ويكيبيديا

    "السماح" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • müsaade
        
    • Bırak
        
    • izin vermek
        
    • izni
        
    • kabul
        
    • müsade
        
    • veremem
        
    • Bırakın
        
    • af
        
    • göz
        
    • bırakamayız
        
    • göze
        
    • izin ver
        
    • bırakmak
        
    • veremeyiz
        
    "...ama nihayet 1959 yılında..." "...ihtiyar adamın Kaya'dan ayrılmasına müsaade edildi." Open Subtitles لكن في عام 1959 تم السماح للرجل العجوز أخيرا بمغادرة الصخرة
    Bir çocuk, büyükannesinin alnına kurşun dayandığını görmüş, çünkü asilerin onu, çocuk asker olarak almalarına müsaade etmemiş. TED أحد الأطفال رأى رصاصة موضوعة في رأس جدته، لأنها رفضت السماح للمتمردين بأخذه ليكون جندياً.
    Merak etme hiç bir yere gidemezler, ikisini yalnız Bırak. Open Subtitles لا فائدة من السماح لوجبة بالهرب ناهيك عن كونهما اثنتان
    Şirketlerin bizi kontrol etmesine izin vermek yerine biz şirketleri kontrol edebiliriz. TED نستطيع أن نختار التحكم في الشركات بدلًا من السماح للشركات بالتحكم فينا
    Sahil güvenlik bölümündeki bağlantım bana veritabanlarına giriş izni vermişti. Open Subtitles مصدري بقسم الإنقاذ أعطاني السماح للدخول إلي قاعدة بيانات المنقوذين.
    O hainleri içeri kabul etmek, Büyük Efendi'ye hakarettir. Open Subtitles السماح لهؤلاء الخونة القذرين يهين سيدنا العظيم
    Değerli yağmur ormanlarımızın yanmasına müsaade edemeyiz. TED تعرفين، لا يمكننا السماح بحرق الغابات المطيرة الثمينة.
    İlk olarak, federal cezaevlerinde hiçbir çeşit hayvan beslenmesine müsaade edilmeyecektir. Open Subtitles أول توجيه ينص بعدم السماح لأي نوع من الحيوانات الإليفة بالتواجد في السجون الأتحادية
    Giriş kapımızda kendi bağırsaklarını deşmesine müsaade edemeyiz. Open Subtitles لا يمكننا السماح له بقتل نفسه أمام بواباتنا
    Sizinle aynı haklara sahip bu güzel ağaçları yok etmenize müsaade edemeyiz. Open Subtitles لا يمكننا السماح لك بتدمير هذه الأشجار الجميلة والتي تمتلك نفس الحقوق التي تمتلكها أنت
    Bırak köpek beni koklasın, lezzetli şeyler veririm, sonra gideriz. Open Subtitles مجرد السماح للكلب شم لي، وسوف يعطيه بعض يوميس، ونحن وتا هنا.
    Bırak da borç çorbası içmeyen biri sana bilgisayar kullanmayı göstersin. Open Subtitles السماح لشخص الذي لا يأكل البرش حساء خضر روسي تظهر لك كيفية استخدام الكمبيوتر.
    Bu işi müfettişlere Bırak. Open Subtitles مجرد السماح الشؤون الداخلية التعامل معها.
    Güreş, kalçanın yere gelmesine izin vermek, yalandan... yalandan balık yakalamak. Open Subtitles التصارع، السماح للثمر بأن يقتلع، بشكل مزيف اصطياد السمك بشكل مزيف
    Ara sıra ahlak komitesinin başının seni yenmesine izin vermek normal değil mi? Open Subtitles لا خطأ في السماح لرئيس لجنة الأخلاقيات بالإنتصار عليك بين حينٍ و آخر
    Bu şey gerçek bir laboratuvara erişim imkânına sahip olmamasıydı, çünkü giriş izni için daha çok deneyimsizdi. TED و هو عدم قدرته للوصول للمختبرات الحقيقية، لأنه لا يتمتع بالخبرة الكافية ليتم السماح له بذلك.
    Ama memur raporunu yeniden yazdığını kabul etti. Open Subtitles لكن تم السماح لجندى البوليس بإعادة كتابة تقريره
    Kahveme 4 şeker koymama izin versin, Ayrıca, beni şu tek kişilik hücreden çıkarsın... ve diğer mahkumların içine karışmama müsade etsin. Open Subtitles السماح لى بأربع قطع سكر فى قهوتى وإخراجى من الحبس الإنفرادى والعودة إلى السجن العام
    Takdir edilecek bir davranış olsa da buna izin veremem. Open Subtitles على قدر ماكلماتك مثيرة للإعجاب لا أستطيع السماح لك بذلك
    Bana işkence ettiniz onu Bırakın Open Subtitles كنت التعذيب لي ، أنا أصلي لك السماح لها أيضا
    af dilemek, izin istemekten daha iyidir. TED من الأفضل أن تطلب السماح بدلاً من أن تطلب الإذن
    Olağan güvenlik riskini göz önünde buldurursak sahada görev yapmasına izin veremeyiz. Open Subtitles ، ونظراً للمخاطر الأمنية الكامنة لا يُمكن السماح له بالإستمرار في الميدان
    Sizi bırakamayız ama mahkemede bir yolu bulunur. Open Subtitles لايمكننا السماح لكم بالذهاب جميعاً لكن هذه المشكلة ستحل في المحكمة
    Ortak bilincimizde, gerçekten ilkel bir şekilde, arıları kaybetmeyi göze alamayacağımızı biliyorduk. TED ونحن نعلم جميعا في قرارة أنفسنا، وبشكل فطري، بأننا لا نستطيع السماح بخسارة النحل.
    Harika birşey. "Balıkçının hayvanları vurmasına izin ver. Bırak kaçak avcılar buraya gelsin bu hayvanları halletsin. Open Subtitles هذا غباء, ما عليك إلا السماح للصيادين للقدوم هنا,
    - Beni bırakmak zorundasınız. Open Subtitles لا حتى التفكير في ذلك. لقد حصلت على السماح لي بالرحيل.
    Üzgünüm, ama Darin'in sizinle çalışmaya devam etmesine izin veremeyiz. Open Subtitles آسفة ولكن لا نستطيع السماح لـ دارين بمواصلة العمل معك.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد