İki güne evden taşınacaklar ve tüm Bunlar senin yüzünden oldu! | Open Subtitles | إنهم سينتقلون من منزلهم فى غضون يومين و كل هذا خطأك |
Bazı kültürlerde ebeveynler erkek çocuk sahibi olmayı daha çok seçiyor. | TED | إنهم ، في بعض الثقافات، يختارون إنجاب ذكور أكثر من النساء. |
Seni kanatları almayı teklif ediyor, geleceğini garanti ediyorlar mı? | Open Subtitles | إنهم لا يعرضون أن تكون تحت رعايتهم، و يعتنوا بمستقبلك |
Sponsorlarınız bu suça ortak olamazlar. Hepsi yüksek sosyeteden falan. | Open Subtitles | لا يمكن أن يتورط عملائه في هذا إنهم الطبقة الأرستقراطية |
onlar en iyisi ve Onları çok seviyorum Onları her şeyden çok önemsiyorum. | TED | إنهم الأفضل وأنا أحبهم كثيرا. وأنا أهتم بهم أكثر من أي شيء آخر. |
Hazrat Ali: Bizi önce camiye çağırıyor ve vaaz veriyorlar. | TED | هازرات علي: إنهم يدعوننا إلى المسجد في البداية ويقومون بوعظنا. |
Ama ben, Onların nereye gittiklerini sizden başka hiç kimsenin bilmediğine ikna oldum. | Open Subtitles | و لكن أنا متأكد إنهم ذهبا إلى مكان لا يعرفه أي أحد غيركما |
Bunlar şehir dışından arkadaşlarım. Hey, bırak onu, hadi gidiyoruz. | Open Subtitles | إنهم صديقان لي من مدينة أخرى هيا، يجب أن نرحل |
Bunlar öyle muazzam ki, kıtaların tamamını taşıyor ve okyanusların derinliklerine uzanıyor. | Open Subtitles | إنهم أقوياء جداً حيث يمكنهم حمل قارةٍ بأسرها وتمتد بعيداً تحت البحر. |
Bak, Bunlar reklam ajansı çalışanları. Burada epey para harcarlar. | Open Subtitles | انظري, هؤلاء وكلاء إعلانات إنهم يصرفون الكثير من المال هنا |
Bu konuyu çok güvendikleri dışında kimse ile konuşmak istemiyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يحبون أن يتحدثوا عن ذلك إلا مع زملائهم |
Aynı ülkeye tekrar tekrar giden insanları da takip ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يرمزون الأشخاص الذين يقومون برحلات متكررة إلى نفس البلد |
Buluşsal algoritma kullandıklarını iddia ediyorlar ama palavradan ibaret olabilir. | Open Subtitles | إنهم يدّعون استعمال الخوارزميات الارشادية لكنه لربما أنه مجرد هراء |
O meclistekilerin Hepsi aptal. Nasıl seçildiklerini anlamıyorum. Ve şimdi Beni suçluyorlar. | Open Subtitles | إنهم مجموعة من الحمقى لا أعرف كيف تم انتخابهم إنهم يعتقدون أنني |
Hepsi ölecek. Sadece ben varım. Beni kurtarmak için zamanın var. | Open Subtitles | إنهم هالكون كلهم إنه انا فقط, لا يزال هناك وقت لإنقاذي |
onlar Ruanda'daki, maddi olarak, en değerli şeyler bu yüzden sınırın bu tarafında, Onları korumak büyük bir başarı. | TED | إنهم في الواقع من أكبر صناع المال في رواندا، وعلي هذا الجانب من الحدود، يُعد الحفاظ عليها نجاحًا كبيرًا. |
Şu anda yörüngeye döndüler. Ve Onları derhal aşağı indireceğiz. | Open Subtitles | إنهم عادوا الآن إلى المركبة المدارية وسوف ننزلهم على الفور |
Bizi, mutlaka öldürmeye çalışacaklardır. Ateş et, sakın tereddüt etme. | Open Subtitles | إنهم سيحاولون ويقتلونا، لذا قومي أأنتِ بإطلاق الطلقة، ولا تترددي |
Merdivende bir basamak daha yukarı çıkalım diye Bizi geliştirmeye mi çalışıyorlar? | Open Subtitles | إنهم يريدون تحسيننا ليجعلونا نستطيع أن ننتقل إلى الدرجة التالية من السلم |
Erkekler. Onların gerçek bir ilişki kuracak kadar akılları ve duyguları yok. | Open Subtitles | الرجال ، إنهم لا يملكون العقلية أو القدرة العاطفية لعمل تواصل حقيقي |
onlar Seni durduracak ve sen de teslim tarihini kaçıracaksın. | Open Subtitles | كلا. إنهم سيقوقونك و لن تتمكن .من الوصول للموعد النهائي |
onlar, neşeli çocuklar, ve Beni kaçtıklarına inandırabilmenin hiç bir yolu yok. | Open Subtitles | إنهم أولاد سعداء ، ولا يمكن أن تجعليني أن أصدّق بأنهم هربوا |
Şişmanlar, sıskalar, uzunlar, beyazlar en az Bizim kadar yalnızlar. | Open Subtitles | الناس الطوال, الناس ذو البشرة البيضاء إنهم وحيدون مثلنا تماماً |
Ve genellikle izin istemezler; hemen harekete geçerler, diğer Google çalışanları Onlara katılırlar ve bu hareket büyür de büyür. | TED | و عادة لا يستأذنون أحداً. إنهم يتقدمون و يفعلون، و ينضم إليهم جوجلييون آخرون ، ويصبح الأمر أكبر و أكبر. |
Yine aynı şeyi yapıyorlar. Ne zaman dursak aynı şeyi yapıyorlar! | Open Subtitles | إنهم يفعلونها ثانية إنهم يحالون فعلها في كل مرة نتوقف فيها |
Yalnızca ellerinden geldiğince deneyimlemek isterler ve yaptıklarının diğerlerine nazaran uygun olmasına bakmazlar. Uğur böceğine dokunmakla süneye dokunmak gibi. | TED | إنهم يريدون فقط أن يقوموا بالتجربة قدر المستطاع وليست لديهم أدنى فكرة عن التقارب النسبي ما بين لمس خنفساء وحشرة. |
Kelebekler veya etrafta uçuşan küçük hediye kâğıdı parçaları gibiler. | Open Subtitles | إنهم مثل الفراشات أو قطع من الورق تطير من حولنا |