ويكيبيديا

    "الدليل" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • delil
        
    • ipucu
        
    • kanıtın
        
    • delilleri
        
    • deliller
        
    • ipucunu
        
    • delili
        
    • kanıtlara
        
    • Kanıtım
        
    • kanıta
        
    • kanıtların
        
    • rehber
        
    • kanıtımız
        
    • kanıtla
        
    • kanıt
        
    Bu kez kesin itiraf ettireceğiz çünkü elimizde delil var. Open Subtitles نحن بالتأكيد نستطيع أن نجعلها تعترف كما أننا نملك الدليل
    Böyle bir ipucu sayesinde, bir yıl da sürse, Flint'in definesini bulacağız ! Open Subtitles مع وجود هذا الدليل بإمكاننا الحصول على كنز فلينت ولو استغرق منا عاما
    Ve daha sonra hangi kanıtın mahkemede geçerli olacağına karar vermeye başlayacaklar. Open Subtitles و بعدها سيختاورا الدليل الذي يشعرون بإنه مناسباً ليعطوه إلى المدعي العام
    Yola buradan çıkıyorlar, delilleri buraya götürüyorlar. Biz de buradayız. Open Subtitles إنهم يغادرون من هنا آخذين الدليل إلى هنآك ونحن هنا
    Seni deliller ve kurallar hakkında konferans vermen için aramadım. Open Subtitles أنا لا اريدك أن تفتح لي محاضرة عن قواعد الدليل
    Ben eski adam kaçırma olayındaki yeni ipucunu kovalayacağım. Open Subtitles اذا سوف اتناول الدليل الجديد في قضية الاختطاف القديمة
    Bu söz konusu delili ilk bana göstereceğine söz verdi. Open Subtitles ووعدنى بأن تكون لى النظره الاولى على ذلك الدليل المزعوم
    Ve aleyhimdeki bütün diğer kanıtlara gelince de... Duygusa olmamla ilgili bütün o laflara... Open Subtitles الدليل الآخر ضدّي، عنيّ أنْ يَكُونَ عاطفي؟
    Kanıtım üç bölümden oluşuyor. Birincisi, söylediğim kişi değilsem... burada ne işim var? Open Subtitles الدليل من ثلاث اجزاء اولا اذا لم اكن انا من ادعي
    Burada bir yerde, onay hırsızı olmadığımı kanıtlayan bir delil var. Open Subtitles وفي مكان ما هنا يوجد الدليل انني لا أقلد تزكيات أحد
    Konuşmamız sırasında bir fotoğraf çekmiştim ve haklı olduğumu kanıtlayan fotoğrafı ona delil olarak sundum. TED لقد التقطت صورة خلال ذهابنا وعودتنا وقدمت له الدليل أني كنت مُحقة.
    Bazı insanlar kağıdın sadece yarısını parçaladı, böylece bir miktar delil vardı. TED بعض الناس قام بتمزيق نصف الورقة، لذا فقد خلفوا الدليل.
    Bütün çantanın ipucu olduğuna bakmamız gerekirken İpucu bulmak için çantaya bakıyorduk. Open Subtitles كنا نبحث عن دلائل في الحقيبة وأغفلنا النظر إليها باعتبارها هي الدليل
    Bunun için gerekli ipucu, Vibrio fischeri adındaki başka bir deniz bakterisinden geldi. TED الدليل على هذا اتى من نوع آخر من البكتيريا البحريه وهذا النوع يدعى فيبريو فيشري
    ..çello çantasındaki kürk manto ve hepsinden önemli ipucu... ..midenin tepe taklak olması. Open Subtitles المعطف الفرو في علبة التشيللو, و الأهمّ من ذلك كلّه .. و الدليل الذي يقلب المعدة رأساً على عقب؟
    Bu kanıtın bu protolde yapabileceği etkiyi dikkate alırsak, beklemek sanırım boynumuzun borcu. Open Subtitles بما أنهم يفحصوا الدليل الآن فيجب إذن أن ننتظر إلى أن ينتهي التحليل
    Bu kanıtın peşinden gitmek için başka bir yol bulmalısın. Open Subtitles أنتِ عليكِ فقط إيجاد طريقة أخرى لتصلي خلف ذلك الدليل
    Sana öncelik tanımazsak bizi delilleri saklamakla mı tehdit ediyorsun? Open Subtitles هل هددت للتو بحجز الدليل ما لم نمنحك الحصانة أولاً؟
    "Kesin deliller gösteriyor ki bu son cinayet daha önce şehrimizden sekiz çocuğu öldüren aynı şeytani canavar tarafından gerçekleştirildi." Open Subtitles إن الدليل المؤكد يقودنا إلى أن نؤمن بأن القاتل هو نفس الشخص الذي قتل ثمانية من الأطفال
    Bırakabilirim. Ben, bana öbür ipucunu söylemedikçe. Open Subtitles نعم أستطيع , ليس إذا أخبرني بن الدليل الآخر
    Yani, ceset gitmiş olsa bile yaptığım şeyin delili yine de orada olurdu. Open Subtitles إذاً حتى لو نقلت الجثة ، فإن الدليل على ما فعلت سيبقى هناك
    - İyi kanıtlara dayanacağım Open Subtitles انا سأحاول فى هذا القضية على الدليل الجيد فقط
    Bir insan hem az hem de çok nasıl sevinebilir ki? Artık adil olanla olmayanın Victor'un yüreğine yabancı gelmediğini ispatlayan bir Kanıtım vardı. Open Subtitles لقد امتلك الدليل على أن العادل والضالم لم يعودا بعد اليوم غريبان عن قلب فيكتور
    Hangi hayvanın dışkısının geri sıçramada bulunan kanıta en iyi uyduğunu görmek için. Open Subtitles أجل، لترى أي غائط للحيوان أفضل للمطابقة مع الدليل الموجود من الإنفجار الإرتدادي
    Bugün size bilimsel kanıtların, bu varsayımların doğru olmadığını söylediğini anlatmak için buradayım. TED أنا هنا كي أخبركم بأن الدليل العلمي يقول بأنه لا يوجد إثبات على صحّة هذه الإفتراضات
    Bedevi rehber, O' na ve arkadaşı Ebu Bekir' e öncülük edip haziran sıcağında, çölün insan ayağı değmemiş bölgelerinde kaçmalarını sağladı. Open Subtitles الدليل البدوى قاده هو و رفيقه أبو بكر فى رحلة هروبهم فى طرق غير مؤهولة فى الصحراء وفى حرارة أيام شهر يونيو
    Kalıntıların keşfinden sonra galakside üzerinde hayat barındıran başka gezegenler olduğuna inanmamızı sağlayan sebepler vardı ve şimdi kanıtımız var. Open Subtitles منذ أن إكتشفنا هذه الأطلال لدينا سبب لكي نعتقد أن هناك كواكب أخرى مسكونة في المجرة و الآن لدينا الدليل
    İddia makamı, son dakikada sunduğu adli kanıtla önümüzü açtı Sayın Yargıç. Open Subtitles الإدّعاء فتح الباب على نفسه,حضرة القاضي بتقديم الدليل العدلي في آخر دقيقة
    Ve aksini gösteren güçlü bir kanıt olmadığı sürece, iyi olacağımıza inanıyorum. Open Subtitles , و أنا أؤمن بالرغم الدليل القاطع على العكس أننا سنكون بخير

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد