنك لا تعتقد بأنك، المُختار و لكنك تعتقد بأنك، المَنسي |
Ona asla söylemeyeceksin, çünkü onu kaybedeceğini Çok iyi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت لَنْ تُخبرَيه، لأنك تَعْرفُين إنك ستَفْقدُيه بما فيه الكفاية |
Hala iki tane yetenekli kovalayıcımız olduğunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إنك تعرفين أنه ما يزال لدينا مطاردين محنكين، أليس كذلك؟ |
Dün gece Beni sevdiğini, ömür boyu beraber olacağımızı söyledin. | Open Subtitles | ليلة الأمس قلت إنك تحبينني وإننا سنمضي بقية حياتنا معاً |
Düşündüğünden daha Çok şey biliyorum. Ayrıca, Sen bir yalancısın. | Open Subtitles | حسناً، أعرف أكثر من ما تتوقعين بالإضافة الى إنك كاذِبة |
Sen işte olduğun müddetçe, kendimi güvende hissediyorum bebek de öyle. | Open Subtitles | طالما إنك فى العمل ، أشعر بالأمان و هذا حال الطفل |
Sen vaktini Allah yolunda kullanıyorsun. Kendi şahsın için değil. | Open Subtitles | إنك تستثمر وقتك من أجل الله وليس من أجل نفسك |
Unut gitsin; bu kâğıtlar Çok pahalı. Sen artık yapmıyorsun. | Open Subtitles | انسى ذلك، هذا الورق باهض التكلفه إنك خارج هذه اللعبه |
Oh, hayır. Şüphesiz ki, Sen hristiyanlık alemindeki en güzel yaratıksın. | Open Subtitles | نعم و بدون شك إنك اجمل مخلوق في حفل عيد المسيحين |
Pekala... İşte bu yüzden büyük beyinlerin bağışlayıcılığını göstermesi gereken Sen olmalısın. | Open Subtitles | حسناً، لهذا عليك أن تثبت إنك رجل عظيم و صاحب عقل كبير |
Sen de en az benim kadar başarısızmışsın ve aynı zamanda korkmuş. | Open Subtitles | إنك فاشل بقدر ما كنت تماماً، وخائف بقدر ما كنت خائفاً تماماً. |
Sen de en az benim kadar başarısızmışsın ve aynı zamanda korkmuş. | Open Subtitles | إنك فاشل بقدر ما كنت تماماً، وخائف بقدر ما كنت خائفاً تماماً. |
Çok iyi fikir. Sana uyan bir tane bulamamak ne kötü. | Open Subtitles | هذة فكرة جيدة منك من المؤسف إنك لم تجدي واحداَ مناسباَ |
Hala iki tane yetenekli kovalayıcımız olduğunu biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | إنك تعرفين أنه ما يزال لدينا مطاردين محنكين، أليس كذلك؟ |
Beni aradı, bugün orada olması gerektiğini ve senin onun yerine bakacağını söyledi. | Open Subtitles | اتصلت بنا . قالت إنها ملزمة بحضانة الطفلة وأضافت قائلة إنك ستغطين مناوبتها. |
Ya da artık herhangi bir şeyin Seni etkilememesine alıştın mı? | Open Subtitles | أو إنك تعودت على هذا لدرجة، إن لا شيء يؤثر بك؟ |
Teşekkür ederim Doktor Bey. siz birçok şeyi anlamamı sağlıyorsunuz. | Open Subtitles | شكراً أيها الطبيب ، إنك تجعلنى أفهم الأشياء بطريقة ما |
Yani diyorsun ki ben onu kendim yarattım çünkü ihtiyacım olan... | Open Subtitles | إذن إنك تعتقدين أننى قد اختلقتها لأننى بحاجة إليها من أجل |
Düğünü organize ediyorsun ama gelinin kim olduğunu bilmiyor musun? | Open Subtitles | إنك تجهز الزواج و لا تعرف من هي العروس ؟ |
Şuan hayatımda olan, yanında olmak istediğim tek adam sensin. | Open Subtitles | إنك الرجل الوحيد في حياتي الآن الرجل الوحيد الذي تمنيته |
Anlayacağın gibi, bu, benim için, peri masallarına inanmak gibi bir şey. | Open Subtitles | أو أنكِ كما قلتِ لي حساسة جداً لدرجة إنك تؤمنين بالقصص الخيالية |
Bana sadece ölüm sunabilirsin, ve ölüm nadiren mutluluk getirir. | Open Subtitles | إنك لا تقدم لي سوي الموت، والموت لا يجلب السعادة |