Şimdi, karmaşık bir sosyal sistem planlaması yapmak zor bir iştir ve size bir hikaye anlatmama izin verin. | TED | نعلم جميعا أن تخطيط أي نظام اجتماعي معقد هو من الصعوبة بمكان واسمحوا لي ان أسرد لكم القصة التالية. |
Brezilya GSYİH'nin sosyal gelişme yönünde ilerlemesinde oldukça iyi bir iş başarıyor. | TED | البرازيل بعقلانية تقوم بعمل جيد بتحويلها الإنتاج الإجمالي المحلي إلي تقدم اجتماعي. |
Tabii bu hep böyle değildi. Bir zamanlar çok sosyal bir ırktık. | Open Subtitles | بالطبع لم يكن الوضع هكذا دائماَ، كنا في مامضي من عرقاَ اجتماعي |
Seçim toplantımı Talon' da yapabilirim, sana müşteri getiririm. | Open Subtitles | يمكنني إقامة اجتماعي الانتخابي في التالون كمساعدة في جلب الزبائن |
Bir sosyopat inatçılığıyla bu teoriyi takip ettiğinde... | Open Subtitles | التي تابعت التحقّق منها بعناد حقيق بمختلّ اجتماعي |
toplantım şimdi başlıyor ve senin de sana aldığım giysilerden birini giyip bir gözükmen iyi olur. | Open Subtitles | يبدأ اجتماعي الآن وسيكون من اللطيف أن ترتدي واحداً من الألبسة التي اشتريتها لك وتحضري. |
Tüm sosyal medya platformlarında kullanıcılar tarafından yüklenen tüm gösteri fotoğraflarını tarıyorum. | Open Subtitles | إني أمشط كل منصة وسائل تواصل اجتماعي مما رفعه المستخدمون عن التجمع |
Aday Michele'in liderlik becerileri, sosyal varlığı var ve farkındalığı fazla. | Open Subtitles | المرشحة ميشيل تتمتع بمهارات قيادية وحضور اجتماعي وقدر كبير من الوعي |
Kendimizi daha randımansız yapmalıyız böylece daha belirsiz bir sosyal arama motorumuz olacak. | TED | نحن علينا أن نجعل أنفسنا غير فعالين قليلاً وعن طريق ذلك نحن نصنع محرك بحث اجتماعي غير دقيق |
O sene bir robot yapmaya başladım, Kısmet, Dünya'nın ilk sosyal robotu. | TED | و في تلك السنة بدأت بناء هذا الروبوت , كيسميت اول روبوت اجتماعي في العالم |
Bu küçük robot bir şekilde içimizdeki o derin sosyal duyguya dokunmayı başarıyordu. Ve bu şekilde robotlarla iletişim kurmanın yepyeni bir yolu vaad ediliyordu. | TED | هذا الروبوت استطاع بطريقة ما ان يصل الي شيء ما اجتماعي عميقا داخلنا و مع ذلك الوعد بطريقة جديدة كليا بامكاننا ان نتفاعل مع الروبوتات |
Hatta çok yakın genetik akrabalarımız, Neanderthallerin bile sosyal öğrenme yeteneklerinin olduğu aşikar değildir. | TED | ليس حتى واضحاً أن أقرب الأجناس لنا جينياً، بشر النياندرتال، كان لديهم تعلم اجتماعي. |
Bu yabancı topraklardaymışsınız gibi hissettiren sosyal bozukluk. | TED | إنه حرج اجتماعي وكأنك غريب في بلد أجنبي. |
sosyal açıdan utandırıcı olan ve ona göre cevabı çok da ilginç olmayabilecek bir soru üzerine konuşuyordum. | TED | كنت أخذ سؤال اجتماعي مُحرج له إجابة كان يظن انها عملياً غير مهمة بحد ذاتها |
