"الآخر" - ترجمة من عربي إلى تركي

• öbür
• diğer
• da
• karşı
• daha
• ikinci
• diğerinden
• Geçen
• diğerleri
• diğeri
• başka
• öteki
• diğerine
• diğerinin
• diğerini

Ve bu da köprü. Geminin bir tarafından öbür tarafına geçebilesin diye.
وهذا هو الجسر، حتى يسعِك التنقل من أي جانب بالقارب إلى الآخر

Ama bu olay beş yıl önce dünyanın öbür ucunda, Avrupa topraklarında gerçekleşmiş.
و هذا كان فى الجانب الآخر من العالم القاره الأوربيه منذ خمس سنوات

Bu, diğer insanın sizden ne beklediğinize karar verme zorunluluğunuzdur.
إذ أنّ عليك أن تخمّن ما الذي سيقرّره الشخص الآخر.

Onda da CTE olabilir mi diye düşündüm, merak ettim.
وتساءلت ما إذا كان لديه ارتجاج في المخ هو الآخر.

Bu çok ilginçtir çünkü iki usta karşı karşıya gelir.
إنها ممتعة جداً حيث يوجد لديك لاعبان يوجه أحدهما الآخر

Bu onları daha az mutlu yapmadı, sadece pek bir şey katmadı.
والشيء الآخر الذي وجدناه هو أن المبلغ المالي لم يكن ذا أهمية

Genel tanımı: diğerlerinin hislerini anlama ve paylaşma yeteneği. İkinci niteliği duygusal.
هذا فقط تعريف قياسي: القدرة على فهم ومشاركة مشاعر الآخر. والجزء العاطفي.

Ekranın öbür tarafında, her şey çok daha kolay görünüyordu.
في الجانب الآخر من هذه الشاشة يبدو الأمر بسيط للغاية

Problemin bir parçası olmayı bırak ve telsizi öbür adama ver!
كف عن كونك جزءَ من المشكلةِ وأعدَ الرجل الآخر على الخط

Yani, beni bir gün kayak yapmaya davet ediyor, öbür gün vazgeçiyor.
في يوم يتم دعوتي لرحلة تزلج و في اليوم الآخر يتضح العكس

Şehrin öbür ucunda Miranda kaderin hazinesiyle bir kez daha buluştu.
الجانب الآخر من المدينة، التقى ميراندا لها كنز الكرمية لتناول العشاء.

Aynı yıl, 2004 yılında ülkenin bir diğer ucunda başka bir kütüphane inşa edildi ve görünüşü şu şekilde.
في تلك السنة نفسها، 2004، في الجانب الآخر من البلاد، تم الانتهاء من بناء مكتبة أخرى. كانت تبدو هكذا.

İç bölgelere çekilirsek, okyanusun diğer tarafına düşeriz, anlıyor musunuz?
لو تراجعنا، سنسقط في الجانب الآخر من المحيط، هل تفهمون؟

daha sonra Fransa'da bunu yürüten dünyanın her yerinden ortaklarımız oldu.
وكان لدينا أيضاً زملائنا بالنصف الآخر من العالم في فرنسا لتنفيذه.

Balina seksi hakkında öğrendiğim diğer bir şeyde onlar da ayak parmaklarını kıvırıyor.
والشئ الشيّق الآخر الذي تعلمتُه عن جنس الحيتان: أنهم يعقصون أصابع أرجلهم أيضاً.

Diş Perisi çok çirkin... ve karşı cinse karşı iktidarsız.
إن جني السنة قبيح وعنيف في التعامل مع الجنس الآخر

Çünkü asla konuşma tarzınızı düzeltmiyorsunuz, karşı cinse hiç saygınız yok.
أنكم لم تحسنوا طريقة الكلام ليس لديكم أي احترام للجنس الآخر

Aksine Mars ve Snickers gibi bir durum: Temel olarak aynılar ama belki de biri diğerinden biraz daha çılgın.
إنها أقرب لأن تكون قضية حلوى مارس وسنيكرز: بشكل أساسي هما متماثلان، ولكن أحدهما ربما يكون أغرب من الآخر قليلًا.

Monaco'da ikinci vardiyam var. Geçen gece parayı düşünmüyordun ama.
حَسناً، أنت لَمْ تَبْدُ أيضاً قلق بشأن المالِ الليل الآخر.

Anlarsın ya, Geçen geceden dolayı kendimi aptal gibi hissediyorum.
تعرف، أنا ما زلت أبدو غبي جدا حول الليل الآخر.

diğerleri huzur ve güven konusunda endişelidir, dünyadaki istikrar konusunda.
البعض الآخر قلق على السلام والأمن، والاستقرار في هذا العالم.

Bir tanesi sabit kamera ile diğeri ise elde taşınan kamera ile.
أحدهما من خلال كاميرا ثابتة و الآخر من خلال كاميرا محمولة باليد.

Arkasını dönünce biri kolunu tuttu, öteki de onu vurdu.
وعندما استدار قام احدهم بأمساك ذراعه وقام الآخر بأطلاق النار

Bana öyle geliyor ki, bu dünyadaki hayatı diğerine nazaran daha iyi.
يبدو أنّ لديها حياه أفضل في هذا العالم من حياتها بالعالم الآخر.

Bir kenarı diğerinin üzerine katla. Ben hep öyle yapıyorum.
. إطويّ الطرف العلويّ فوق الآخر هذا ما أفعله دائماً

- Evet ama endişelenmeyin. Biriniz seçilirseniz diğerini misafir olarak getirebilirsiniz.
نعم لكن لاتقلق، اذا اُختير أحدكما بإمكانه جلب الآخر معه كضيف