Ama yaşam ölümü alt etmekle ilgili birşey değil, değil mi? | TED | ولكن الحياة ليست تتعلق دوماً بتفادي الموت .. أليس كذلك ؟ |
Dünya'da, sıfırdan bir yaşam formu yaratmayı denemek için harika deneyler yapılıyor. Bildiğimiz DNA formlarından çok farklı olabilecek türden bir yaşam. | TED | يجري القيام بها في محاولة لخلق الحياة من نقطة الصفر، قد تكون مختلفة جداً عن أشكال الحياة ذات الحمض النووي الذي نعرفه. |
Bu güvenli hissettiğim yerdi. yaşam hakkındaki kesinlik ve berraklıktı. | TED | هناك حيث شعرت بالأمان. مثل لي ذلك يقين ووضوح الحياة. |
Herşey buraya kadar çıkıyor, bir hayat döngüsü var dediler. | TED | كل الامور التي يعرضونها هنا .. تعبر عن دورة الحياة |
Eğer sosyal ağların üst lineer eğimi üzerinden konuşursak, birim başına daha fazla demektir, teori der ki; hayatın hızı artar. | TED | إذا كانت هذه هي الشبكات و تدرجها الخطي الفائق اكثر للفرد الواحد في هذه الحالة النظرية تقول أنك زدت تسارع الحياة |
Dünya'nın "Sır"rı Etrafımızda hayatını koşullu yaşayan birçok insan var. | Open Subtitles | لاحظنا أن الكثير من الناس يعيشون الحياة يطريقة مشروطة جدا |
İkimiz de işe yaramaz olursak yaşamak daha kolay olur. | Open Subtitles | بعدما أصبحنا نحن الأثنان بلا فائدة سوف تكون الحياة أسهل |
Sonbaharda yapraklarını dökmüş bir ağacın üzüntüsünü anlayabilmek için, baharda yeniden çiçekler açtıran yaşam döngüsünü iyi kavramak gerekir. | TED | فهم سبب حزن الأشجار التي تفقد أوراقها في الخريف هو محاولة لفهم دورة الحياة التي تعطينا أزهارا في الربيع. |
Yani biz yaşam İçin Dünya fikrini ortaya atsak, evrensel bir fon, Bhutan İçin yaşam'ın dünyaya yayılması adına teşvik? | TED | ولكن، ماذا لو وضعنا برنامج مثل الأرض مدى الحياة، صندوق عالمي لدفع مشروع مثل بوتان مدى الحياة ليشمل العالم كله؟ |
yaşam bu çemberi aştığı zaman, oyunlar küçük,karanlık ve gülünç oluyor. | Open Subtitles | فى كل مرة تخترق الحياة هذه الدائرة, الألعاب تصبح تافهة وسخيفة. |
Anlattıklarınıza bakılırsa, talihsiz kardeşiniz geri dönüşü için gereken yaşam gücünün kaynağı olmuş. | Open Subtitles | عن ماذا أخبرتني أنه كان سوء حظ أخيك اللذين قدموا قوة الحياة لقيامته |
Ki bu yaşam destek birimini de devre dışı bırakır. | Open Subtitles | و التي ستعمل على غلق أجهزة دعم الحياة الخاصة به |
"Diğer gezegenlerin nasıl olduğunu keşfederek, diğer yıldız sistemlerindeki gezegenlerde yaşam olup olmadığını keşfederek, kendimizinkinin anlamını tam olarak kavrayabiliriz." | Open Subtitles | يشمل على الكثير من صور الحياة. باكتشاف ما تبدو عليه الكواكب الأخرى, باكتشاف إن هناك حضارات على كواكب بنجوم أخرى, |
Ben her zaman düşük yaşam formlarının faydasız olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | لقد ظننت دوماً أن اشكال الحياة الأقل غير ذات جدوى |
Bütün yaşam formlarını "saflık" denilen siyah bir maddeyle zehirliyorlar. | Open Subtitles | هم يصيبون كلّ أشكال الحياة الأخرى بالمادة السوداء دعت نقاوة. |
Bugünün yaşam tarzı sizi gergin ve sabırsız mı yapıyor? | Open Subtitles | هل نمط الحياة اليوم يجعلك متوتر و غير صبور ؟ |
Şimdi o ana kadar, düşündüm ki, 50'ye gelmiş biri olarak, gerçekten çuvalladığım hayat becerilerinden bir tanesi ayakkabılarımı bağlamaktı. | TED | الآن حتى تلك اللحظة، كنت اتوقع، بوصولي ل 50 سنة، بأن احد مهارات الحياة التي فعلا اتقنتها كانت ربط حذائي. |
Fotoğraf ve videolar gündelik hayatın bir parçası haline geliyorlar. | TED | الصور والفيديوهات أصبحت جزءًا متكاملا مع الحياة على مستوى العالم |
Gelecek nesiller için, bu ülkenin vahşi hayatını korumaya söz veriyorum. | Open Subtitles | هذا الرئيس ملتزم بحماية الحياة البرية في هذه البلد لأجيالنا القادمة |
"yaşamak bir mücadeledir" derdin. Ölmemek için verilen bir mücadele... | Open Subtitles | لقد قلتي أن الحياة كفاح كذلك كافحي لكي لا تموتين |
Peki bu bize yaşamın başlangıcı ve anlamı hakkında ne anlatacak? | TED | فماذا يخبرنا ذلك عن أصل نشأة الحياة وعن معنى الحياة ؟ |
hayatım boyunca hızlı olmaya değil, mükemmel olmaya çalıştım Martha. | Open Subtitles | لست أهدف للسرعة ، مارثا أهدف لتحقيق الكمال في الحياة |
hayatında hiç Mitchell Cafferty'i birilerinin bu kadar önemseyeceğini düşünür müydün? | Open Subtitles | هل تعتقد بان اي احد في الحياة يهتم بامر ميتشيل ؟ |
Herkül, köyümüze yeniden can getirdin. Her şeyi sana borçluyuz. | Open Subtitles | هرقل، أعطيت الحياة لقريتنا ثانيةً نحن ندين لك بكل شيء |
Ve bence tiyatro tam olarak ışık ile hayatı iyileştirebileceğimiz bir yer. | TED | وأعتقد أن المسرح هو المكان الذي يقوم فيه الضوء حقاً بتعزيز الحياة |
Deniz çukurlarını, sualtı dağlarını görebilmemiz ve derin denizlerdeki yaşamı anlamamız gerekli. | TED | نحتاج أن نرى الخنادق العميقة، الجبال المغمورة، ونفهم الحياة في أعماق البحار. |
Bu, bana göre, hayata dair en önde gelen soru. | TED | وهكذا ، فبالنسبة لي، هذا هو السؤال الأساسي حول الحياة. |
Bunlardan biri belli ifadelerin hayatta kalmak için önemli olması. | TED | إحداها هي أن بعض التعبيرات مهمة للبقاء على قيد الحياة. |
Hayattan bıktığı ya da yaşama arzusunu kaybettiği için değil. | Open Subtitles | لم تكن قد تعبت من الحياة أو فقدت رغبة العيش |
Kriz üstüne kriz çıkan bir hayatla baş edebilir miyim, bilmiyorum. | Open Subtitles | ولا اعرف ان كنت استطيع تحمل الحياة فقط مصيبة بعد الاخرى |