Amerika Birleşik Devletleri genelinde, birçok kurumda sıklıkla yaşanan ve kurumlara hiçbir sorumluluk doğurmayan cinsel şiddet ve tacize yönelik sosyal farkındalık artıyor. | TED | عبر الولايات المتحدة، هناك وعي اجتماعي متزايد بأن العنف الجنسي والتحرش هي أمور شائعة جداً داخل مؤسساتنا المختلفة، وتحدث غالباً بدون أي مساءلة. |
toplantımı kısa kestim çünkü gece yarısı seni görmek istedim. | Open Subtitles | لقد اختصرت اجتماعي لاني اردت رؤيتكِ في منتصف الليل |
Tam bir sosyopat gibi inatla üstünde durduğun teorin. | Open Subtitles | التي تابعت التحقّق منها بعناد حقيق بمختلّ اجتماعي |
toplantım iptal oldu. Ben de Londra'ya gitmeye karar verdim. | Open Subtitles | لقد تم إلغاء اجتماعي وقررت الذهاب سريعاً للندن |
Bir Toplantıya gittiğimde, toplantı günü bitip de meslektaşlarımla birkaç bira içmek için bir barda toplandığımızda, hiçbir zaman bildiklerimizi konuşmayız. | TED | عندما أذهب الى مؤتمر وبعد نهاية فعالياته وخلال اجتماعي بزملائي في المقهى حول الطاولة، لا نتحدث أبدا عما نعرفه. |
Bu hikâyelerdeki öncelikle vurgulanan şey öğretimin toplumsal olduğu ve sosyal yapıdan yararlandığıdır. | TED | الذي تشير إليه هذه القصص بشكل رئيسي هو أن التعليم اجتماعي ويستفيد من السقالات الاجتماعية. |
Bu, eserinin panoramik görünümüne ilham vermiş olabilir ve hikâyelerde, hiçbir toplum seviyesi, alaydan üstün değil. | TED | ربما أثّر ذلك في الرؤية البانورامية للعمل، وفي تلك الحكايات، لم يكن أي مستوى اجتماعي بمنأى عن السخرية. |
Büyük bir sosyete partisine gidecektim ama iptal edebilirim. | Open Subtitles | ماذا ؟ لديَّ حفل اجتماعي يجب أن أحضره لكني سألغي ارتباطي |
Böylece ne oldu? -- eminim seyirciler arasında da bunu kendiyle özleştirecekler vardır -- B.M. 'deki ilk toplantıma gittim. Her şey orada başladı, çok erkek bir organizasyondu. | TED | حسناً .. ماذا حدث هو و اعتقد ان البعض من الجمهور يعرفون هذه القصة عندما ذهبت الى اجتماعي الاول في الامم المتحدة المكان الذي بدأت فيه قصتي انها منظمة ذكورية بحتة |
Yarıştan çekiliyorum. Bu gece toplantımda imtiyaz konuşması yapacağım. | Open Subtitles | سأنسحب من السباق، وسألقي خطبة تنازل في اجتماعي الليلة. |
Merhaba.Bay Khan,cemaat lideri. | Open Subtitles | مرحبا انا سيد(خــآن), مرشد اجتماعي |
Sorun şu ki, sigara içemediğinizde eğer tek başına pencereden dışarıyı seyrediyorsanız asosyal, arkadaşı olmayan bir ahmak oluyorsunuz. | TED | المشكلة هي عندما لا تستطيع التدخين. إن وقفت وحدقت خارج النافذة بمفردك فإنك أبله غير اجتماعي لا أصدقاء له. |
Bu antisosyal bir hareketlenmenin.., ...10 yıl sonunda dışavurumudur. | Open Subtitles | وإنما هي جزء من سلوك لا اجتماعي كان موجوداً لسنوات. |
Görüşmem bitti ve bilmem, belki buluşuruz. | Open Subtitles | لقد أنهيت اجتماعي اتصلي بي ربما نتمشى قليلاَ |
O aniden bir sosyalist sempatizanı oluverdi. | Open Subtitles | فجأة أصبح متعاطف اجتماعي |