"الأخر" - Translation from Arabic to Turkish

    • diğeri
        
    • başka
        
    • öteki
        
    • öbür
        
    • diğerini
        
    • diğerinden
        
    • diğerinin
        
    • diğer
        
    • Karşı
        
    • diğerine
        
    • öte
        
    • ise
        
    Bir oğul genç bir kadını öldüresiye dövüyor diğeri ölü hayvanlarla oynuyor. Open Subtitles أبن واحد يضرب سيدة حتى الموت و الأخر يلعب مع الحيوانات الميتة
    Biri içinde bulunduğumuz belediye binasının altında diğeri de kliniğin altında. Open Subtitles أحدهما هنا في مبني البلدية وأما الأخر فهو تحت العيادة الطببية
    Seninle tanıştığım zamanki gibiydi. Sanki başka bir dünyaya aitti. Open Subtitles إنها تشَبه شَيء ما مِن العَالم الأخر الذِي أحضرَتك مِنه
    öteki kısmı beynini kullanmak. Kural kitabını bir kenara bırak. Open Subtitles والجزء الأخر من وظيفتك ان تستعمل عقلك ارم كتاب القوانين
    Görünüşe göre senin Mcpherson dosyalarını çalmış ve onları öbür bankadaki arkadaşlarına ulaştırmış. Open Subtitles لقد أخذ أوراق القرض من على مكتبكِ وقام بعمل صفقة مع البنك الأخر
    Korkuda tıpkı kurgudaki gibi, birşey diğerini yönlendirir. TED مثل ما هو الحال في الرواية, في الخوف شيء واحد يقود دائما الأخر
    Biri sessiz, diğeri ise babalarını kızdırmaktan ve şarkı söylemekten hoşlanırmış. Open Subtitles أحدهما كـان هـادئاً, الأخر كـان يرفرف بريشـه, و يغني و يغني.
    diğeri de hayvanlara takılan dizginler ve kanallarda ve ağıllarda ölmeleri üzerine. Open Subtitles و الأخر كان عن مساند الرأس في مزالق الماشيه و حظائر القتل
    Belki bir diğeri de, annenden, 400 yıllık iyi bir güç aldığındır. Open Subtitles ربما الأخر هوَ أن جانبَ والدتكِ قد مرروا القوة الطيبة لـ400 عام
    başka bir soyulmuş çıplak çocuk bağırarak onlara küfürler savuruyordu. Open Subtitles و المخيم الأخر كان يعري الأولاد و يصرخ عليهم بالسباب
    Haykırdığımı görmüş. Bir başka kanatta annesini arkadaşlarını Ararken görmüş, Open Subtitles أصرخ للرب، ورأى وشاهد والدته في الجناح الأخر تتصل بالأصدقاء
    Burada öğrendiğimiz bir başka şey, AIDS sorunu kendi kendine çözülmeyecek. TED إذن الأمر الأخر الذي أعتقد أننا تعلمناه هنا هو أن الإيدز لن يقوم بمعالجة نفسه
    İşinin bir kısmı emirlere uymak. öteki kısmı beynini kullanmak. Open Subtitles والجزء الأخر من وظيفتك ان تستعمل عقلك ارم كتاب القوانين
    Büyükannem öteki dünyayla nasıl konuşulduğunu biliyordu, bana da öğretti. Open Subtitles ,كانت تعرف كيف تتحدث مع الجانب الأخر ولقد علمتني ذلك
    Bu güvertenin öteki ucuna eriştiğimizde sana ihtiyacım olacak. Open Subtitles لاننا عندما سنبلغ الطرف الأخر عليك معاونتى لمساعدة الأخرين
    öbür herifi buldum - o da ölmüş- ve helikopterin dişli takımı. Open Subtitles لقد وجدت الرجل الأخر لقد مات و معة أيضاً الفتى الذى كان فى المروحية
    - öbür tren çok hızlı! Bizi yoldan çıkaracaklar. Biz öldük adamım. Open Subtitles القطار الأخر أسرع بكثير نحن موتى أتسمعنى؟
    Burada insanların en son ihtiyacı... öbür taraftan sahte mesajlar getiren bir şarlatan. Open Subtitles و اخر شيء يحتاجه الناس الأن الدجال لتمرير الرسائل من العالم الأخر
    Ben bunu alacağım, sen ve Milly de diğerini alın. Open Subtitles سأستقل أنا هذا الجندول، وانت وميلي اركبا الأخر
    Ama birini diğerinden daha fazla hissettiğini çok iyi biliyorum. Open Subtitles لكنني على يقين بأنك تحسين بشعور منهم بشكل يفوق الأخر
    Bana paranoid şizofren tanısı kondu, ve diğerinin adını hatırlamıyorum. Open Subtitles تم تشخيصي بداء انفصام الشخصية ولا أستطيع تذكر المرض الأخر
    Bununla beraber, diğer tarafta hilkat garibesi gibi birbirimize yapışık ortaya çıkabiliriz. Open Subtitles يمكن بذلك أن نندمج فى الطرف الأخر و نصبح توأم غريب مخيف
    Bir ahenk tutturup, Karşı taraftakini rahatlatmak kolay iş değil. Open Subtitles هذا الأمر يصعب على تكوين العلاقات أو بجعل الشخص الأخر أكثر أطمئناناً
    Durum şu, her ebeveyn diğerine göre daha uygun verici oluyor. Open Subtitles المقصد هو، عادة والد واحد يكون أفضل نصف مطابق من الأخر
    Tabii ki öte yandan HIV'li isen "temiz olmayan" veya " kirli " olarak tanımlanırsın. TED بالطبع فإن الوجه الأخر هوا كونُك غير نظيف او قذر، عندما تكونُ مُصاباً بفيروس الايدز.
    Ve sorun şu ki çok önyargılı bir hale gelebiliyorlar. Çünkü bazı parçaları aşırı bazılarını ise az kullanmayı öğreniyoruz. TED و المشكلة أنها من الممكن أن تكون متحيزة. لأنك تتعلم أن تفرط في إستخدام بعضها وتقصر في إستخدام البعض الأخر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more