Bir oğul genç bir kadını öldüresiye dövüyor diğeri ölü hayvanlarla oynuyor. | Open Subtitles | أبن واحد يضرب سيدة حتى الموت و الأخر يلعب مع الحيوانات الميتة |
Biri içinde bulunduğumuz belediye binasının altında diğeri de kliniğin altında. | Open Subtitles | أحدهما هنا في مبني البلدية وأما الأخر فهو تحت العيادة الطببية |
Seninle tanıştığım zamanki gibiydi. Sanki başka bir dünyaya aitti. | Open Subtitles | إنها تشَبه شَيء ما مِن العَالم الأخر الذِي أحضرَتك مِنه |
öteki kısmı beynini kullanmak. Kural kitabını bir kenara bırak. | Open Subtitles | والجزء الأخر من وظيفتك ان تستعمل عقلك ارم كتاب القوانين |
Görünüşe göre senin Mcpherson dosyalarını çalmış ve onları öbür bankadaki arkadaşlarına ulaştırmış. | Open Subtitles | لقد أخذ أوراق القرض من على مكتبكِ وقام بعمل صفقة مع البنك الأخر |
Korkuda tıpkı kurgudaki gibi, birşey diğerini yönlendirir. | TED | مثل ما هو الحال في الرواية, في الخوف شيء واحد يقود دائما الأخر |
Biri sessiz, diğeri ise babalarını kızdırmaktan ve şarkı söylemekten hoşlanırmış. | Open Subtitles | أحدهما كـان هـادئاً, الأخر كـان يرفرف بريشـه, و يغني و يغني. |
diğeri de hayvanlara takılan dizginler ve kanallarda ve ağıllarda ölmeleri üzerine. | Open Subtitles | و الأخر كان عن مساند الرأس في مزالق الماشيه و حظائر القتل |
Belki bir diğeri de, annenden, 400 yıllık iyi bir güç aldığındır. | Open Subtitles | ربما الأخر هوَ أن جانبَ والدتكِ قد مرروا القوة الطيبة لـ400 عام |
başka bir soyulmuş çıplak çocuk bağırarak onlara küfürler savuruyordu. | Open Subtitles | و المخيم الأخر كان يعري الأولاد و يصرخ عليهم بالسباب |
Haykırdığımı görmüş. Bir başka kanatta annesini arkadaşlarını Ararken görmüş, | Open Subtitles | أصرخ للرب، ورأى وشاهد والدته في الجناح الأخر تتصل بالأصدقاء |
Burada öğrendiğimiz bir başka şey, AIDS sorunu kendi kendine çözülmeyecek. | TED | إذن الأمر الأخر الذي أعتقد أننا تعلمناه هنا هو أن الإيدز لن يقوم بمعالجة نفسه |
İşinin bir kısmı emirlere uymak. öteki kısmı beynini kullanmak. | Open Subtitles | والجزء الأخر من وظيفتك ان تستعمل عقلك ارم كتاب القوانين |
Büyükannem öteki dünyayla nasıl konuşulduğunu biliyordu, bana da öğretti. | Open Subtitles | ,كانت تعرف كيف تتحدث مع الجانب الأخر ولقد علمتني ذلك |
Bu güvertenin öteki ucuna eriştiğimizde sana ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | لاننا عندما سنبلغ الطرف الأخر عليك معاونتى لمساعدة الأخرين |
öbür herifi buldum - o da ölmüş- ve helikopterin dişli takımı. | Open Subtitles | لقد وجدت الرجل الأخر لقد مات و معة أيضاً الفتى الذى كان فى المروحية |
- öbür tren çok hızlı! Bizi yoldan çıkaracaklar. Biz öldük adamım. | Open Subtitles | القطار الأخر أسرع بكثير نحن موتى أتسمعنى؟ |
Burada insanların en son ihtiyacı... öbür taraftan sahte mesajlar getiren bir şarlatan. | Open Subtitles | و اخر شيء يحتاجه الناس الأن الدجال لتمرير الرسائل من العالم الأخر |
Ben bunu alacağım, sen ve Milly de diğerini alın. | Open Subtitles | سأستقل أنا هذا الجندول، وانت وميلي اركبا الأخر |
Ama birini diğerinden daha fazla hissettiğini çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | لكنني على يقين بأنك تحسين بشعور منهم بشكل يفوق الأخر |
Bana paranoid şizofren tanısı kondu, ve diğerinin adını hatırlamıyorum. | Open Subtitles | تم تشخيصي بداء انفصام الشخصية ولا أستطيع تذكر المرض الأخر |
Bununla beraber, diğer tarafta hilkat garibesi gibi birbirimize yapışık ortaya çıkabiliriz. | Open Subtitles | يمكن بذلك أن نندمج فى الطرف الأخر و نصبح توأم غريب مخيف |
Bir ahenk tutturup, Karşı taraftakini rahatlatmak kolay iş değil. | Open Subtitles | هذا الأمر يصعب على تكوين العلاقات أو بجعل الشخص الأخر أكثر أطمئناناً |
Durum şu, her ebeveyn diğerine göre daha uygun verici oluyor. | Open Subtitles | المقصد هو، عادة والد واحد يكون أفضل نصف مطابق من الأخر |
Tabii ki öte yandan HIV'li isen "temiz olmayan" veya " kirli " olarak tanımlanırsın. | TED | بالطبع فإن الوجه الأخر هوا كونُك غير نظيف او قذر، عندما تكونُ مُصاباً بفيروس الايدز. |
Ve sorun şu ki çok önyargılı bir hale gelebiliyorlar. Çünkü bazı parçaları aşırı bazılarını ise az kullanmayı öğreniyoruz. | TED | و المشكلة أنها من الممكن أن تكون متحيزة. لأنك تتعلم أن تفرط في إستخدام بعضها وتقصر في إستخدام البعض الأخر. |